Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
21 Mart nevruz bayramınız kutlu olsun |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1923)
Türk milli kültür değerlerinden en eskilerinden biri olan Nevruz bütün yoketme çabalarına rağmen binlerce yıl öteden günümüze taşınmış ve yaşatılmaktadır. Nerede bir Türk varsa varsa her 21 Mart geldiğinde orada NEVRUZ vardır. Bugün vardır. Yarın da olacaktır. Milletimin Ergenekon Bayramı’nı - Gündönümü’nü - Yenigün’ünü kutluyorum.
Nevruz, bütün Türk dünyasıyla birlikte İranlılar, Araplar, Afganlılar ve Tacikler tarafından da kutlanan bir bayramdır. Tabiatın canlanmaya başladığı, gece ile gündüzün eşitlendiği, bir zamana rastgelen Nevruz kelimesi Farsça olup “yeni gün” anlamına gelir. Anadolunun bazı yörelerinde karın altından boyunlarını çıkaran “Kardelen” çiçekleri ile mor renkli bahar çiçeklerine de Nevruz denilmektedir. Klasik Türk müziğimizin sık kullanılan makamlarından biri de Nevruz olarak adlandırılmıştır.
Türkiye ‘de Nevruz, “Sultan Nevruz, Navrız, Mart Dokuzu”gibi adlarla bir bayram halinde kutlanmaktadır. Nevruz; Başkurtlarca “Navruz”, Kazaklarca “Navruz veya Novruz”, Kırgızlarca “Noruz veya Nouruz”, Özbeklerce “Növroz”, Azerilerce “Novruz veya Noruz”, Tatarlarca “Navruz, Navrez veya Nauras”, Kürtlerce “Newroz”, Türkmenlerce “Novruz”, Uygurlarca “Noruz”, Çuvaşlarca “Naras veya Naurus” adlarıyla kullanılmaktadır. Geleneksel olarak her yıl Manisa’da dağıtılan şifalı mesir macununun asıl adı Nevruziye’dir. Nevruziye şöleni Nevruz bayramında yapılırken son dönemlerde Nisan ayı içinde yapılmaya başlanmıştır.
23 Nisan 1920 tarihindeTBMM açıldıktan sonra ilk Nevruz 21 Mart 1921 tarihinde kutlanmıştır. İstiklal Savaşı sırasında Ankara’da gerçekleşen en görkemli Nevruz kutlaması Büyük Taarruz hazırlıklarının devam ettiği 22 Mart 1922 tarihinde yapıldı.
Ankaradaki Nevruz gösterilerini izleyen gazeteci Ahmet Emin Yalman kutlamaları şöyle tasvir etmektedir; "Ankaralılar, geleneksel Nevruz şenliklerine her yıl büyük coşku ile katılır, baharın gelişini sevinçle karşılardı. Geçen yıl İnönü Muharebeleri nedeniyle Nevruz şenlikleri sönük geçmişti. 1922 şenliklerinin daha canlı olması için bütün okullar haftalar öncesinden hazırlığa başladılar. Nevruz şenlikleri, Ziraat Mektebi’nin, yani Genelkurmay Başkanlığı’nın bulunduğu küçük tepenin altındaki çayırlık alanda yapıldı. Hava güneşlikti. Ankaralılar, çayırın çevresini doldurmuşlardı. Mustafa Kemal Paşa, Ankara’daki Sovyet Rusya, Azerbaycan, Afganistan ve Buhara elçileriyle birlikte büyük bir çadırdan gösterileri izledi. Gösteriler, öğrencilerin heyecanlı konuşmaları ve yurtseverlik şiirleri okumalarıyla başladı. Ankara Sultani (Lise) ve Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu) Mektepleri öğrencileri spor gösterileri yaptılar.”
Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1991 yılına değin Nevruz kutlamaları kendi doğal gelenekleri içinde, insan ve doğa sevgisi, hoşgörü, yardımlaşma, konukseverlik, atalara saygı, bolluk-bereket beklentisi çerçevesinde cereyan etti. Bu yıldan itibaren Devlet, Hıdrellezle birlikte Nevruz kutlamalarına özel bir önem vermeye başladı. Kültür Bakanlığının koordinatörlüğünde Nevruz şenlikleri düzenlendi. Bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinde resmi tatil olarak kabul edilen Nevruz, Türkiye’de de kültür tarihimizdeki özel yerini koruyarak, geleneklerimiz içindeki saygın yerini aldı.
Günümüzde özellikle özellikle AB ülkelerinde faaliyet gösteren bölücü PKK terör örgütü yanlıları batı kamuoyunun Türk kültür konuları üzerindeki bilgi noksanlığından yararlanarak Türk Ergenekon Bayramı olan Nevruz’ Bayramı’nı istismar etmektedirler. Çeşitli Avrupa ülkelerinde Nevruz Bayramı kanlı gösterilerle kutlanmaya çalışılmaktadır.
Emperyalist güçlerce ülkemizde sadece Kürt toplumuna maledilmeye çalışılan Nevruz Bayramı; binlerce yıldır tüm Türk dünyasında bütün Türk Toplulukları tarafından uygulanan bir büyük kültür ögesidir.
Türklerin yaşadığı her yerde büyük bir ön hazırlık ile neşe içinde, fakat değişik gelenekler halinde kutlanan NEVRUZ, soğuk ve karamsar günlerden ılık, güneşli ve bereketli günlere, yani bahara geçişi müjdeleyen, demirden dağı eriterek Ergenekondan çıkışı simgeleyen önemli bir kültür hazinemizdir.
Eğer biz devlet olarak milli kültür değerlerimize sahip çıkmadığımız ve bu değerlerin bütün milletçe kullanılmasına imkan vermediğimiz sürece çeşitli çıkar çevreleri ve bu çevrelere kendini yakın gören siyasi gruplar bu değerlere sahip çıkarlar. Fikirleri beğenilmeyen bu grupların simgelerine de karşı olunduğundan milletin bütünlüğünü temsil eden bu milli değerlerimizde karşı olunur ve çoğu zaman o siyasi grup ile birlikte bu milli sembollerimiz ile kültür değerlerimiz de eleştirilir, aşağılanır veya saldırılarla yok edilmeye çalışılır. İşte bu yüzden Nevruz’a devletçe ve milletçe topyekün sahip çıkmalı, bu milli günü bölücü terör örgütü mensuplarının tekeline bırakmamalıyız.
Milletleri millet yapan milli kültür değerleridir. Bu değerler milletin kimlik kartıdır. Bu kart sadece bu millete mensup olunduğunu, yani kişinin aidiyetini gösteren kesin ve değişmez belgelerdir. Küreselleşen dünyada ise milli değerlere yer yoktur. Küresel mimarlar kitle iletişim araçlarındaki hakimiyetlerinden yararlanarak milli kültür değerlerini önce yozlaştırmak, sonra bozmak ve bu şekilde milleti bu bozuk değerlerden soğutarak kimliklerinden uzakaştırmak yolunda ciddi çalışmalar yapmaktadırlar.
Bu oyunları iyi bilmeli ve milli değerlerimize dört elle sarılmalıyız. NEVRUZ işte bu milli değerlerimizin en eskilerinden biridir. Bütün yoketme çabalarına rağmen binlerce yıl öteden günümüze taşınmış ve yaşatılmaktadır.
Baştaki sözümü tekrarlıyorum. Nerede bir Türk varsa varsa her 21 Mart geldiğinde orada NEVRUZ vardır. Bugün vardır. Yarın da olacaktır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 21 Mart 2010 Pazar |
|
|