13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Güven Hareketi'nin Türkiye için Temiz Siyaset Panelleri
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1924)

 13 Mayıs 2005 Cuma 

Sirkeci'deki Tarihi SEPETÇİLER KASRI tam beş yıldır ciddi bir fikir hareketine ev sahipliği yapıyor. Ülke sorunlarını bilen, deneyimlerini ve bilgi birikimlerini bu sorunlara bilimsel ve uygulanabilir çözüm yolları üretmek için milli şuur, milli ruh ve heyecan ile birbirlerine aktaran bir grup seçkin aydın yaptıkları faaliyeti GÜVEN HAREKETİ olarak isimlendiriyorlar.
"İsminiz Neden Güven Hareketi ?" sorusuna verilen cevaplar ise kısa ve öz; " Biz önce kendimize, sonra milletimizin gücüne, devletimizin birlik ve bütünlüğüne inananıyoruz ve güveniyoruz. Bu güvenimiz Milli Tarihimiz ve zengin Kültür varlıklarımıza verdiğimiz değerden kuvvet alıyor."
Grup kendi aralarında periyodik olarak aksatmadan sürdürdükleri ülke sorunlarına bakış açılarını yansıtan bilgilendirme faaliyetini Sepetçiler Kasrı'nda düzenledikleri Paneller ve Anadolu'nun muhtelif şehirlerinde yaptıkları toplantılarla Türk Halkı ile paylaşıyor. Ayrıca hareket'in çeşitli konulardaki fikir ve düşünceleri grup üyeleri vasıtasıyla Radyo ve Televizyonlardan Türk kamuoyuna yansıtılıyor.
GÜVEN HAREKETİ'in bugüne kadar kendi üyeleri arasında sürdürdüğü bilgilendirme faaliyetlerinin dışında organize ettiği pek çok panel ile Türkiye'nin önemli gündem maddeleri bilimsel tartışmaya açıldı ve konular medyanın desteği ile halkımıza aktarıldı..
KIBRIS GERÇEĞİ, IRAK GERÇEĞİ, TÜRKİYENİN ALTERNATİF STRATEJİLERİ ( Beş hafta arka arkaya), GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN GÜÇLÜ EKONOMİ ( Dört hafta arka arkaya), İSTANBUL DEPREMİ, ve son olarak TÜRKİYE İÇİN TEMİZ SİYASET ( Altı hafta arka arkaya) gibi gündem maddeleri konunun uzmanları tarafından tartışılarak muhtemel çözüm yolları ortaya konuluyor ve panel sonuçları kamuoyu ile paylaşılıyor.
GÜVEN HAREKETİ Panel Dinleyicilerini; "Türkiye'yi, dünyayı ve Türk Milletini iyi tanıyan, deneyimlerini ve bilgi birikimlerini ülkemizin millî menfaâtleri doğrultusunda her plâtformda cesaretle dile getirmekten çekinmeyen saygın kişiler arasından seçtiğini " özel davetiyelerinde açıkça dile getiriyor. Bu seçkin dinleyicilerin konulara katılımı ile sorunların derinliğine incelenmesi ve tartışılmasına imkan yaratılıyor.
Değerli katılımcıların soruları ile paneller gerçek bir bilgi şöleni haline dönüşüyor. Dinleyicilere tam bir beyin fırtınası yaşatılıyor. Panel serisinin son haftasında bu defa uzmanlar değil, uzmanları dinleyen katılımcılar fikir ve düşüncelerini açıklıyorlar. Bu husus bu panellerin klasiği haline gelmiş bir uygulama olarak belki de çalışmaların en yararlı kısmını teşkil ediyor.
Güven Hareketi Başkanı Samim UYGUN, "TÜRKİYE İÇİN TEMİZ SİYASET" Panelleriyle ilgili olarak siyaset gündemimizi kısaca değerlendirmeyi müteakip panellerin yapılış nedenini şöyle açıklıyor;
" Ülkemizin bilgili, bilinçli ve yetenekli siyasetçilere ihtiyacı vardır. Özetle temiz Siyasete ve Temiz Siyasetçiye ihtiyacı vardır. Oysa bugün bunu sağlayacak siyasi sistemimizin önü tıkanmıştır. Gelinen noktada başta Anayasamız olmak üzere mevcut Siyasi Partiler ve Seçim Kanununun temiz siyaset yapmaya yetmediği görülmüştür. Siyasetin güçlenmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılarak ülkeyi içinde bulunduğu bu ortamdan çıkartacak ve siyasi ahlâk kavramını lâyık olduğu düzeye ulaştıracak kadroların önü açılmalıdır.
Türk Devlet yapısının gücüne, Türk Milletinin milli değerlerine ve mensuplarının bilgi birikimine güvenen, ülkemizin ana sorunlarını bu çerçevede izleyip en iyi hareket tarzını bilimsel metotlarla araştırarak kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarını beş yıldır Sepetçiler Kasrı'nda sürdüren GÜVEN HAREKETİ; halen içinde bulunduğumuz hassas durumu dikkate alarak organize ettiği "TÜRKİYE İÇİN TEMİZ SİYASET" konulu PANELLER ile bu defa siyasi sistemimizi bütün yönleriyle konunun uzmanları ile tartışmaya açmıştır.".
Her Perşembe günü Sepetçiler Kasrı Toplantı Salonunda Samim Uygun Beyin başkanlığında sürdürülen altı hafta süreli panellerin konusu değişmiyor. "Türkiye'de temiz siyasetin oluşturulmasına ilişkin Anayasa değişiklikleri, Siyasi Partiler Kanunu ve buna bağlı olarak Seçim Kanununda yapılacak değişiklikler." olarak tesbit edilen Panel Konusunu birbirinden değişik grupların temsilcileri kendi açılarından değerlendiriyor..
Birincisi 14 NİSAN 2005 Perşembe günü Saat 15:00-17:00 arasında yapılan panel proğramı ve konuşmacı grupları şöyle tertiplenmiş;
- 14 NİSAN 2005 ( DUAYEN POLİTİKACILAR )
- 21 NİSAN 2005 ( SİYASİ PARTİ BAŞKANLARI )
- 27 NİSAN 2005 ( DUAYEN BİLİM ADAMLARI )
- 05 MAYIS 2005 ( DUAYEN BÜROKRATLAR )
- 12 MAYIS 2005 ( BASIN -YAYIN TEMSİLCİLERİ )
- 02 HAZİRAN 2005 ( PANEL İZLEYİCİLERİ )
Küreselleşen dünyada küresel mimarların sürekli saldırıları karşısında bunalan ülkemizde GÜVEN HAREKETİ gibi siyaset üstü fikir ve çözüm üreten kuruluşlarımızın mutlaka çoğalması gerekmektedir. Ancak bu şekilde rutin günlük işleri içinde boğulmuş yöneticilere her zaman yararlanabilecekleri alternatif çözüm önerileri sunmak mümkün olabilir. Gelişmiş ülkeler bu yolları uzun zamandır başarı ile kullanıyorlar. İnşallah bizde de olacaktır.
Güven Hareketinin organize ettiği "Türkiye için Temiz Siyaset Panelleri"nin ilk beş tanesi başarı ile gerçekleştirilmiştir. Bilahare kitap haline getirilerek Türk kamuyunun hizmetine sunulacak bu panellerde değerli uzmanların üzerinde durduğu konuların ana başlıklarını bu yazı serisinde sıralayarak halkımızı bilgilendirme görevimi yerine getirmeyi hedefliyorum.
Ayrıca halkımızla birlikte bu konuda kendilerinde yetki verilmiş siyasi parti yöneticilerine ulaşmamın da mümkün olabileceğini değerlendiriyorum…

