Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Milletvekili Lojmanları'nın satılması işi ne oldu? Sorun halledildi mi? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Yeni Türkiye'nin takip edeceği siyaset, belirsiz ve keyfi olamaz. Bizim siyasetimiz, mutlaka milletin kabiliyet ve ihtiyacıyla mütenasip olacaktır. Artık yeni Türkiye'nin devlet siyaseti, milli sınırları dahilinde egemenliğine dayanarak bağımsız yaşamaktır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1923)
3 Kasım seçimlerinden sonra Ak Partinin Acil Eylem Plânını basına açıklayan Genel Başkan Recep Tayip Erdoğan; Çankaya’da bulunan Milletvekili Lojmanlarının satılması konusunun yeni hükümetin öncelikli görevleri arasında olduğunu açıklamış ve Ak Partili Milletvekillerine lojmanları kullanmayın direktifini vermiştir.
İsteksiz de olsalar milletvekilleri bu emre uymuşlardır. Temmuz 2004 ayı içinde de Maliye Bakanı Unakıtan lojmanlarla ilgili gazetecilere bilgiler vermiştir. Buna göre; “Milletvekili lojmanlarının tahliye işlemleri tamamlanmıştır ve halen lojmanlarda ikamet eden milletvekili bulunmamaktadır. Türkiye Ticaret Merkezi (TTM) Projesi çerçevesinde, ilgili şirket tarafından bugüne kadar lojmanların 10’unun peşin, 15’inin de taksitli olmak üzere, 25’inin satışı tamamlanmıştır. Bu satıştan bugüne kadar toplam 5 trilyon 619 milyar lira tahsil edilmiştir. Ayrıca, hipermarket, otel, kreş ve okul alanları da dahil olmak üzere 18 parselin ise toplam 8 milyon 900 bin ABD Doları üzerinden ön satış sözleşmesi imzalanmıştır.”
Maliye Bakanı; “Milletvekili lojmanları için elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderler olarak bugüne kadar bir trilyon 482 milyar lira ödendiğini” de belirtmiştir.
Bu bilgiler açık ve nettir. Demek ki başbakanın söylediği gibi lojmanların satışı işi devam etmektedir. Konu bu durumda iken 14 Temmuzda TBMM’nin Yasama Yılını kapatma resepsiyonunda, TBMM Başkanı Bülent ARINÇ gazetecilerin “Milletvekilleri için yeni lojmanlar yapıldığına ilişkin duyumlar aldıklarını aslının olup olmadığı” sorusu üzerine; “Toplu Konut İdaresi işbirliği ile yapılacak evlere isteyen milletvekillerinin bedelini ödemek koşuluyla sahip olacağını” belirtmiş ve konuyla ilgili yöneltilen eleştiriler hatırlatılınca da “Benim milletvekili arkadaşlarımın bir konut edinmesine yardımcı olmamdan, bunun için TOKİ’yi aracı kılmamdan daha tabii ne olabilir” diyerek lojman konusunun yeniden gündeme geldiğini ifade etmiştir.
Konu basında geniş yer bulmuştur. İki gün sonra ayni konu Başbakan Erdoğan’a sorulunca bu defa tam tersi bir cevap alınmıştır. Başbakan Erdoğan; "Devletin şu anda milletvekillerine lojman yaptırmak gibi bir gayreti yoktur. Gazetelerde yer alan Toplu Konut İdaresi'nce (TOKİ) milletvekillerine 80-100 milyar lira arasındaki fiyatlarla lüks ucuz daireler yaptırılacağı ve vekillerin bu dairelerden alabilmek için sıraya girdiği şeklindeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Bakın arkadaşlar, dürüst haber yapın. Yalan ve yanlış haber yapmayın. Bir defa devletin şu anda, milletvekillerine lojman yapmak gibi bir gayreti yoktur. Böyle bir şey kesinlikle yoktur ve bunu TOKİ üzerine yıkmışlardır" diye konuşarak kafaları iyice karıştırmıştır.
