Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Atatürkçü Düşünce Sistemi - 13 |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Ben ölürsem necip (asil) milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim. Bununla müsterihim (görevini yapmanın huzur içindeyim) (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1926)
TÜRK MİLLETİNİ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ GÜVEN BUNALIMINDAN ÇIKARACAK TEK ÇARE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE SAHİP ÇIKMAKTIR (13)
"Atatürkçü Düşünce Sistemi" ile ilgili bilgilendirme çalışmalarına devam ediyorum; ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNİN YASAL DAYANAKLARI;
Atatürk'ü anıyoruz diyerek milletçe yas tutmaya zorlandığımız son derece saçma ve Atatürkçü Düşünce Sistemi ile hiç ilgisi olmayan anlamsız ve sonuçsuz uygulamalar ancak Atatürk'ün ölümünden 43 yıl sonra 1981 yılında kaldırılabildi.
Ve 24 yıldır 10 Kasımlar, O'nun fikir ve düşüncelerinin tartışıldığı, bu düşüncelere çağdaş anlamlar kazandırıldığı, daha geniş kitlelere yaygınlaştırılması ile ilgili aktivitelerin ön plana çıkartıldığı, yani Atatürkçü Düşünce'nin evrensel fikir özgürlüğü çerçevesinde yayılıp yaygınlaştırıldığı günler haline getirildi.
Bu uygulama sonrasında Atatürkçülük; Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ü tanıma ve sevmenin dışına taşarak yeni boyutlar kazanmaya başladı. Ve Atatürkçü Düşünce'nin bilimsel bir düşünce sistemi haline dönüştürülme aşamasına ulaşıldı...
Atatürk'ü anlamanın ve anlatabilmenin sihirli bir formülü yoktur. Atatürkçülüğü anlama ve anlatma ile ilgili olarak uygulanabilir bir sistem de bugüne kadar ortaya konulamamıştır. Bu konuda birbiriyle koordineli olmayan çok çeşitli arayışlar ve bilimsel çalışmalar yapılmasına rağmen Türk Milleti'nin bek'ası için çok önemli olarak gördüğümüz Atatürkçülük öğretisi sistemleştirilememiş ve planlı bir uygulamaya geçilememiştir.
Fakat bu konuda yapılabilecek bütün çalışmaları yönetip yönlendirecek ve her türlü çalışmayı koordineli bir şekilde yürütecek kuruluşlar yasalarla belirlenmiş, kuruluşları gerçekleştirilerek faaliyete geçirilmiştir.
Atatürkçülük; Atatürk İlke ve İnkılâpları ile birlikte ayrılmaz bir bütündür. En önemli vasfı bu düşünce sisteminin tamamen milli ve bize ait olmasıdır. Bu sistem her hangi bir yabancı siyasi akım ya da ideoloji ile açıklanamaz.
Atatürkçülük; Türk halkının doğal karakterinden ve Türk vatanının sahip olduğu öz kaynaklardan, Türk tarihinden ve Türk insanının isteklerine çare bulma ihtiyacından doğmuştur. Bu sistem Türk Milleti'ni bütün unsurları ile çağdaş ülkelerden daha ileri bir seviyeye çıkarma anlayış ve gayretlerinin bir sonucudur. Yani bu düşünce sistemi herşeyi ile bizim olan ve titizlikle korumamız gereken milli varlığımızdır.
Bizim olan bu değerlere sahip çıkmak her Türk'ün tartışmasız asli görevidir. Bu değerlere sahip çıkmak ise sadece O'nu tanıyıp sevmekle olmaz. O'nu anlamakla, O'nu anlatabilmekle, O'nu yaşamak ve nihayet O'nu yaşatmak ile mümkündür. Bu ise asla kolay değildir. Planlı, pogramlı uzun soluklu bilimsel düzeyde ciddi çalışmaları gerektirir.