GERÇEKLEŞTİRİLEN “TÜRKİYE İÇİN TEMİZ SİYASET” PANELLERİ:

BİRİNCİ PANEL; DUAYEN POLİTİKACILAR’ımızdan TBMM Eski Başkanı Sayın Sabit Osman AVCI, TBMM Eski Başkanı Sayın Necmettin KARADUMAN ile 18-19 ucu Dönem Samsun Milletvekili Sayın Ali ESER’in konuşmacı olarak katılması ile 14 Nisan 2005’te gerçekleştirilmiştir.

BİRİNCİ PANELDE ÜZERİNDE DURULAN TEMEL ESASLAR:

- Temsilde adaleti sağlamak üzere Köy ve Mahalle temsilcilerinden başlayarak Ön Seçim sistemi uygulanmalıdır.

- Halkımızda demokrasi kültürü yerleşmiştir. Halk yanlış yapmamaktadır. Kendi önüne getirilen kurallar içinde daima en doğru kararı vererek siyasetçileri yönlendirmektedir.

- Çareyi sistem değişikliğine bağlamak yanlıştır. Başkanlık Sistemi tartışmaları bu yüzden yanlıştır. Başkanlık sistemi üzerinde daha çok konuşulması gerekmektedir.
Bu sistemin diktaya dönme temayülü olduğu unutulmamalıdır. Çare parti içi demokrasi sisteminin mutlaka ve aksaksız olarak çalıştırılmasındadır.

- Demokrasi hesap sorma rejimidir. İktidara gelenlerin kendinden öncekilerin yanlışlarının hesaplarını sorması gerekmektedir. Bu şekilde mevcut yönetim ileride kendilerinden de hesap sorulacağını bilerek davranışlarını kanunlar çerçevesi içinde kontrol altına alacaktır.

- Milletvekilleri çevrelerinde güvenilir karakterli kişilerden seçilmelidir. Milletvekili adaylarını milletin doğrudan tesbit edebileceği bir sistem geliştirilmelidir. Merkez yoklaması usulü Demokrasilerde en son başvurulacak bir uygulama olmalıdır.

- Mevcut kanunlar lider sultasını ve oligarşik hakimiyeti engelleyememektedir. Bu köhne sistem değiştirilmelidir. Batıda örneklerine sıkça rastlanan başarısız seçilmişlerin istifa etmeleri geleneği ülkemizde de yerleştirilmelidir.

- Siyasetin yönlendirilmesinde sivil toplum örgütlerini çalıştırmalıyız. Bunların birer muhalefet partisi gibi çalışarak yönetimi takip etmelerini, hükümet uygulamalarının iyi ve kötü yönlerini ortaya çıkarmalarını desteklemeliyiz.

- Torpil ve adam kayırma, yandaşlara menfaat temini mekanizmasını durdurmalıyız.

- Siyasi kadroların halkla temasını kesintisiz sağlayacak bir yapılanma içine girmeliyiz.

- Siyasetçilerin seçim masraflarını karşılayacak finans sorunu mutlaka çözülmelidir. Temiz siyaset ve şeffaflık için, siyasete maddi destek sağlayan kişi ve kuruluşlara bağımlılığın kaldırılması gerekmektedir. Seçime katılacak adayların bütçelerini denetleyecek bir sistem geliştirilmelidir.

- Partilere üye kayıtları yargı tarafından ciddi bir şekilde denetim altında bulundurulmalıdır.

- Politikada güvenirlik çok önemlidir. Politikacılar ağzından çıkan her sözün sadece kendilerini değil, partisi ile birlikte milleti ve devleti de etkileyeceğinin bilinci içinde olmalıdır.

- Kısa vadede siyasi sistemde hızlı bir düzelme beklenmemelidir. Mevcut kirlenmişliği ancak genç nesiller çözebilir.

- Mevcut anayasamız anarşi ve terör ortamını müteakip güvenlik konuları ağırlıklı olarak çıkartılmıştır. Yeniden düzenlenmelidir. Ancak bu düzenleme yapıldıktan sonra siyasi şartlar yeniden oluşturulabilir.

- Dar bölge ve iki dereceli seçim sistemi ülkemiz için uygun mütalaa edilmektedir.

- Türkiye Milletvekilliği sistemi inandırıcı değildir. Parti liderlerine belli bir kontenjan verilmek suretiyle uygulanabilir.
-------------------------------------------------------------------------

İKİNCİ PANEL: Mevcut SİYASİ PARTİ LİDERLERİ’mizden SOSYAL DEMOKRAT HALK PARTİSİ Gen. Başkanı Sayın Murat KARAYALÇIN , İŞÇİ PARTİSİ Gen. Başkanı Sayın Doğu PERİNÇEK ve DEMOKRATİK SOL PARTİ Gen. Başkanı Sayın Zeki SEZER’in katılımı ile 21 NİSAN 2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

İKİNCİ PANELDE ÜZERİNDE DURULAN TEMEL ESASLAR:

- Temsilde adaleti önleyen baraj mutlaka indirilmelidir.

- Küçük partiler arasında seçim öncesi bir ittifak yapılarak ortak başbakan adayı tesbit edilmelidir.

- Siyasi parti ittifakları hukuki bir zemine oturtulmalıdır.

- Çözüm partilerin birleşmesinde değil, partilerin çağın gereklerine göre kendilerini yenileyebilmelerindedir.

- Cepheleşmeler her zaman demokrasinin aksamasına neden olmuştur.

- Siyaset tepeden tırnağa temiz olmalıdır. Diyet borcu olmayanların siyasete girmelerine ihtiyaç vardır.

- Etnik temele dayalı partilerin parlamentoya girmesi önlenmelidir.

- 550 Milletvekilliği çoktur. 450 ideal rakamdır. Cumhuriyet Senatosu yeniden kurulmalıdır.

- Partilere hazine yardımı adil dağıtılmıyor, düzeltilmelidir.

- Herşey Siyasi Partiler Kanununa bağlı değildir. Yargıtay içtihatlarına dayanılarak bazı düzenlemeler yapılabilir.

- Yetişmiş siyasetçi devlet adamlarının tecrübelerinden yararlanılmalıdır. ABD’de Yüksek Mahkeme üyelerinin emekliliğinin olmadığı gibi siyasetçilerinde emekliliği olmamalıdır.

- Siyasete mafya bulaşmıştır. Kara paracıların baskısından kurtarılmalıdır. Siyaset, ülke kaynaklarını paylaşmak ve birilerine peşkeş çekmek değil, yeni kaynaklar yaratarak halkın hizmetine sunmak için birbiriyle yarışmaktır.

- Mezhep, tarikat ve etnik grupların siyaset üzerindeki baskısını kaldıracak yöntemler geliştirilmelidir.

- Kirlenmiş siyaset milli devlet olma özelliğimizi ortadan kaldırmıştır. Atatürk döneminin milli devlet anlayışını hakim kılacak düzenlemeler yapılmalıdır.

- AB Uyum Yasaları çerçevesinde milli devlet ve milli egemenlik ile bağımsız yargı kalkmaktadır. AB kurallarını millet hakimiyeti ve bağımsız yargının üzerinde gören bir düzenlemeye gidilmektedir. Mutlaka önlenmelidir.

- Parti sisteminin her kademesinde demokrasiyi işletecek bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

- Eski Başbakanların uygulamalarından dolayı gidecekleri yer mahkemeler olmamalıdır. Bu yüce makamlar siyasi görüşlerinden dolayı yıpratılmamalıdır. Her iktidarın sonunun olduğu unutulmamalıdır.

- Siyasilerin ülke kaynaklarını yerinde kullanmalarını kontrol edecek bir sistem geliştirilmelidir.

- Aynen eskiden olduğu gibi siyasetçi mahallelerden başlayarak yukarıya doğru ilerlemeli, halkın nabzı daima kontrol altında tutulmalı ve bugün eksik olan tabanın denetlemesi bu şekilde yeniden yerleştirilmelidir.

- Demokrasiye verilen aralar yetenekli siyasetçileri ve bilimadamlarını siyaset dışı bırakmıştır. Siyasi kadrolar ehil kişilerin cazibe alanları haline getirilmelidir.

- Dinin siyasileştirilmesi mutlaka önlenmelidir.

- Siyaset şeffaf değildir. Kapalı kapılar ardında alınan kararların değil, açıkça tartışılan kararların sıkça uygulandığı bir siyasi ortam yaratılmalıdır.

- Siyaset pahalılaşmıştır. Çok para harcayan ve siyasetten zengin olan kişiler dikkatle takip edilmelidir. Zengin ve işsiz insanların değil, kendi branşlarında en iyi olduğu değerlendirilen kişilerin siyasete kazandırılması için yeni düzenlemeler getirilmelidir.