Lojmanlarla ilgili görüşlerimi bu sütunlarda daha önce dile getirmiş ve milletvekili lojmanlarının satılmasının son derece acele alınmış ve yanlış bir karar olduğunu, önceden kazanılmış ve yararlı bir hakkın milletvekillerinin ellerinden alındığını, lojmanların büyük bir çoğunluğunun Ankara dışından geldiği bilinen milletvekillerinin bir arada bulunmalarına imkan verdiğini, hizmetlerin hızlandırıldığını ve güvenliğin çok az personelle çok daha etkili bir şekilde alınabildiğini, bir kere elden çıkarıldıktan sonra ayni yer ve şartlarda lojman yapmanın külfetinin çok ağır olacağını vurgulamıştım.
Başbakan her ne kadar yalanlasa ve Maliye Bakanı satışların devam ettiğini bildirse de TBMM Başkanı Sayın ARINÇ’ın temsil ettiği milletvekillerinin ihtiyaçlarını yakından bilen bir kişi olarak sorun haline gelen ikamet ve güvenlik ihtiyacına çözüm bulma gayretleri içine girmesi çok doğal karşılanmalıdır.
Başbakan “lojmanları satalım” talimatı verdiği günlerde basın organlarında kararı tenkit eden ve mesnetsiz olarak “Aslında bunlar lojmanları satarak, eşlerinin başörtülü görüntülerini saklamak istemektedir” şeklindeki tavırlarını yakışık almayan bir davranış olarak gördüğümü belirtmiştim. Ben şahsen lojmanların satılmasına şiddetle karşıyım. “Zararın neresinden dönülürse kârdır” diyorum ve eski lojmanların onarılarak süratle milletvekillerinin bu lojmanlara yerleştirilmesi ile sorunun en kolay ve en masrafsız şekilde çözüleceğini değerlendiriyorum. Yeni lojman yapmaya ve bunun için TOKİ’yi devreye sokmaya gerek olmadığını söylüyorum.
Cumhuriyet tarihimiz incelendiğinde Milletvekilleri lojmanlarının mazisinin en fazla 15 yıl olduğu görülecektir. Daha önce bütün millet vekillerimiz zaten halkın içinde idiler. Bugün gelinen durumda çektikleri iki yıllık sıkıntı ile diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil etmesi bakımından milletvekillerinin bu özverilerini alkışlamamız gerekiyor. Vekillerimiz bu lojmanlardan feragat etmekle ev ihtiyacının yanı sıra güvenli bir yaşam ve her türlü ihtiyaçlarının el altında bulunduğu sosyal imkanlara da elveda demişlerdir.
Şimdi LOJMAN konusunun bütün kamu yönetimini ilgilendiren önemli yanına değinmek istiyorum. Milletvekili lojmanlarının satılması işlemi ile sıranın diğer kuruluşların lojmanlarının satılmasına geleceği düşünülmüştür. Fakat hiçbir sonuç alınamamıştır. Çünkü bu karar düşünülüp-tartışılmadan fevri olarak verilmiş ve kerhen uygulanmak durumunda kalınmıştır.
Lojmanlar; devlet yönetimlerinde önemli görevlerdeki devamlılığın, güvenli ve huzurlu bir hizmetin sürdürülmesi için, yani ihtiyaçtan doğmuştur. Bütün ülkelerde vardır ve lüzumludur. Bedava değildir. Bu zaten işletme kurallarına da aykırıdır. Eğer mevcut lojmanlar devlete yük getiriyorsa bunun suçu işletme kaidelerini yeterince uygulamayan yöneticilerdedir. Bu yüzden mevcut lojmanlar satılmadan önce çok iyi etüt edilmelidir.
Bilindiği gibi lojmanlar bütün kamu çalışanları için haktır. Verilen kontenjan dahilinde sırası gelene lojman tahsis edilir. Ayni bölgede Lojmanda bir defada devamlı oturma süresi ise beş yıldır.
30 yıllık devlet memuriyetimde on ayrı yerde tam on sekiz tane ev değiştirdim.14 yılını devletin tahsis ettiği lojmanlarda geçirdim. Emekli olduktan sonra yaptığım özeleştiri sonucunca, lojmanlarda oturduğum son 14 yılımın halktan tamamen kopuk tel örgüler ve kapalı kapılar ardında kendi yarattığımız başka bir dünyada yaşadığımızı hissettim. İçinde yaşadığımız topluma yabancı kaldığımı fark ettim. Oysa kirada otururken halkla bir arada yaşıyor ve onlarla yakın dostluklar kurabiliyordum.
