Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Atatürkçü Düşünce Sistemi - 31 |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Milletler yerleştikleri toprakların gerçek sahibidirler. Ancak o topraklarda insanlığın da temsilcisi olarak bulunurlar. Oradaki kaynaklardan kendileri faydalanırken bütün insanlığı da faydalandırmakla yükümlüdürler. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1928 |
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNİN EVRENSEL BOYUTLARDAKİ DEĞERİ NEDİR ? Atatürkçü Düşünce'nin kültür alanında evrensel boyutlardaki yansımalarından biri de, her yıl 23 NİSAN ÇOCUK Bayramı münasebetiyle TRT Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen uluslararası etkinliklerlerdir... 23 NİSAN 1920'nin getirdiği özgürlük ve bağımsızlık anlayışından esinlenerek oluşturulan DÜNYA ÇOCUK HAFTASI'nda dünyanın pek çok ülkesinden seçilen çocuklar ülkemizin misafiri olarak gelmekte ve yapılan çeşitli kültür etkinliklere iştirak etmektedirler. Yarının büyükleri olmaya namzet çocuklar arasında; insan sevgisi, özgürlük, barış, kardeşlik, dünya insanlığının ortak kültür değerlerinin korunması, insanların birbiri ile kaynaşmaşı ve dayanışması gibi yüce değerler Atatürkçü Düşünce kavramı altında bir araya getirilerek giderek artan ölçüde evrenselleşmektedir. Dünyanın hiç bir ülkesinde olmayan bu faaliyet yirmi yılı aşkın bir süredir devam ettiğinden bugün kurumsallaşmıştır. Bu etkinliklerde oluşturulan samimi dostluk ve arkadaşlıklar ile ülkelerin geleceğine sahip çıkacak nesiller arasında birbirini yakından tanımanın verdiği iletişim kaynaşması dünya barışı için bir güvence niteliği taşımaktadır. Burada başlayan kardeşlik ve barış rüzgarlarının artarak dünyayı kapladığına şahit olunmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e göre Atatürkçü Düşünce Sisteminin özünde dünya barışı ve güvenliğine yansıyan bir başka evrensel boyutu daha vardır. Bunu aynen kendi ifadelerinden görelim; "BİZİM KANAATİMİZCE BEYNELMİLEL SİYASİ GÜVENLİĞİN GELİŞMESİ İÇİN, İLK VE EN ÖNEMLİ ŞART; MİLLETLERİN HİÇ OLMAZSA BARIŞI KORUMA FİKRİNDE SAMİMİ OLARAK BİRLEŞMESİDİR"(1)
Gazinin bu fikirleri sözde kalmamıştır. Barış düşüncesini Türk Milletinin beynine yerleştirmek için Gazi her fırsatta ve her platformda, yurtta ve dünyada barış kavramının bütün milletlerin ele alacağı ve yöneticilerin üzerinde duracağı en önemli faktör olduğunu açıklamıştır. Yabancı ülkelerden gelen ziyaretçilerine bu hususta telkinlerde bulunmuş ve onları israrla dünya barışının korunmasına katkıda bulunmaya davet etmiştir. Gazinin 1932 yılında söylediği yukarıdaki sözlerinin bir yıl sonra aşağıdaki ibarelerle perçinlediğine şahit olunmuştur. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN EN ESASLI PRENSİPLERİNDEN BİRİ OLAN YURTTA BARIŞ-DÜNYADA BARIŞ GAYESİ İNSANİYETİN VE MEDENİYETİN REFAH VE İLERLEMESİNDE EN ESASLI ETKENDİR. BUNA ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR HİZMET ETMİŞ VE ETMEKTE BULUNMUŞ OLMAK TÜRK MİLLETİ İÇİN ÖVÜNÜLECEK BİR HAREKETTİR."(2)
Bu görüşleri ile birlikte Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Milletler Cemiyeti'nin geleceğine ait düşünceleri incelendiğinde bugünün anlayışının çok ötesinde bir Birleşmiş Milletler anlayışı olduğu görülür. Gazi dünyayı bir insanlık ailesi olarak nitelendirmekte ve bu fikirlerini çevresine de yaymaktadır. Kısa bir süre önce kıyasıya savaştığı ülkeleri Balkan Antantı ve Sadabat Paktı gibi organizasyonlar altında biraraya getirip müşterek düşünme ve müşterek hareket edebilmenin yararlı sonuçlarını göstermiştir. Çevre komşularımızın tamanının dahil olduğu Balkan ve Sadabat antlaşmaları ile bölge barışına önemli katkılarda bulunulurken bu ülkelerle teker teker yaptığı ikili antlaşmalar ile adeta dünya milletlerini barış ve kardeşlik duygularında eğitime tabi tutmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dünya insanlığına önemli mesajlar içeren aşağıdaki sözleri onun ufkunun genişliğini ve bütün insanlığı saran vizyonunu gözler önüne sermektedir. Çünkü ne dün ve ne de günümüz dünyasında böyle sözler söyleme cesaretini gösterebilmiş bir başka lider çıkmamıştır. "Milletler yerleştikleri toprakların gerçek sahibidirler. Ancak o topraklarda insanlığın da temsilcisi olarak bulunurlar. Oradaki kaynaklardan kendileri faydalanırken bütün insanlığı da faydalandırmakla yükümlüdürler.(3) Yukarıda verilen birkaç örnekten de anlaşılacağı gibi Atatürkçü Düşünce'nin boyutları ülke sınırlarını çoktan aşmış, dünya milletlerinin ortak malı olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu durum Türk Milletinin her ferdinin gerçek birer Atatürkçü olmasını zorunlu kılmaktadır. Onun kendi milleti için düşündüğü, uygulamaya geçirdiği fikir ve düşüncelerini eğer bizler anlayamıyor ve sahip çıkamıyorsak, bu bizler için utanılacak ve kaygı duyulacak bir durumdur. Çünkü o büyük insanı dünyaya tanıtacak, sevdirecek, saydıracak ve öğretecek olanlar bizleriz. Yazi bizler öğretmeniz. Bizler hepimiz canlı birer örnek durumundayız. Öğretmen önce kendi bilecek, kendi inanacak, kendisi anlayıp kavrayacak ve sonunda bıkmadan bildklerini anlatarak öğretecektir. Bu bakımdan herbirimiz dünya milletleri gözünde birer örnek Atatürkçü olmanın bilinci içerisinde olmakla yükümlüyüz. Bu şekilde ona karşı olan borcumuzu ödeme şansına sahip olmamız mümkün olabilecektir.
------------------
(1) Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri,C1, S.357 (1932)
(2) Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannaneleri, Cilt IV,S.560 (1933)
(3) Atatürkçülük III ncü Kitap (Genelkurmay Yayını, 1983) S.65
Dr. Tahir Tamer Kumkale 12 Şubat 2005 Cumartesi |
|
|