- Geçmişleri şaibesiz yetenekli ve bilgili toplum liderleri takip edilmeli ve mutlaka siyasete kazandırılmalıdır.

- Siyasetin her kademesinde gençliğin temiz düşüncelerine ve dinamizmine ihtiyaç vardır. Gençler mutlaka siyasete özendirilmeli ve kazanılmalıdır.

- Kamuoyu yoklamaları, kamuoyu oluşturma şekline dönüşmüştür. Önlenmelidir.

- Milletvekili seçilme yaşı 25’e indirilmelidir.

- Mükerrer oyları önleyici kalıcı tedbirler alınmalıdır.

- Yurtdışında yaşayan Türklerin oy verme işlemleri basitleştirilmelidir.

- Seçim çevreleri adil değildir. Nüfusa göre ayarlanmalıdır.
---------------------------------------------------------------------

ÜÇÜNCÜ PANEL; DUAYEN BİLİM ADAMLARIMIZ’ dan Sayın Prof.Dr. Ömer Alparslan AKSU ile Sayın Prof.Dr. Fehim ÜÇIŞIK’ın katılımı ile 27 NİSAN 2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

ÜÇÜNCÜ PANELDE ÜZERİNDE DURULAN TEMEL ESASLAR

- Partilerin Küçük kongrelerinin kaldırılması yanlıştır. Yeniden hayata geçirilmelidir.

- Partilerin Büyük Kongrelerine katılan seçilmiş il delegeleri TBMM üye tamsayısının iki katı ile sınırlandırılmıştır. Oysa 3000 dolayında belde başkanı, bine yakın ilçe başkanı , 81 il başkanı bulunmaktadır. Başkanların Büyük Kongreye katılması sağlanmalıdır. Gerçekleştirilen Büyük Kurultaylar Başkanlar Kurulu dahi olmamaktadır.

- Bazı spor klüplerinin 5000-6000 kişi ile kongre yapıp başkanlarını binlerce oy ile seçerken, ülkenin yönetimine talip siyasi partilerimiz sadece 1200 kişi ile kongre yapmaktadır. Sonunda ortalama 600 delegenin oyu ile Başbakan adayı Genel Başkanlarını seçmektedirler. Bu uygulamaya mutlaka son verilmedlidir.

- Kongrelerde delegelerin kanunlarla veya kamu hizmetleri ilgili tekliflerinin görüşülebilmesi için 1/ 3 oranında imza aranmaktadır. Oysa partilerin kurultayları partilerin en üst düzeyde fikir alışverişinin yapıldığı organlardır. Fikirlerin serbestçe tartışılabilceği bir düzenleme getirilmelidir.

- Partilerin aday listelerinin belirlenmesinde üyelerin ve mahalli teşkilatın etkisi
azaltılmıştır. Bazı illerdeki seçim çevrelerinde çok fazla sayıda milletvekili çıkartılması öngörülerek seçmenlerin yeterince tanımadığı kimselerin de tanınmış adaylar arasında seçilmesi imkanı sağlanmaktadır. Bu şekilde bağımsız adayların milletvekili olması güçleştirilmektedir. Sonuçta milletvekili seçimleri, genellikle parti Genel Merkezlerinin düzenledikleri ve genel başkanlarının adlarının da yer aldığı listeler arasında ülke barajını da göz önünde tutarak tercih yapmaya dönüşmüştür. Bu haliyle mevcut seçim sistemimiz demokratik olmaktan uzak bulunmaktadır. Demokratik olma vasfı ön planda bulundurulmalıdır.

- Ülkemizde bugüne kadar hiç bir yasama dönemi 5 yıl sürmemiştir. Önceki anayasalar
yürülükteyken de kamuoyundan seçimlerin beş yılda bir yapılması hususunda herhangi bir istek gelmemiş ve ciddi bir tartışma da olmamıştır. Buna rağmen 1982 Anayasası ile getirilen düzenleme sonucu her yasama döneminin ortalarından itibaren erken seçim istekleri ortaya atılmaktadır. Uzun süre tartışılmakta ve hemen her defasında seçim tarihinin öne alınması için kanun çıkartılıp özel düzenlemeler yapılmaktadır. Ülke şartlarının gerektirdiği seçim süresinin yeniden değerlendirilmesi ihtiyaç haline gelmiştir.