Bu çalışmalar yapılmadığı takdirde Atatürkçü Düşünce, Türk Milletini çağdaş normlara ulaştıracak, ona refah ve güven temin edecek bir sistem olmaktan çıkar ve zaman içinde kaybolur ve gider. Ve sonunda; aynen günümüzde örneklerini yaşadığımız gibi büyük çoğunluğu ile bütün milli değerlerinden uzaklaşmış, ruhsuzlaştırılmış ve ideallerini kaybetmiş, Kaynanaların kaynanası Semra Hanımların, popstar yarışmalarının ve futbol tartışmalarının müdavimi olmuş, sadece vakit öldürmeyi hedefleyen fikirsiz, idealsiz, gelecekten ümidini kesmiş, uyuşturulmuş bir nesile ulaşılır. Bu nesil ile bu coğrafyada hayatta ve ayakta kalmak ise asla mümkün değildir.
İşte geldiğimiz bu düzeyde; Atatürkçü Düşünce'ya nasıl sahip çıkacağız ? Nasıl birer Atatürkçü olabileceğimiz ve bugüne kadar meydana gelen boşluğu nasıl doldurabileceğimiz ? sorularının cevaplarını teker teker ortaya çıkartmaya çalışacağız. Atatürkçü Düşünce'nin yasal dayanaklarını, yani bu düşünceyi kimler arayacak, kimler bulacak, nasıl ve nerelerde kullanılarak halkımızın uygulamasına sokulaca gibi soruların cevabının bulunması için öncelikle bu düşüncenin dayandığı yasal dayanakların ve bu yasaların çeşitli kuruluşlara verdiği sorumlulukların bilinmesi gerekmektedir. Bunun için yasaların titizlikle incelenmesi gerekmektedir.
Atatürkçü Düşünce ile ilgili olarak 1981 yılına gelinene kadar mevcut yasalarda yer alan maddelerin sadece cezai kavramlar içerdiği görülmektedir. Yasalarla getirilen hükümler Atatürk'ün manevi şahsiyetine ve O'nun eserlerine yapılan saldırıları önleyici cezai müeyyideleri içermektedir.
Oysa bir fikir ve düşünce sistemini ceza vererek korumak asla mümkün değildir. Nitekim öngörülen cezalar O'na yapılan saldırıları azaltmamıştır. Aksine bu düşüncenin düşmanlarını çoğaltmaktan başka bir işe yaramamıştır... Fikirler ancak daha güçlü ve tutarlı fikirler ve bu fikre inanmış insanları çoğaltmakla korunabilir. Atatürkçülüğü korumada da ana esasın bu olması gerekmektedir. Nitekim 1981 sonrası devletin Atatürkçü Düşünce Sistemi ile ilgili olarak organize ettiği bütün çalışmalar bu esas üzerinde oturtulmuştur. Bunların neler olduğunu müteakip yazımızda inceleyeceğiz.
"BİR MİLLETTE GÜZEL ŞEYLER DÜŞÜNEN İNSANLAR, FEVKALADE İŞLER YAPMAYA KABİLİYETLİ KAHRAMANLAR BULUNABİLİR. AMA BÖYLE KİMSELER YALNIZ BAŞINA HİÇ BİR ŞEY OLAMAZLAR, MEĞER Kİ BİR UMUMİ HİSSİN İFADESİ, TEMSİLCİSİ OLSUNLAR. BEN MİLLETİMİN DÜŞÜNCE VE DUYGULARINI YAKINDAN TANIMAKTAN, AZİZ MİLLETİMDE GÖRDÜĞÜM KABİLİYET VE İHTİYACI BELİRTMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMADIM. ONUN BU KABİLİYET VE DUYGULARINI SEZİP TANIMAKLA ÖVÜNÜYORUM. MİLLETİMDEKİ BUGÜNKÜ ZAFERLERİ DOĞURABİLECEK ÖZELLİĞİ GÖRMÜŞ OLMAK... BÜTÜN BAHTİYARLIĞIM İŞTE BUNDAN İBARETTİR." (1)
-------------------------------------------- (1) Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri IInci Cilt, Sayfa 161, 1929
Dr. Tahir Tamer Kumkale 11 Ocak 2005 Salı |
|
|