Peki bunun çaresi lojmanları tamamen satıp, memurlarımıza makam ve mevkilerine uygun kira parası vermek midir ? Bunun cevabını yarınki yazımızda irdeleyelim. “Lojmanları tamamen satıp, memurlarımıza makam ve mevkilerine uygun kira parası vermek, bu şekilde onları kendilerine yakışır yerlerde oturtmak, lojmanların satışından doğacak parayı da ekonomiye kazandırarak devleti işletme masrafından kurtarmak” sorunu çözmez daha muğlak ve içinden çıkılmaz kılar.
Devlet kira yardımı konusunu daha önce denemiştir. Halen memurlarımız 1990 yılında başlatılan ve 200.000 - 400.000 - 600.000 TL. gibi komik kira yardımı almaktadır. Aslında bu meblağ o tarihlerde pek çok taşra kentinde lojman kiralarından fazla idi. Bir kısım memur bu yardımı almak için lojmanları boşaltmıştı. Şimdi bu para değerini kaybetti. Fakat zamanın bu önemli yardımına rağmen devlet memurlarının ev sorunu halledilemedi.
Lojman sayısının büyük şehirlerde değil, Anadolu’nun köy ve mezralarına kadar uzanan geniş bir kırsal kesimde bir bölümde yoğunlaştığı görülür. Devlet dağ başına en ücra noktalara kadar Sağlık Ocağı, Okul ve Karakol inşa etmiştir. Ve ayni binaların bir bölümünü lojman olarak tanzim etmiştir. Hizmeti vatandaşının ayağına götürürken oraya atayacağı memurunun da hayatının devamını sağlayacak asgari iyileştirmeyi yapmıştır.
Silahlı kuvvetlerimiz, Jandarma ve Polis Teşkilatımız hudutlardan başlayarak ülkemizin her karış toprağına yayılmışlardır. Bunların görev üstlendikleri bölgelerin çoğunda kiralık ev yoktur. Askerlerimiz bundan 30 yıl öncesine kadar ailelerini tayin oldukları bu yerlere götürmezlerdi. Götürmek zorunda kalanlar ise altı toprak üstü toprak damlarda otururlardı. Evet halk ile birlikte kaynaşmış olarak yaşarlar, iyiyi ve kötüyü birlikte paylaşırlardı. Ama o zaman ülkemizde anarşi ve terör vahşeti de yoktu.
1969 yılından itibaren başlayan anarşi ve tedhiş olayları devlet tesislerini ve yöneticilerini hedef aldı. Başbakanlarımız, generallerimiz, bakanlarımız, millet vekillerimiz, profesörlerimiz, sendikacılarımız birbiri peşi sıra teröre hedef olarak şehit edilince hem kişilerin ve hem de devlet tesislerinin güvenliği birinci öncelikle gündeme geldi. Kamu kurum ve Kuruluşlarına ait bütün tesisler ile bütün çalışanların güvenliği ön plana çıktı.
Tesisler öncelikle koruma altına alındı. Kalın duvarlar, tel örgüler çekildi. Nöbetçi kulübeleri, aydınlatma ve kamera sistemleri geliştirildi. Kapılarda giriş ve çıkışlar çok ciddi bir şekilde denetlenmeye başladı. Güvenlik ihtiyacı Başbakanlık Sokağına kadar uzandı. Üst düzey yönetimini, valisini, kaymakamını, emniyet müdürünü, garnizon komutanlarını, hakimlerini, savcılarını, memurlarını, öğretmenlerini, polislerini, askerlerini korumak ihtiyacı lojman yapımını hızlandırdı. İşte bu arada milletvekilleri de tarihinde ilk defa şimdi terk ettikler lojmanlarına kavuştular.