- Milletvekili seçimleriyle ilgili olarak çeşitli kanunlarda yer alan düzenlemeler ve Siyasi
Partiler Kanunu ile, Mahalli İdareler, Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkındaki Kanunlar; DEMOKRASİ KANUNU veya SİYASİ HAKLAR KANUNU adı verilebilecek ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde belirtildiği üzere oy eşitliği ilkesine dayalı bir tek kanunda toplanmalıdır. Bilahare bu ilkeler Anayasa hükmüne önüştürülmelidir.

- Anayasanın yasama dönemi, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve görev süresi ve mahalli
idarelerin seçimlerine ilişkin hükümleri değiştirilerek Cumhurbaşkanının da halk tarafından seçilmesi, bu seçimin milletvekili seçimleriyle birlikte yapılması ve yasama dönemlerinin 4 yıl olarak tesbiti öngörülmelidir.
-------------------------------------------------------------------------

DÖRDÜNCÜ PANEL; DUAYEN BÜROKRATLARIMIZ’dan Emekli Orgeneral Sayın, Oktar ATAMAN ile Sağlık Bakanlığı Eski Müsteşarı Sayın, Sıddık ENSARİ’nin katılımı ile 05 MAYIS 2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

DÖRDÜNCÜ PANELDE ÜZERİNDE DURULAN TEMEL ESASLAR:

- Lider sultasına son verilmelidir.

- Parti iç teşkilat yapıları güçlendirilmelidir.

- Genel merkez tarafından öngörülen makul bir kontenjan dışında her seviyedeki adaylar ön seçimle belirlenmelidir.

- Kadın ve gençlik kolları güçlendirilmeli ve siyasete etkin katılımları sağlanmalıdır. Daha fazla kadınnın aday gösterilebilmesi ve seçilmesini sağlayabilecek bir sistem oluşturulmalıdır.

- Mutlak itaat askerlik mesleğinin gereğidir. Siyasette parti başkanına mutlak itaat, parti disiplini gerekçesi ile bir zorunluluk olmaktan çıkarılmalıdır.

- Delegelerin ve seçilenlerin fikri hür, vicdanı hür şekilde davranmalarına imkan tanınmalıdır.

- Parti gelirleri saydamlaşmalı, iç ve dış denetim sıklaştırılmalıdır. Adayların seçim bütçeleri denetlenmeli ve mal beyanı verilmesi esası titizlikle uygulanmalıdır.

- Seçim barajı yüksektir. 1-2 puan indirilmelidir.

- Milletvekilliği dokunulmazlığı sadece kürsü masuniyetini içerecek şekilde derhal değiştirilmelidir.

- Seçmen kütüklerinin ülke çapında elektronik ortamda güncel tutulması, vatandaşlık numaralarının seçmen kütüklerinde ve seçmen kartlarında kullanılması sağlanarak mükerrer oylar önlenmelidir.

- Seçimlerde hile yapan veya mükerrer oy kullananlara verilecek cezalar caydırıcı hale getirilmelidir.

- Siyasete yön verdikleri bilinen bütün sivil toplum kuruluşlarına üyelikler teşvik edilmelidir.

- Yerel parti teşkilatlarının kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimler üzerinde partizanlık yapmalarını engelleyici düzenlemeler yapılmalıdır.

- Seçim sonunda belirlenecek bir süre içerisinde tüm milletvekilleri; devletin işleyiş tarzı, milli menfaatlerimiz, milli güç unsurlarımız, dış politikamız gibi temel konularda düzenlenecek seminerlerle bilgilendirilmelidir.

- TBMM içerisinde bir etik kurul oluşturulmalı, çeşitli tutum ve davranışları ile TBMM’nin saygınlığına gölge düşürenlerin durumları burada görüşülerek haklarında yapılacak işlemlerle ilgili olarak parti yetkililerine ve TBMM Genel Kuruluna önerilerde bulunması sağlanmalıdır.

