Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Ülkemizde ciddi sağlık sorunlarımız vardır. Sağlık dosyası - 2 |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Kendine, inkılâbın ve inkılâpçılığın çeşitli ve hayati vazifeler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, her zaman üzerinde dikkatle durulacak milli meselemizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1937) |
Halkımızın sağlığını her yönden ilgilendiren Kuş Gribi ile ilgili gelişmeler bizimle birlikte bizi yönetip yönlendiren küresel sağlık güçlerinin varlığını tanımamıza da vesile olmuştur. Basından birkaç haber başlığı ile başlamak istiyorum;
- IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger; Türkiye'de kuş gribi hastalığının yayılmasının sınırlı tutulabilmesi halinde, ekonomik açıdan kaygılanacak önemli bir durum olmayacağını belirtti.
- BMde üst düzey Sağlık Koordinatörü Dr. David Nabarro; Türkiyeden gelen haberler rahatsız edicidir. Tavuklar veya diğer kümes hayvanlarında önemli ölçüde kuş gribi salgını görülen bir ortamda, ara sıra insanlarda kuş gribi vakaları görmeyi bekliyoruz..dedi. Yani BMin bu üst düzey sağlık yöneticisi açıkça Kuş Gribinin insanlara geçmeyeceğini belirtti.
- En çarpıcı açıklama ise eski Sağlık Bakanı MHPli Osman Durmuştan geldi. Durmuş; Dünyada kuş gribinden toplam ölümlerin 76 kişi olduğunu ancak, Türkiyede yılda 50 bin kişinin kalp, 30 bin kişinin kanser ve 22 bin kişinin de veremden öldüğüne işaret etti. Doğubayazıtda yaşamını yitiren 3 kişinin ölüm nedeni olarak ilk başta zatürree denildiğini, ancak daha sonra gündemi değiştirmek amacıyla kuş gribi açıklaması yapıldığını bildirdi. - Bir diğer haberde şunlar vurgulanıyordu; Eğer böyle bir virüs var, Hükümet gerekli önlemi almadı ise suçludur. Eğer bu yapılanlar Tavukçuluk sektörünü yok etmek için planlandı ise bu plan çok başarılı olmuştur. Nitekim Açıkta tavuk yetiştirilmesini yasaklamak için önerge vereceğini açıklayan Sağlık Bakanı Recep Bakan Akdağ : "Bence köylerde açıkta tavuk beslenmesi tarihe karışmıştır" dedi.
Kuş Gribi vakası ülkemiz üzerinde küresel sağlık mimarlarının oynadığı oyunlardan göze görünenlerinden sadece bir tanesidir. Aslında benzeri faaliyetler bizler farkında olmadan sürdürülmekte ve küresel mimarlar sağlık sektöründen kazandıkları paraları katlayarak arttırmaktadır. İnsanları etkilemenin ve beyinlerine ulaşmanın en kestirme yollarından biri onların sağlık sorunları ile ilgilenmektir. Çünkü insanlar kazançlarının önemli bölümünü daha rahat yaşamak ve sağlıklı yaşam sürmek amacıyla kendi sağlıkları için harcarlar. Bu çok doğal ihtiyaçları için, yani hastalıklarının teşhis, tedavi, ilaç ve hastane giderleri büyük meblağlar tutar. Ayrıca gelişen sağlık teknolojisinin insanların hizmetine sunulması ekonomik ihtiyaçların temininde ön planda gelir. Çünkü insan ihtiyaçları içinde öncelikli olan husus ailece sağlıklı bir yaşam sürmektir. İşte, insanoğlunun bu doğal yapısını iyi bilen ve onların sağlık ihtiyacını göz önüne alan küresel mimarlar dünya milletlerinin sağlık sorunlarını istismar ederek kendi menfaatleri doğrultusunda bu sorunları yönlendirmektedir. Bilahare ürettikleri çözüm usul ve metotlarını yüksek fiyatlarla bizzat oluşturdukları hastalık pazarında satmaktadırlar. Küresel mimarlar trilyonlarca dolarlık küresel sağlık sektörünün tatlı kârlarının aksamadan devamının sağlanması amacıyla her türlü aktiviteyi titizlikle planlar ve acımasızca uygularlar. Onlar için dünya toplumlarının sağlıklı ve ya sağlıksız olmaları önemli değildir. Önemli olan elde edilecek kardır. Bu bakımdan doğal beslenen ve önemli sağlık sorunları bulunmayan insanlardan oluşan toplumları beğenmezler. Çünkü bu toplumlar sağlık ticareti için iyi bir pazar değildir. Bu maksatla sağlık sektörünü belirleyen küresel mimarlar her toplumun sağlık profilini çıkartırlar. Bu insanların doğumdan itibaren yaşamlarını belirleyen çevreyi incelerler. Sağlık sistemlerini, insanların sağlık eğitim düzeylerini, varsa özel alışkanlıkları v.s. gibi hususları detaylı bir analizden geçirirler. Bilahare hedef seçilen ülke insanlarının sağlık ihtiyaçları, sağlık beklentileri ve bu alandaki ülkenin doğal kaynaklarını tespit ederek hazırladıkları Küresel Sağlık Politikalarını bir program dahilinde uygulamaya koyarlar.. Bu program ve uygulama çok katı ve acımasızdır. Tek hedef daha fazla kar elde etmektir. Hastaların çokluğu ve insanlar üzerindeki tahripkâr etkisi sadece yapılacak ilaç ve tedavi masraflarının büyüklüğü ve getireceği müthiş kazanç açısından değerlendirilir. Uygulama ise çok daha vahşidir. Önce hedef ülkede potansiyel hastalık varsa onun üzerine gidilir ve çoğaltılır. Bu şekilde ilaç ve tıbbi teçhizat yardımı adı altında başlayan ticaret giderek akıl almaz boyutlara ulaşır. Eğer hastalık yoksa o ülke insanlarının doğal yaşama koşullarına göre hızla yayılabilecek bir hastalık üretilir. Üretilen hastalığın zararlarını yansıtan bilgiler Psikolojik Harekât metotları kullanılarak basın ve şayia yoluyla abartılarak toplum içinde korku ve dehşet salınır. Yeterli seviyede panik yaratıldıktan sonra, aslında bunun o kadar da korkulacak bir şey olmadığı, tedavi usul ve metotlarının mevcut olduğu, istenildiği takdirde tamamen insani duygularla(!) yardım yapılabileceği açıklanır. Denize düşen yılana sarılır misali, halkının içine düştüğü çıkmazdan çok güç durumda bulunan yönetimin vaki daveti üzerine gelinir ve tedaviye başlanır. Doğal olarak bu tedavinin masraf hanesi çok kabarık olacaktır. Çünkü bu hastalık yaratan virüsler hiç ölmezler. Yeniden çoğalabilir ve tehlike her an yeniden meydana gelebilir. Bunun için ciddi bir yapılanma, eğitim sistemi, ilaç tedariki, depolanması ve bütün bunların kontrol ve yönetimi işlerinin dizaynı için yeni teşkilatlara ihtiyaç olacaktır. İşte bütün bunlar durmadan devam edecek tatlı kazanç pazarının elde tutulması için yapılan operasyonun doğal sonuçlarıdır. Bu tuzağa düşmeyen ve etkilenmeyen ülke sayısının çok az olduğunu değerlendiriyorum. Bilhassa bizim gibi kalkınmakta olan ve belli gelir düzeyini elde etmiş toplumlarda bu yöntem çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Peki bunlar bilinmesine rağmen neden tedbir alınmıyor ve neden küresel ajanların oyunlarına her seferinde alet olunuyor? Bu soruların cevabı vardır. Sorunlar karşı tarafın parasal gücünün büyüklüğü kadar, ulusal yöneticilerin bilgisiz ve bilinçsizce davranışlarından kaynaklanmaktadır. Çözüm ise tamamen milli sağlık politikalarının oluşturulmasından geçmektedir. Bu politikaların oluşturulması sanıldığı kadar zor değildir. Yeter ki kendi gücümüzü tanıyalım ve kendimize güvenelim.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 16 Ocak 2006 Pazartesi |
|
|