Güvenlik sağlamanın yanı sıra lojmanların bir diğer önemli özelliği de hizmetin 24 saat devamlılık istediği durumlarda ve acil hallerde ilgili personelin süratle görevleri başına sevk edilmesinin sağlanmasıdır. İçeriden ve dışarıdan bir tehdit vukuunda veya bir tabii afet dolayıyla, yahut birdenbire gelişen toplumsal bir olay karşısında derhal tedbir almak gerekir. Bu durumlarda kilit personelin en kısa sürede görevleri başında bulunması hayati önemi haizdir. İşte bu bakımdan görev yerleri yakınına askerlerimiz, polislerimiz, doktor ve sağlık personelimiz, adli görevlilerimiz için lojman yapılmıştır.
Yani konu bir kalemde çizilecek kadar basit değildir. Üzerinde dikkatle düşünülmeli ve her birim titizlikle incelenmelidir. Eğer ihtiyaç dışında lüks ve israfa kaçan bir durum tespit edildiğinde (pek çok ifrata kaçan durum vardır) derhal gereken tedbirler alınmalıdır.
Lojmanlarla birlikte kamu kurumlarının sahip olduğu kamplar ve dinlenme tesisleri gibi deniz kıyıları ile turizm yörelerine yayılmış tesisler de ele alınmalıdır. Bu tesislerin patlayan turizm sektörü açısından nasıl değerleneceği konusu ayrıntıları ile incelenmelidir.
Devlet önemli görevde bulunan sivil ve asker yöneticileri için gerek hizmette iken ve gerekse emekliliklerini müteakip güvenli bir yaşam sürmelerini temin için “KORUMA HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ” hazırlamıştır. Buna göre önemli devlet hizmetinde bulunan kişiler zorunlu olarak koruma altına alınmaktadır. Bunlar Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, Yüksek Yargı Başkanları, Emniyet Müdürleri, orgeneraller v.s gibi üst düzey yöneticilerdir. Bu uygulamalar; güvenli bölgelerde oluşturulan lojman tahsisleri, kapı önünde 24 saat güvenlik görevlisi, güvenli araç ve yol korumasını kapsamaktadır. Bu koruma sistemi oldukça pahalıdır. Fakat anarşi ve terör eylemleri devam ettiği sürece uygulamanın devamı kaçınılmaz olarak görülmektedir.
Sonuç olarak;
1. Lojman uygulamasının güvenlik ve hizmetin devamlılığı açısından önemli bir işlevi bulunmaktadır. Kiralık ev bulma imkanı bulunan büyük şehirlerimizde kamu kurumlarına yakın bölgelerdeki üst düzey yöneticiler ve kritik hizmetler yapan ve süratle görev başına sevk edilmesi gereken asgari personeli kapsayacak bir sayının dışındakilerin satışının yapılmasında bir mahzur görülmemektedir.
2. Küçük yerleşim birimlerinde, yani mahallinden ev kiralama imkanı bulunmayan yerler ile halâ ciddi güvenlik sorunları bulunan bölgelerde mevcut uygulama devam ettirilmelidir.
3. Lojman sistemi mutlaka işletme kurallarına uygun olarak çalıştırılması gerekmektedir. Bütçeye kesinlikle ek bir yük getirmeyecek bir düzenleme içine girilmelidir.
4. Yapılan inceleme ile ihtiyaç fazlası lojmanlar rayiç bedellerine uygun olarak derhal elden çıkartılmalıdır.
5. İhtiyaç ne şekilde belirirse belirsin yeni lojman binası inşa edilmemelidir. Eğer çok ihtiyaç varsa personelin toplu olarak oturabileceği binalar bütünü ile kiralanmak suretiyle personelin hizmetine sunulmalıdır.
6. Üniversitelerimiz dahil, bütün kamu kuruluşlarının kamp ve benzeri isimlerle faaliyet gösteren dinlenme tesisleri büyük bir gelecek vadeden turizm sektörüne kazandırılmalıdır.
7. Devlet Koruma Hizmetleri Yönetmeliği’ne uygun olarak yapılan koruma hizmetlerinin anarşi ve terör faaliyetlerinin önlenmesi ile birlikte kapsamı daraltılmalıdır.
Yöneticilerimizin personelin kazanılmış haklarından olduğu için son derece hassas olan LOJMANLAR konusunda titiz ve duyarlı olmasını diliyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 22 Temmuz 2004 Perşembe |
|
|