Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Psikolojik Harekat hakkında neler biliyoruz? 21. asrın en yaygın savaş metodu (15) |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (Nutuk-1927) |
Tutum ve davranış değişikliği göstermesi istenen hedef toplum üzerinde gizli veya açıkça yürütüln psikolojik harekat ve propaganda faaliyetlerini destekleyen tema ve semboller direkt veya endirekt metotlarla harekat hedefi seçilen kitlelere ulaştırılır. Hedef toplumun özelliğine göre seçilen mesajların iletilmesinde en tesirli metot etkin kilit haberleşme elemanlarından istifade edilmesidir. Bu kilit haberleşme elemanları o toplumun içinde yaşarlar ve genellikle toplumun tamamını etkileyecek mevki ve konumda yer alırlar. Bütün kilit haberleşmeci elemanlar kaynağı gizli tutarak propaganda mesaj ve haberlerinin güvenirliğini arttrırıcı rol oynarlar. Bu özel görevleri dolayısıyla kilit haberleşmeciler hasım Psikolojik Harekat uygulayıcılarının öncelikli hedefi olurlar ve ancak bunlar elde edildikten sonra hedef toplum üzerrinde etkili çalışmalara başlanır. Psikolojik Harekat uygulamalarında kilit haberleşmeci olarak görev yapan kişileri şu şekilde sıralayabiliriz;
- Her müessese ve kuruluştaki üst yönetim kadroları,
- Üniversitelerdeki öğretim üyeleri ve idareciler,
- Gazete ve dergilerin meşhur köşe yazarları,
- Radyo ve televizyonların tanınmış yorumcuları,
- Üniversitelerdeki öğrenci liderleri ve temsilcileri,
- Sendika başkanları ve etkin Sivil Toplum Kuruluşu yöneticileri,
- Toplumun sözlerine itibar ettiği tanınmış lider ve yöneticiler,
- Tanınmış bilim adamları, siyasetçiler ve meşhur sanatkarlar...
Yukarıda açıklanan kilit haberleşmeci listesi genel bir değerlendirme yapabilmek için verilmiştir. Bunları çoğaltmak mümkündür. Bunlardan yararlanılarak psikolojik harekat uygulamalarının yapıldığı varsayılır. Fakat bütün psikolojik harekat faaliyetleri tam anlamıyla gizli olarak yürütüldüğünden hedef kitle üzerinde sürdürülen propaganda faaliyetlerini çok açık ve anlaşılır tarzda tahlil imkanımız ise hemen hemen yok gibidir. Pek çok ayrı devletin ayni hedef toplum üzerinde bir yandan psikolojik harekat ön çalışmalarını yaparken, bir yandan da ayni toplum üzerinde psikolojik harekatın fiilen uygulanması işlevini yürütmesi çok doğal ve yaygındır. Bu bakımdan tesbit çok zor olmaktadır. Tesbit edilemeyen bir faaliyete karşı tedbir almakta mümkün değildir. O halde yapılması gereken husus bu çok kompleks ve karmaşık faaliyeti yapan kuruluşları ortaya çıkartmak için benzer yapıda ve çapta organizasyonların kurulması ve hasım ülkelerin çalışmalarına benzer metotlarla çalışılması gerekmektedir. Bu da binlerce iyi yetişmiş uzman Psikolojik Harekat personelinin istihdamını ve yeterli bir bütçe desteğini zorunlu kılmaktadır. Eğer bu teşkilatlar kurulup toplum kesimlerimiz üzerinde yapılan psikolojik harekat çalışmalarını zamanında tesbit edemezsek muhtemel tehdidi önlememiz mümkün değildir. Çünkü üzerinde çalışılan toplumun ne zaman patlayacağını bilmemiz genellikle belli değildir. Bu husus ateşleme pimi başkalarının kontrolünde olan ve her an patlamaya hazır halde bulunan bir saatli bombanın üzerinde oturmakla eşdeğerdir. Eğer gerekli ön bilgileri alamıyorsak, her an meydana gelebilecek psikolojik harekat saldırılarına karşı sadece pasif savunma tedbirleri almakla yetinilir ki, bu da ancak harekat etkisini gösterip yıkım büyük ölçüde gerçekleştikden sonra yapılabilir. Ancak alınacak pasif savunma tedbirleri dahi mevcudu önleyemese bile gelecek saldırıları önleyeceğinden yararlı olarak değerlendirilmelidir. Bilindiği gibi her ülke ve doktrin; kendi inanç ve davranış biçimlerini düşman, tarafsız ve dost fertler ile toplumlara kabul ettirebilmek maksadıyla yoğun psikolojik harekat faaliyetleri planlayıp icra etmektedir. Burada kullanılan araçlar ve izlenen taktikler nedeni ile çoğu kez farkına dahi varamadığımız psikolojik etkileme ile önce tek tek fertleri ve sonunda bu fertlerden oluşan cemiyetleri ciddi ölçüde yönlendirmektedirler.. Sosyal hayatımız içinde mütalaa edilen bütün faaliyetlerde az veya çok psikolojik baskılar kendisini hissettirmektedir. Bu faaliyetler belli zamanlarda yoğunlaştırılarak toplumda sosyal patlamalara neden olmaktadır.. Aslında her toplumda meydana gelen sosyal çalkalanmaları bir tek sebebe bağlamak ve bu hadiselerde psikolojik harekatçıların parmağı olduğunu söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmak doğru bir davranış değildir. Bu kolay mazeret bulma yoludur. Her zaman psikolojik tehdide açık olduğumuz bilinmeli ve buna karşı daha önce sıralanan karşı koyma tedbirleri bıkmadan usanmadan tatbik edilmeye çalışılmalıdır. Ancak ülkemizin bulunduğu coğrafi konum ve mevcut milli güç potansiyeli yüzünden küresel güçlerin doğrudan hedefi olduğu gerçeği hiç unutulmamalıdır. Ülkemizde milli çıkarı bulunan küresel güçlerin ve hasım ülkelerin kendi milli çıkarları lehinde kamuoyu oluşturma gayretleri aralıksız sürdürülmektedir. Bu faaliyetlerin sosyal olayları etkileme gücü daima dikkate alınmalı, en küçük bir toplumsal olayın bir anda çığ gibi büyüyerek üklemizi yangın yerine çevirebileceği unutulmamalıdır. Son günlerdeki Türk bayrağının yırtılması ve yere atılması olayının nasıl bir anda halkı galeyana getirdiği görülmüştür. Kanaatimce bu bir prova idi. Bununla toplumun tepkisi ölçülmüştür. Şimdi çok daha başka yollardan Türk toplumunu birbirine düşürerek çatıştıracak ve bu şekilde zayıflatıp güçsüzleştirecek hareket tarzlarının planlarının yapıldığını bilmeli, devletçe ve milletçe oyuna gelmemeli, şimdiden gerekli hazırlıkları yapmalıyız..
Dr. Tahir Tamer Kumkale 7 Mayıs 2005 Cumartesi |
|
|