13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Bulgaristan'da kurulan Amerikan üslerinin anlamı nedir?
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 30 Aralık 2003 Salı 

"Milletlerarası barış havasının korunması için Türkiye Cumhuriyeti yapabileceği herhangi bir hizmetten geri kalmayacaktır."
(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1929)

Bulgaristan ile İkinci Dünya harbini takip eden yıllardaki soğuk savaş sırasında ilişkilerimiz son derece gergin ve düşmanca idi. Varşova Paktının en sadık ve SSCB ile yakın ilişkileri en üst düzeyde görülen üyesi olan Bulgaristan, ülkesinde konuşlanan üstün Sovyet gücü sayesinde son derece tecavüzkâr bir tutum içinde idi. NATO içinde Varşova Paktı ile doğrudan sınırdaş olduğumuz bu küçük ülkenin SSCB takviyeli zırhlı Tümenlerinin boğazlar istikametinde hareketini engellemek için en güçlü birliklerimizi Bulgaristan sınırında tutuyorduk.

1990 yılında SSCB’nin Glasnost ve Perestroyka anlayışı ile yıkılmasını müteakip Bulgaristan Varşova Paktını ilk terk eden ülke oldu. SSCB’nin müthiş propaganda silahının arkasına sığınarak kendini güçlü göstermeyi başaran Bulgaristan’ın her alanda büyük bir çöküş yaşadığı sınırlar açılınca hemen ortaya çıktı. Bir ara ülkesindeki Türklere yönelik Bulgarlaştırma faaliyetleri dolayısıyla çok gerginleşen ve neredeyse sıcak çatışmaya kadar gidecek seviyeye gelen Türk-Bulgar ilişkileri bu ülkenin Sovyetlerin kontrolünden çıkması ile hızla iyileşti.

Ekonomisi kötü durumda olan Bulgaristan ülkesini yabancı yatırımlara açarak ve dış yatırımcıların önündeki her türlü engeli kaldırarak önemli bir atılım yaptı. Açlık sınırına gelen halk ve durma noktasında bulunan ekonomik çark kısa sürede harekete geçti. Türkiye’deki, ekonomik zorluklarla baş edemeyen iş adamlarımız gerek bölgesel yakınlık ve gerekse getirilen yatırım kolaylıklardan istifade ederek Trakya’daki fabrikalarını kapattılar ve hatta bunları tamamen sökerek sınırın ötesine Bulgaristan’a taşıdılar. Türklerin çoğunlukta olduğu yabancı sermaye ve yabancı işgücü ile Bulgaristan geçen on yıl içinde kalkındı ve Avrupa Birliğine girecek kadar gelişti. Mesafeyi hızla kapattı. Şimdi ekonomisi 2007 yılında Romanya ile birlikte Avrupa Birliği üyesi olmaya hazırlanıyor.

Dün hür Avrupa’ya karşı savaşan Bulgaristan, bugün Avrupa’nın savunma şemsiyesi altında kendisine düşen görevleri canla başla yerine getirme çabasına girdi.

Bugün Avrupa Birliği ülkelerinin başını çeken Almanya’da 59 yıldır işgal kuvveti olarak bulunan Amerikan üslerinden ve bu üslerde yaşayan sayıları 300.000 civarında olduğu bilinen ABD askerlerinden Almanya çok tedirgindir. Varşova Paktı zamanında kendisini bu üstün silahlı güce karşı koruyan ABD askerlerinin gölgesinde Almanya Savunma harcamalarını minimum seviyede tutarak ekonomik gelişmesini süratle tamamlamış ve bu sayede ülkesinin AB içinde ABD’ne karşıt bir güç haline gelmesini başarmıştır.

Şimdi sıra bu ülkedeki ABD askerlerinin çıkarılmasına gelmiştir. 1991’den itibaren bölgede mevcut çatışmalar sebebiyle Almanya’daki ABD askerleri Yugoslavya’ya, Macaristan’a, Afganistan’a ve nihayet Irak’a taşındı. Bu arada küçük gruplar halinde Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Kafkas ülkelerine üs ve tesisler götürüldü. Ortadoğu’da zaten var olan Amerikan gücü bu kuvvetten gönderilen birliklerle takviye edildi.

Son olarak ABD yönetimi ile Bulgaristan ile yapılan görüşmelere nokta konuldu ve Bulgaristan Milli Meclisi ülkesinde Amerikan üslerinin kurulmasını kabul etti.

Amerikan askeri üslerinin Doğu Avrupa’ya kaydırılması projesi çerçevesinde Bulgaristan ve Romanya ile karşılıklı temaslar çok önceden başlatılmıştı. Geçtiğimiz hafta Sofya’da düzenlenen basın toplantısında ABD Savunma Bakanlığı Müsteşarı Douglas J. Feith, Washington’un bu ülkelerin Irak’taki ABD liderliğindeki harekata verdikleri destek ve Amerikan vatandaşlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'nce (UCM) yargılanmaktan muaf tutulması konusundaki tutumları da dahil olmak üzere, bütün faktörleri göz önünde tutacağını bildirdi. Bilindiği gibi Bulgaristan ve Romanya hava sahasını Amerikan operasyonlarına açmıştır. Fakat Bulgaristan Amerikan askerleri için Uluslararası Ceza Mahkemesi yargısına karşı muafiyet getiren anlaşmayı AB’den gelen uyarılar üzerine imzalamamıştı. Ancak Bulgar parlamentosunun 3 ret oyuna karşı 200 kabul oyuyla “Ülkelerinde Amerikan üssü kurulmasını kabul etmesi” önümüzdeki günlerde UCM anlaşması konusundaki tavrını da değiştirebileceğine dair olumlu bir işaret vermektedir.

Rusya Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mironov, Bulgaristan Meclisi Başkanı Ognyan Gerçikov'la görüştükten sonra yaptığı açıklamada, “Rusya'nın, Amerikan askeri üslerinin Bulgaristan'da konuşlandırılması konusundaki Meclis kararından rahatsız olmadığını” ifade etmiştir. Mironov; Rusya ve NATO arasındaki işbirliği çerçevesinde imzalanan protokol gereği NATO'nun,“ Üye olmayan ülkelerde fazla askeri kuvvet bulundurmaması gerektiğini” belirtirken Rusya'nın bu çerçevede, “ABD ve İngiltere'nin konu ile ilgili olarak kendisine bilgi vermesini beklediğini”de ifade etmiştir. Rusya olarak; “ABD üslerinin Bulgaristan'da konuşlandırılmasın, yalnızca muhtemel bir uluslararası terör tehdidine karşı alınan bir müşterek önlem olarak gördüklerini”de vurgulamıştır.

Bulgaristan’da bu kararlar alınırken, özellikle Türkiye’de gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından, antiterör koalisyonunda yer almış bulunan Bulgaristan ve Romanya’da benzeri saldırıların gündeme gelebileceği yönünde değerlendirmeler basında sıkça yapılmaya başlanmıştır. Bulgar halkı arasında Amerikan askeri üslerine yönelik tepkiler sürdüğü bilinmektedir. Buna rağmen Bulgar yönetiminin bugüne kadar Amerikanın siyasi taleplerine oldukça sadık bir politika izlemiş olması dikkati çekmektedir.Önümüzdeki günlerde ABD ile siyasi ve askeri ilişkilerin gelişeceğini ve olumlu düzeyde seyredeceğini söylemek mümkündür.

Türkiye açısından ABD’nin Bulgaristan ve Romanya’da kuracağı üs ve tesislerle ve burada bulunduracağı askerlerle uluslararası terörizmin önlenmesi gibi bir fikre hizmet edeceğini düşünmek safdillik olur. Bu güçler Ortadoğu’ya yerleşerek dünyayı buradan yönetmeyi planlayan ABD-İsrail ittifakına karşı Avrupa Birliği ve Rusya’dan gelebilecek tehdidin ilerden durdurulmasına yöneliktir. Meydana getirilecek savunma sistemi içindeki Güvenlik Kuşağı Adriyatik’ten başlayıp Yugoslavya-Bulgaristan-Kafkasya-Afganistan ve Türk Cumhuriyetleri üzerinden Japon Denizine kadar uzanmaktadır. Bu kuşak üzerinde yer alan ülkeler yavaş yavaş yumuşatılarak (etkisiz hale getirilip, küçültülerek) kullanılmaya hazır hale getirilmektedir.

Ne yapılırsa yapılsın. ABD dünyayı kendi istekleri doğrultusunda yapılandırmaya devam etmektedir. Şimdilik onları durduracak ne hukuki ve ne de askeri bir güç mevcut değildir.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
30 Aralık 2003 Salı

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale