07 EYLÜL 2024 CUMARTESİ

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Atatürkçü Düşünce Sistemi - 47
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Bir toplulukta kıymet ve kuvvet, onu kuran fertlerin kendilerini kıymet ve kuvvet saymalarındadır. Ancak bu gibi fertlerden kurulmuş olan toplumlardır ki, yekpare kıymet ve kuvvet manzarası gösterebilirler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk - 1937

 27 Mart 2005 Pazar 

ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜLÜK ADINA YAPILAN YANLIŞLAR:
Atatürk ve Atatürkçü Düşünce Sistemi adına yapılan yanlışları sıralamaya devam ediyorum...

2876 Sayılı Kanunla 22 sene önce kurulan Atatürk Araştırma Merkezi ile Yüksek Öğretim Kurumu(YÖK) Atatürkçü Düşünce Sistemin bilimselleşmesi konusunda bugüne kadar neler yapmıştır.? Bu konuda ne gibi kazanımlar elde edilmiştir.? Bunun irdelemesinin artık yapılma zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Günümüzde kanunu koyanlar ve bu usulleri getirenlerin gerekli takip ve kontrolu yapamadıklarından, meydana çıkan gelişmelerden de haberlerinin olmadığı anlaşılmaktadır.
1995 yılında Türk kadınının sosyal hayattaki rolünü inceleyen Hollandalı bir tarih doktoru hanımın benden bilgi ve belge istemesi üzerine bu hanımın ülkemizin saygın üniversitelerinden Koç Üniversitesinde Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi derslerini verdiğini ve hatta ayni üniversitede okuyan oğlumun da Atatürkçülük derslerine girdiğini öğrendim. Bu gerçeği görünce geldiğimiz yerin dehşeti karşısında söyleyecek söz bulamamıştım. Kendimi bu Hollandalı hanımın yerine koydum. Hollanda Üniversitelerinde acaba bana Hollanda Milli tarihi ile ilgili ders verdirirler miydi ? diye düşündüm. Düşüncesi bile beni garip duyguların içine itti. Ne yazık ki ülkemdaki batı hayranlığının geldiği seviye bu idi... Devletini milletini tanıtmak, milli kültürüne ve milli benliğine sahip evlatlar yetiştirmek için konulan dersleri dahi yabancılara verdirir hale gelmiştik.
İstenilen şekilde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüleri açılamadığı gibi mevcut enstitülerimizden de istenilen sonuçların alındığını söylememiz zordur. Çünkü bu enstitülerin hem sayı, hem proğram ve hem de yetişmiş öğretim üyesine sahip olmak açısından son derece yetersiz oldukları açıkça görülmektedir.
Bütün bunlar devam ederken üniversitelerin bütün sınıflarında okutulmak üzere planlanan zorunlu Atatürkçülük Dersleri son yıllarda sadece bir sınıfta (iki semestr) halinde verilecek şekilde sınırlandırılmıştır. Yani dört yıllık bir üniversitede öğrenciler üç yıl ideolojik akımlara karşı savunmasız halde bırakılmaktadır.
Üniversitelerimizdeki Atatürkçülük dersleri sadece Türk İnkilap Tarihinin okutulduğu tarih dersi olarak görülmemelidir. Bu dersler de sadece Atatürkçü Düşünce Sistemi öğretilmemektedir. Öğrenciler Atatürkçülük ile birlikte milli birlik ve bütünlüğümüze yönelik iç ve dış kaynaklı ideolojik akımlar hakkında bilgi sahibi yapılıyor, bunlarla nasıl mücadele edebilecekleri konusunda fikren bilinçlendiriliyor, yarın görev alacakları ülke meseleleri hakında fikir tartışmalarına sokuluyor, milli kültür değerlerimiz ile şuurlandırılıyordu.
Bu şekilde bir zamanlar üniversitelerimizi savaş alanına çeviren yıkıcı bölücü akımların birer maşası olarak kullanılan üniversitelerimiz bu şekilde bilinçlenmiş gençlerle gerçek bilim yuvaları haline dönüştürülüyordu. Şimdi gerek tek sınıfa alınarak konu kapsamlarının daraltılması ve gerekse bu derslerin kalabalık anfilerde konferans şeklinde verilmesi uygulamaları ile sulandırılması yüzünden üniversiteli gençlerimiz şu anda kendilerine yönelik her türkü yıkıcı ve bölücü akımlara karşı savunmasız bırakılmaktadır.
Oysa,YÖK kanununun 4 ncü Madde 1.ve 4. bendine göre Yükseköğretimin amacı; Atatürk İnkilapları ve İlkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren vatandaşlar olarak yetiştirmek olarak belirlenmiştir.
Yine bu kanunun 5 nci maddesi ile; Öğrencilere Atatürk İnkılapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı hizmet bilincinin kazandırılması ana ile olarak verilmiştir. Dolayısıyla YÖK'ün üniversitelerimizi Atatürkçü Düşünce doğrultusundaki çalışmaları yönlendirmesi kaçınılmaz ön şart olarak önümüzde durmaktadır.
Üniversiteleri denetlemekle yükümlü YÖK'ün; bu denetlemelerinde kanunun kendilerine yüklediği her Türk gencinin Atatürkçü olarak yetiştirilmesi ilkesinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemediği değerlendirilmektedir. Aslında YÖK kanun ve yönetmeliğinde; "Eğitim ve öğretimde Atatürk İlkeleri ve İnkılapları ile özellikle laiklikle bağdaşmayan bir tutumun tesbit edilmesi ve bu durumun uyarıya rağmen sürdürülmesi tesbit edildiği takdirde ilgili yüksek öğrenim kurumu veya birimi faaliyetten alınkonur ve kapatılır" ifadesi bulunmaktadır. Yani mesele ciddidir ve YÖK Atatürkçü Düşünce'den uzaklaştığını saptadığı üniversitelerin kapatılmasına da yetkili kılınmıştır.
YÖK tarafından 1991 yılında hazırlanarak uygulama için üniversitelere gönderilen "ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ DERS MÜFREDAT PROĞRAMI" son derece geniş kapsamlıdır. Bu proğram hiçbir art düşünceye yer vermeyecek şekilde kapsamlı ve uygulayacılara her alanda yardımcı olan bir rehber niteliğindedir.

---------------
(1) Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığının 13.12. 1991 gün ve EÖ/07/.02.006/4387 Sayılı"Atatürk İlke ve İnkilap tarihi Ders Müfredat Proğreamı" hakkındaki direktifine ek olarak Müfredat Proğramı ile birlikte "Atatürk İlkeleri İnkilap Tarihi Eğitim Konseyin'nin raporu da gönderilerek proğramın uygulanmasında üzerinde durulacak hususlar verilmiştir.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
27 Mart 2005 Pazar

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale