Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Gündeme düşen DEHAP bombasından Türkiye nasıl etkilenir? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
"Bir memlekette adalet olmazsa, o memlekette anarşi var demektir, orada hükümet yok demektir. Adalet kanunlarla icra edilir. Bu memlekette adaletin emniyetle ve süratle tevzi olunup olunmadığını anlamak için mevcut kanunlarımıza bakmak lazımdır. Bu kanunların memleket dahilindeki tatbikatına ve sonuçlarına bakmak lazımdır." (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1923)
Yargıtay 6ncı Ceza Dairesi, DEHAP eski Genel Başkanı Mehmet Abbasoğlu ile parti yöneticileri Nurettin Sönmez, Ayhan Demir ve Veysi Aydın'ın, partiyi 3 Kasım seçimleri öncesinde yasal örgütlenmesini tamamlamış gibi göstermek için "resmi belgede sahtecilik'' yaptıkları iddiasıyla Ankara 2 No.'lu Ağır Ceza Mahkemesi'nden aldıkları 1 yıl 11 ay 11'er günlük hapis cezasını oybirliği ile onadı. Bilindiği gibi sadece 27 ilde örgütlenen DEHAP sahte belge düzenleyerek 63 ilde örgütlenmiş gibi göstermişti.
Yargıtay'ın DEHAP Yöneticileri hakkındaki kararının ardından Türkiye’nin gündemi beklendiği şekilde darmadağın oldu. Gözler hemen birilerinin ülke kalkınmasında çok değer verdiği borsaya, dövize ve faize çevrildi. Doğal olarak sokaktaki çoğunluğun değil, ama bir avuç para spekülatörünün çalışma alanı olan Borsa-Faiz-Döviz üçgeni de ortaya çıkan büyük belirsizlikten dolayı tepe taklak oldu.
Hükümet ve AK Parti kanadı sakin ve kendinden çok emin görülüyor. Bu husus halkımız için önemli. Panik yok. Sakin ve kendinden emin bir şekilde Yüksek Seçim Kurulunun kararı bekleniyor.
Hükümet Toplantısının ardından basını bilgilendiren Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtay'ın kararını değerlendirirken; ‘‘Bugün seçim olsa ki AKP en hazırlıklı partidir, biz yüzde 35'le geldik. Yüzde 50'yle çıkarız. AK Partiye bir şey olmaz. Ne olursa bu fakir millete olur’’ dedi. Cemil Çiçek, “bu kararla olayın hukuki kısmının büyük ölçüde tamamlandığını, bundan sonraki kısmın, başvuru olursa YSK tarafından karara bağlanacağını” hatırlattı. Daha önce bir televizyon konuşmasında Başbakan Erdoğan’da benzer ifadeler kullanmış, ülke için en kötü olarak görülen “seçimlerin yenilenmesi “senaryosu için partisinin hazırlıklı olduğunu duyurmuştu.
Aslında bugün ortaya çıkan durumu çözmek için tam yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan ALGAN, bundan üç hafta önceki açıklamasında nasıl bir karar verebileceklerine ilişkin önemli ipuçlarını vermişti. , ALGAN; 8 Eylül'de Dünden Bugüne TERCÜMAN gazetesinde yayımlanan röportajında, DEHAP'lıların cezasının onanmasıyla ortaya çıkan ihtimalleri şöyle değerlendirmişti.
“DEHAP'ın seçimlere sokulması hata gibi gösteriliyor ve suç YSK'nın omuzlarına bırakılıyor. Asıl yanlışı yapan Yargıtay Başsavcısıdır. Anayasanın 79. maddesine göre YSK kararları kesindir. Bugün DEHAP'a verilen geçerli oyları geçersiz saymak için bir kanun hükmü yok.
Ayrıca kanun, yurt çapında seçimlerin nasıl iptal edileceğini de düzenlememiş. Dolayısıyla YSK üyeleri ülke yararı ve vicdanlarına göre karar verecektir. 66 DYP’ linin Meclise girmesi yönünde karar çıkarsa, DYP’nin Siirt seçimlerine girmesi gerektiği de ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla Siirt seçimleri iptal edilir, Tayyip Erdoğan'ın milletvekilliği düşer. İlk günden itibaren düşmüş sayılacağı için başbakanlık da yapamaz. Eğer YSK seçimleri iptal ederse, parlamento üyelerinin ilk günden itibaren hepsinin milletvekilliği düşmüş sayılır. Milletvekili olmayan bir kişi başbakan olamayacağına göre hükümet de düşer. Bunun yaratacağı kaosu düşünün.”
Tufan ALGAN bugünkü duruma ilişkin bir soruya; “ DEHAP yöneticilerinin mahkûmiyet kararlarının onanması üzerine 3 Kasım seçimleri sonuçlarının tekrar incelenmesi yönünde kurula bir başvuru olursa, etraflıca görüşüp karar vereceğiz”dedi.
Basın-Yayın organlarımız DEHAP olayına kilitlendi. Hukuk profesörlerimiz birbiri ardına ekranlara çıkarak konuyu enine –boyuna tartışıyor ve neler olabileceği konusunda halkı aydınlatıyorlar. Aslında kafalarımızı karma karış ediyorlar. Şimdi 3 Kasım seçimine giren siyasi partiler ya da herhangi bir vatandaş, seçimin ya da DEHAP oylarının iptali istemiyle YSK'ya başvurabilecek. (Başvurular hemen yapıldı) İşte, Neler olabilir? sorusunun birkaç alternatifi; 1 - YSK, "Seçim tamamlandı. Bu tarihten sonra geriye dönük olarak iptal söz konusu olmaz" gerekçesiyle başvuruyu reddedebilir. 2 - YSK, sadece DEHAP oylarını iptal edebilir. Bu durumda 3 Kasım oyları yeniden sayılacak. DYP'lilerin hesabına göre bu durumda AKP'nin 44, CHP'nin 22 ve bir bağımsızın milletvekilliği düşecek ve 67 DYP'li Meclis'e girecek. 3 - YSK, DEHAP'ın seçime girmemesi halinde seçim sonuçlarının bütünüyle değişebileceği gerekçesiyle 3 Kasım seçimlerini tamamen iptal edebilir. 4 - "Seçimlerin iptali gerekir" tespitini yaparak konu ile ilgili son kararı Meclise bırakabilir.
Bunların hepsi olabilir. Her biri ömrünü hukuk alanında geçirmiş tecrübeli kişilerden oluşan Yüksek Seçim Kurulu başta olmak üzere hukuk çalışanlarının duygusal davranmaları yanlıştır. Sonuçları ne olursa olsun, hukuk adamları hukuk kurallarını harfiyen uygulamak zorundadırlar. Bunun aksini düşünmek yanlıştır. “Tam bu ülke düzlüğe çıkıyordu. Şimdi öldük, bittik, mahvolduk” sözleri binlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimlerimize yapılmış bir hakaret olur. Yüce Atatürk’ün dediği gibi kanun varsa devlet vardır. Hükümet vardır. Adalet dağıtmak devletin temel görevidir. Adaletin kestiği parmak acımamalıdır. Gereği ne ise yapılmalı ve sonuçlarına milletçe katlanılmalıdır.
Bu olayda en hazırlıklı olduğu görülen kesim iktidardır. Bu işten en zararlı çıkacağı varsayılan AK Parti yönetimi son derece sakin telaşsızdır. Doğal olan da budur.
3 Kasım seçimlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili olmasını engelleyen hukuki gerekçelerin kalkması, yenilenen Siirt seçimleri ülkemizin demokrasi yolundaki önemli kazanımlar olarak değerlendirilmelidir. Bu olayda da kısa vadedeki sonuçları ne olursa olsun hukuk kuralları aynen uygulanmalı, alınan kararlara milletçe saygı gösterilmelidir.
Bana göre DEHAP Kararı siyasi Partilerimizin tamamını silkeleyecek ve Siyasi Partiler Kanununda belirtilen hususları daha dikkatli yapmalarına sebep olacaktır. Ve bundan hem demokrasimiz ve hem de halkımız uzun vadede yarar sağlayacaktır.
Unutmayalım. Eğer devlet olacaksak ve uzun yıllar payidar kalacaksak HUKUK her zaman herkese lazım olacaktır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 2 Ekim 2003 Perşembe |
|
|