- TBMM Başkanının meclis dışında ve meclis çalışmalarının gündeminde olmayan konulardaki konuşmaları daima polemik konusu yapılmakta ve kamuoyunda yüce meclisin itibarını zedeleyici tartışmalara yol açmaktadır. TBMM Başkanının siyasi konuşmaları meclis çalışmaları ile sınırlandırılmalıdır.

- Cumhuriyetin teminatı ve temeli halk oyu ile kabul edilmiş Anayasadır. Anayasanın değiştirilemeyecek hususları içeren ilk hükümlerinin tartışma konusu olmasını öneleyecek yasal düzenlemeler getirilmelidir.

- Hükümet politikaları açık, kesin ve inandırıcı olmalıdır. Son elli yılda gelen hükümetlerin zikzak çizen ve devamlı değişen politikaları hem siyasi itibarımızı zedelemekte hem de halkın güvenini sarsmaktadır. Temiz siyaset için tavizsiz, tutarlı, dengeli ve dik bir duruş sergilenmelidir.

- İskandinav ülkelerinde siyasi faaliyetlerde çözülemeyen konularda “Atatürk gibi durmak“ gibi bir sözün devreye girdiği bilinmektedir. Bu söz MANTIKİ DÜŞÜNCE’nin ve PRATİK UYGULAMA’nın koordineli şekilde kullanılmasını ifade etmektedir. Anayasamızın Atatürkçü Düşünce Sistemi üzerine inşa edildiği unutulmamalı, sahip çıkılmalıdır.

- Seçimlerde hangi görev için olursa olsun adayların en az iki-üç yıllık parti üyeleri arasından olması sağlanmalıdır. Bu şekilde partiler arası transferler önleneceği gibi, seçim zamanlarına partilere büyük maddi yardımlar yaparak tepeden inme aday olanların önü kesilmelidir. Bu uygulama yaygınlaştırılarak parti yönetiminin kendilerine maddi yardım yapan kişilerin baskısından arındırılması sağlanmalıdır.

- Günümüzde milletvekilleri bürokratlar üzerinde baskı oluşturmuştur. Birkaç milletvekilinin imzaladıkları pusulalar ile öncelikle kendi seçim bölgelerindeki önemli görevlere liyakatli personel yerine parti yandaşları yerleştirilmektedir. Bilahare tayin ettirilen kişiler üzerinde baskı uygulayarak her istedikleri yaptırılmaktadır. Ülkemizde Temiz Siyaset Için bu uygulamaları kökten kaldıracak düzenlemeler getirilmelidir.
---------------------------------------------------------------------------

BEŞİNCİ PANEL; BASIN-YAYIN ORGANLARI TEMSİLCİLERİ’nden Sayın Tufan TÜRENÇ, Sayın Tuncay ÖZKAN ve Sayın Erdal GÜVEN’in konuşmacı olarak katılması ile 12 MAYIS 2005’te gerçekleştirilmiştir.

BEŞİNCİ PANELDE ÜZERİNDE DURULAN TEMEL ESASLAR:

- Kayıtdışı ekonominin önlenemediği ve mevcut yapıların %80’nin kaçak olduğu bilinen ülkemizde Siyasetçi- İşadamı- Medya’nın menfaat ilişkisi temiz siyaset oluşmasının önünde engeldir. Medya, geçmişte olduğu gibi patronlarının sadece gazetecilik bildiği ve gazetecilik yaptığı bir iş koluna dönüşmedikçe bugünkü siyasi yozlaşmanın önüne geçmek mümkün görülmemektedir.

- Ülkemizde siyaset Anadoluda şekillenmektedir. Bu yüzden yerel medyanın önemi çok büyüktür. Yerel medya ise ekonomik bakımdan ayakta kalabilmek ve yaşayabilmek için bölgede siyaseti yönlendiren ve yerel siyasetçiler üzerinde ağırlığı olan iş adamlarının desteğine muhtaçtır. Bu kısır döngü aşılmadığı sürece siyasette temizlik ortamına ulaşmak zor olacaktır.

