Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Milli Güvenlik Kurulu genel sekreteri sivil olabilir mi? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
19 Haziran 2004 Cumartesi |
Bizim telâkkimize göre, siyasi kuvvet, milli irade ve egemenlik, milletin bütün halinde müşterek şahsiyetine aittir, birdir. Taksim edilemez, ayrılamaz ve başkasına bırakılamaz. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1930)
Ağustos ayı başında Yüksek Askeri Şura toplanarak bir üst rütbeye terfi edecek general ve amirallerin durumunu kararlaştıracak. Buna göre 30 Ağustos’tan geçerli olacak yeni komuta kademesi belirlenecek.Geçen yıl son defa asker olarak atanan Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin bu defa sivil olması hükümetin gündeminde. Bu şekilde kanunen sayıları 15 olan Orgeneral kadrosundan biri boşalıyor. Ya tekrar bu göreve eskiden olduğu gibi bir orgeneral atanacak veya buradan boşalacak orgeneral için yeni bir kadrosu oluşturulacak.
Bilindiği gibi Uyum paketleri ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin içi tamamen boşaltıldı ve Genel sekreterin sivil olması karara bağlandı. Ayrıca bu yüce kurumun GİZLİ yönetmeliğinde yer alan ana birimler kaldırılarak bu kurumun görev ve yetkileri daraltılıp sembolik bir hale getirildi. Bu yeni duruma göre başlıkta sorduğum sualin cevabı bana göre “EVET” olacaktır. Fakat “nasıl bir EVET” onu biraz irdelemek istiyorum.
Benim bu cevabım, Avrupa ile uyum içinde olmak için hazırlanan 7 nci Uyum Paketi’ni onayladığımı göstermek için değildir. Ben, bu kurumun başındaki şahsın rütbesinin değil, sahip olduğu niteliklerin görevini yapmada daha etkin olduğunu vurgulamak için “EVET OLABİLİR” diyorum.
Milli Güvenlik Kurulu ile ilgili fikir ve düşüncelerimi bir kaç kez dile getirdim. Ve bu kurumun devletin çatısında oynadığı son derece önemli rolü izaha çalıştım. Kurulun ismi görevini zaten açıklıyor. Türkiye’nin güvenliğinin sağlanması için alınacak her türlü tedbiri tespit etmek, ilgili kurum ve kuruluşları bu maksatla harekete geçirmek bu kurulun temel işlevi.
Konu güvenlik olunca doğal olarak güvenlik güçlerimizin en önemlisi olan askerlerin bu kurulda ağırlıklı bir yeri var. Fakat kurul askeri bir kuruluş değil. Tamamen Başbakana bağlı sivil bir kuruluş. Kurulun güvenlik görevleri sadece askerlerin ilgi sahası ile sınırlı da değil. Ekonomi, eğitim, kültür, siyaset, yerel yönetimler, sağlık hizmetleri, teknolojik gelişmeler, bilgiye ulaşım, yurt dışında yaşayan Türkler, ulaştırma, haberleşme, kitle iletişim araçları, tanıtma, uluslararası kuruluşlar ve yabancı ülkelerle ilişkiler gibi faaliyet alanları bu kurulun üzerinde titizlikle duracağı diğer önemli ve güvenlik görevlerini yerine getirmede olmazza olmazı oluşturan konular. Çünkü sadece kuvvetli bir ordu ile güvenlik elde edilemiyor.
Kurulun Başbakan adına sekreterlik hizmetlerini yürüten Genel Sekreterlik makamına Orgeneral rütbesinde bir kişinin atanması, kurulun doğrudan Genelkurmay Başkanına bağlı olduğunu ve askerler tarafından yönetildiğini göstermez.
9 Kasım 1983 tarihli ve 2495 Sayılı Kanunun 21 inci Maddesine göre, Bakanlar Kurulu’ nun 10 Şubat 1984 Tarihli 84/7706 Sayılı Kararı ile yürürlüğe giren “GİZLİ” Gizlilik Dereceli “Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yönetmeliği’nin Personel Atamaları başlıklı 28 inci Maddesi Genel Sekreterin atanmasına açıklık getirmekte idi..
“Madde 28 – Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral / Oramiral rütbesinde Silahlı Kuvvetler mensupları arasından Genelkurmay Başkanının inhası, Başbakan ın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından atanır.”
Burada bu yüce makama Orgeneral rütbesinde bir şahsın getirilmesi ile vurgulamak istenen mesaj şudur. Devletimizin en üst düzey güvenlik meselelerinin gündeme getirilip, çözüm arandığı bir makamda, ömrünün 40 yılını ülkenin güvenlik sorunları ile doğrudan ilgili bir kariyerde geçirmiş ve bilgi birikimine sahip olan bir kişiye ihtiyaç vardır.
Ülkemizde bu nitelikte siviller mutlaka vardır. Aranır. Bulunur ve en uygunu bu makama getirilebilir. Kanaatime göre; böyle bir değişiklik yararlı olacaktır. Bu şekilde 60 yaşında emekli edilerek evde oturmaya mahkûm edilen tecrübeli orgenerallerin bu göreve getirme imkanı yaratılabilir. Ayrıca Genel Sekreterin mutlaka Orgeneral olması da şart değildir. Tahsilini ve görevlerini tamamen güvenlik konuları üzerinde yoğunlaştırmış olup 50 yaşında kadrosuzluk nedeniyle Silahlı Kuvvetlerden ayrılma durumunda bırakılan pek çok yetenekli subay arasından bu görevi yapacak uygun bir kişiler de seçilebilir. Bu şekilde en az 15 yıl devamlılık ve uzmanlık gerektiren bu görevde istihdam edilerek her yıl Genel Sekreter değiştirilmesinin yaratacağı kopuklukların önüne geçilmiş olur.
Bundan on yıl öncesine kadar MİT Müsteşarları da Orgeneral rütbesinde asker kişilerdi. Fakat MİT’da aynen MGK. Genel Sekreterliği gibi tamamen sivil bir kurumdu. Ayrıca Anayasada yer alan Sıkıyönetim uygulamalarında Sıkıyönetim Komutanı olarak atanan Ordu ve Kolordu Komutanları doğrudan Başbakana bağlı olarak yapmaktadır. Çünkü 1402 Sayılı yasa böyle durumlarda Genel Kurmayı aradan çıkartmaktadır. Demek ki askerlerin siviller emrinde görev yapması uygulaması yönetim sistemimizde zaten var ve aksamadan uygulanıyor.
Sonuç olarak; Her sistemde ve canlı organizmada olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kendi güvenliğini sağlayacak, şehit kanıyla sulanmış bu kutsal toprakları koruyacak sistemlerini oluşturmuştur. Milli Güvenlik Kurulu bu sistemlerin temelidir. Beynidir.
Milli Güvenlik Kurulu; devletin milli güvenliğinin yani anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, uluslararası alandaki milli menfaatlerinin ve hukukunun her türlü iç ve dış tehditlere karşı korunması ve kollanması gibi hayati bir görevi üstlenmiştir.
Bu kurulun başında ve kilit kadrolarında askerlerin görev alması güvenlik hizmetinin doğası gereğidir. Üniformadan rahatsız olanlar varsa; bu görev emekli askerlerle veya ordu içinden izinli sayılarak geçici olarak sivilleştirilecek askerlerle yürütülebilir.
Bu tutum sivillere olan güvensizlik asla değildir. Tamamen ihtisas gerektiren bir konu olmasının gereği olarak değerlendirilmelidir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 19 Haziran 2004 Cumartesi |
|
|