- Haberin asıl sahibi olan muhabirlerin geçim ve gelecek korkusu hazırladıkları haber dosyalarında taraflı olmalarına neden olmaktadır. Hazırlanan haberlere gazete üst yönetiminin yapacağı değişiklikler ise daima sınırlı kalmaktadır. Bu bakımdan medyanın halkla temas eden ilk kişileri olan muhabirler üzerinde önemle durulmalıdır.

- Tek parti iktidarı ile uğraşmak ve bu iktidarın yanlışlarını duyurarak ayakta kalmak zor ve sorumluluk gerektiren bir işlevdir. Günümüzde basın-yayın organları iktidarın her alandaki baskısı ile karşı karşıyadır. Pek çoğu diğer büyük işlerinin yanında gazete patronluğu da yapan iş adamlarının ekonomik geleceklerinin devamı iktidar ile olan iyi ilişkilerine bağlıdır. Bu yüzden medyamız doğruların halka ulaştırıldığı bir organ halinden uzaklaşmıştır. Medya, patronlarının hükümetle ilişkilerini sağlayan ve patronların diğer iş kollarının bedava reklamını yapan kuruluşlar haline dönüşmüştür. Böyle kurgulanmış medya organizasyonlarının kamuoyunu yönlendirme görevini hakkıyla yerine getirmesini beklemek hayaldir..

- Bugün basın yoluyla pek çok suç işlenmesine rağmen cüzdan ve vicdanları arasına sıkışan savcılar dava açmaktan adeta kaçınmaktadır. Bu durumda düzen içinde hırsızlar ile parti yandaşlarının sesleri diğerleri yanında daha çok çıkmaktadır. Yargı yürütmenin elinden kurtarılmadıkça bu hususun devamı kaçınılmazdır.

- Tek parti ikltidarlarının pompaladığı “kendilerinden başka siyasi alternatifin bulunmadığı” düşüncesiyanlıştır. Kasıtlı olarak çıkartılmıştır. Demokrasilerde alternatif tükenmez. Mutlaka vardır. CHP, MHP, DOĞRUYOL, ANAP, DSP gibi partiler artık kurumsallaşmıştır ve bu ülkenin geçmişinde çok önemli görevler üstlenmişlerdir. Partilerin yönetim kadrosu değişince o partinin gücü azalmaz veya o parti siyasi hayattaki yerini kaybetmez. Bu bakımdan” alternatifsizlik”düşüncesinin Türkiye’nin önünde bir engel olarak görülmesi yanlıştır. Türkiye her zaman alternatifler üretebilecek yeterli siyasi tecrübeye sahiptir. Aslında kendini rakipsiz görme durumu iktidarların giderek büyük ve altından kalkılamayacak derece büyük yanlışlar yapmasına da neden olmaktadır..

- Siyasetteki para hareketlerinde şeffaflık sağlanmadıkça ve siyasilerin para hareketleri kontrol altına alınmadıkça temiz siyaset olamaz. Bu hususta en büyük görev medyaya düşmektedir. Medya ile siyasetçi arasındaki ekonomik ilişkiler bu günkü gibi devam ettikçe bunun gerçekleşmesi mümkün değildir.

- Sorunların çözümlenmesi için konuların halka anlatılması ve halkın bilgilendirilerek desteğinin alınması şarttır. Bilgilendirme işi eğitim kurumlarımızda yapılmadığına göre bu işin tek sahibi medyadır. Fakat ekonomik bakımdan iktidarların himmetine muhtaç işadamlarının veya dışarıdan destekli vakıfların kontrolundaki basınla bu işin yapılması çok zordur. Halka ulaşılamadığı takdirde sorunları önleyemeyeceğimiz gibi, birikerek çoğalmasını seyretmek zorunda kalacağımız açıka görülmektedir.

- Herşeyi ile dışarıdan yönlendirilen, bütün hareketleri dışarının kontrol ve denetimi altında gerçekleşen, yaygın şekilde telefonların dinlenmesinin dahi normal kabul edildiği vesayet altındaki bir ülkede temiz siyaset olamaz. Özetle IMF, Dünya Bankası ABD ve AB baskısı süren bir ülkede temiz siyasetten söz edilemez..


Dr. Tahir Tamer Kumkale
13 Mayıs 2005 Cuma

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale