Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Ermeni soykırımı masalını durdurmamız gerekiyor |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
"MİLLETLERİN SİYASETİNDE ANCAK MENFAATLERİ VARDIR. KİMSENİN KİMSEYE DOST OLAMAYACAĞINI BİLELİM - 1933" (Mustafa Kemâl Atatürk)
Türkiye üzerindeki dış baskıların biri bitmeden diğeri başlıyor. Günümüz Türkiye'si; zayıf, güçsüz ve her söyleneni yapmaya hazır, daima savunma durumunda bırakılmış izlenimi veren bir devlet görünümünde . Her taraftan ve ayni anda vuruyorlar. Adeta nereye karşı ve nasıl kendimizi savunacağımızı bilemiyoruz.
Türkiye'ye karşı periyodik saldırı konularından biri de "Ermeni Soykırımı" iddiasıdır. Bu alandaki saldırılardan birini atlatmadan diğeri başlar. Türkiye'nin düşmanları sanki sıraya koymuşlar gibi Ermeni iddialarını en üst düzeyde dile getirerek ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışırlar.
Bu konudaki bilgisizliğimiz ve milletçe ilgisizliğimiz bu saldırıların artmasında başlıca etkendir. Eğer düşmanı iyi bilirsek ona karşı tedbir almamız daha kolay olur. Bu maksatla BİLDİRİYORUM sütunlarında ERMENİ SOYKIRIMI hakkındaki tutarsız iddialar ve bunlara karşı yapılması gereken hususları bıkmadan ve usanmadan dile getirmeyi kendime vazife edindim. ABD Kongresinde ve senatosunda dönüşümlü olarak her yıl "1915 yılında Osmanlı Devleti'nin Ermenileri soykırıma tabi tuttuğu" masalı gündeme getirilir. Ermeni lobisinden destek ve yardım alan birkaç kongre üyesi veya senatör bu ülkede yaşayan Ermeni Toplumunun oylarını alabilmek için onlara hoş görünmek isterler. Bunun için onların ağzı ile konuşarak "Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Harbi yıllarında 1,5 Milyon Ermeniyi topraklarından sürgüne gönderdiklerini ve toplu soykırıma tabi tuttuklarını" iddia ederler. Bu büyük yalanı, Kongre veya Senato kararı olarak kabul edip ABD Hükümetinin Türkiye Cumhuriyetine baskı yapmasını isterler.
Bu oyun sadece ABD'de sergilenmez. ABD biter, Fransa başlar. Fransa biter. İngiltere, Almanya veya bir diğer Avrupa ülkesi parlamentolarında ayni içerikli tasarı gündeme gelir. Çalışmayı yürütenler bir avuç Ermeni Diaspora elemanıdır. Maksat aynidir. Doğal olarak biz yeterince karşı koymadığımız için, kendimizi bu bir avuç şartlatan karşısında suçlu gibi gördüğümüz için onlar hep saldırırlar. Bizde kendimizi korumaya çalışırız. Bu süreç durmaksızın devam eder.
Oysa bugün tamamen siyasi emellere ulaşmak için siyasetçiler tarafından kurcalanan bu konu tamamen tarihçilere aittir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapıldığı farz ve iddia edilen bir olayın failleri olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Türk Milletini göstermek ve onları cezalandırmak kadar mantıksız, dayanaksız ve tutarsız bir iddia olamaz.
Bugün 24 milyon Km. kare genişliğindeki Osmanlı topraklarının sadece otuzda birinde Türkiye Cumhuriyeti egemendir. Ve bugün Ermenistan dahil eski Osmanlı Devleti yönetimindeki 40 egemen devletin bayrağı altında yüzlerce ulus bir arada hür ve müstakil yaşamaktadır. Yobaz kafalı bir avuç bağnaz Ermeni komitacısının komik ve asılsız iddialarından sorumlu olarak Türk Milletinin gösterilmesi kadar saçma, asılsız ve tutarsız bir davranış olamaz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık tarih olan Osmanlı topraklarında kurulmuştur. Evet biz, Atalarımızın Osmanlılar olduğunu inkar da etmiyoruz ve bundan büyük bir gurur duyuyoruz. Fakat Osmanlı topraklarında yalnız Türkler yaşamamıştır. Osmanlı topraklarında yaşayan Türk nüfusunun yükselme devrinde yüzde yirmi dolayında bulunduğunu tarihçiler kaydeder. Demek ki hedef olarak sadece Türklerin seçilmesi temelden yanlıştır. Ama sadece bu yanlış seçilen hedefe, yani Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine saldırılmaktadır. Bunu anlamak mümkün değildir. Eğer biz yapılan saldırılara aynen ve misli ile karşılık vermedikçe bu hain saldırılar kısa vadede duracağa da benzememektedir.
Şimdi günümüze dönelim. Farz edelim ki, "Anadolu Ermenilerinin 1915-1918 yıllarında sistemli bir soykırıma tabi tutulduğu" iddiasındaki Karar Tasarısı; ABD, Fransa, İngiltere veya bir başka ülkenin parlamenterlerince kabul edildi.
Şimdi ne olacaktır? Bu devletlerin yönetimleri TÜRKİYE'ye bunun hesabını mı soracaktır? Bu husus kesinlikle mümkün değildir. Türkiye'ye bunun hesabını sormanın ne siyasi, ne hukuki ve ne de başka bir şekilde mantıki bir izahı yoktur. Çünkü bu gibi boş iddiaların yaptırım gücü de yoktur. Hiçbir ciddi hükümetin birkaç Ermeni'nin oyu pahasına Türkiye gibi potansiyel gücü olan bir büyük güç ile bu konuda karşı karşıya gelip çatışmayı göze alması beklenmemelidir.
Bunu düşünmek dahi abesle iştigaldir. Boş hayaldir. 1983 yılında TRT Televizyonundan yayınlanan; Türkiye'deki Ermeni yurttaşlarımızın günlük yaşantılarını konu alan "ERMENİLER" ve Ermeni çetelerince Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki Türk ve Müslüman ahaliye karşı yapılan vahşi saldırıları (gerçek soykırımı) belgeleriyle anlatan "CANLI TARİH" programlarının yapım-yönetim görevini üslendim.
Gerçekleri tam olarak yansıtabilmek amacıyla Kars'ın ANİ Harabeleri bölgesinden başlayarak, Türklere karşı Ermeni mezaliminin yoğun olarak yaşandığı VAN ve çevresini gezdim. Bölgede bu korkunç katliamı yaşayan Türk yurttaşlarımızla bire bir görüşerek kendilerine yapılan soykırım uygulamalarının konuşmalarını filme aldım.
Asıl mezalim ve katliamın bölgede yaşayan Ermeni Toplumuna değil , Rusya ve İngiltere tarafından desteklenen Ermeni çetelerince bölgedeki Türk ve Müslüman halka karşı yapıldığını yakından görme ve dinleme fırsatını buldum. Bir tarihçi bilim adamı olarak, tarihi bilerek çarpıtan, yalan ve yanlışlarına alet eden Türklük düşmanlarından iğrendim. Bilimin tarafsızlığı adına utanç duydum.
Benim hazırladıklarım da dahil olmak üzere 1980'li yıllarda üniversitelerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız tarafından hazırlanan belgesel nitelikli pek çok yapıt (Film, kitap, dergi, broşür, afiş kitap o günlerde sadece tek olan TRT' Televizyonunda yayını müteakip, Türkiye'ye karşı dış güçlerin destek ve yardımları ile savaş açan ASALA terör örgütünü besleyen ülkelerin yöneticilerine, parlamenterlerine ve ünlü kütüphanelerine gönderildi. Gerçekleri bilimsel metotlarla yöneticilere aktaran bu çalışmaların ASALA Terör örgütünün saldırılarının kesilmesinde büyük etkisi görüldü.
Ülkemizdeki ERMENİLER 1000 yıla yakın bir süredir Türklerle beraber yaşayarak kaynaşmışlardır. Ermeni ve Türk Kültürleri adeta yakınlaşmış ve birbiriyle bütünleşmiştir. Büyük çoğunluğu ile araştırmacıların hizmetine sunulan Osmanlı Devlet Arşivini inceleyen gerçek tarihçiler Ermeni vatandaşlarımızın ülke yönetiminde en üst mevkilerde görev aldıklarını, mutlu ve müreffeh bir yaşam sürdüklerini göreceklerdir.
Bizim Ermeni yurttaşlarımızdan herhangi şikayetimiz olmadığı gibi onların da bizden bir şikayetleri yoktur. Nitekim Ermeni Patriği başta olmak üzere Ermeni kardeşlerimizin yapılan haksızlığa karşı adeta haykırdıklarını ve olayları şiddetle kınadıklarını belirten sözlerini dünya kamuoyu televizyonlardan izlemektedir.
Tarihi tarih bilimcileri yazarlar. Tarihin bilim adamlarınca tarafsız olarak yazılabilmesi için Türkiye Osmanlı arşivlerin tasnifini zamanından önce tamamlayarak yerli ve yabancı bütün araştırmacıların kullanımına açmıştır.
Acı bir gerçek olarak Tarih derslerimizde bizim nesillerimize ERMENİ SOYKIRIMI ile ilgili olarak bir tek cümle dahi öğretilmemiştir. Tarih kitaplarımızda böyle bir konu yoktur. Biz bunu yaparken, kendilerini BİLİM ADAMI olarak tanıtan Ermeni Tarihçilerin hazırladığı ; "Osmanlı'ların Ermenileri Birinci Dünya Harbi esnasında nasıl kestiklerini anlatan" ve sayıları 40.000'e yaklaşan eserler dünya kütüphanelerini doldurmuştur. Yani Türkiye dışında bütün milletler okullarında bu yalan ve yanlış bilgileri tarih diye okurken, Türk Milleti ERMENİ SOYKIRIMI adını ilk defa 1980'lerde SAN FRANSİSKO Başkonsolosumuzun makamında şehit edilmesi ile duymuştur.
Bu saldırının neden olduğunu önceleri hiçbir Türk anlamadı. Çünkü o tarihlerde Türkiye'de bu konuları anlatan tek kitap vardı. O'da Esad Uraz'ın "TARİHTE ERMENİLER" isimli eseriydi. Ne olduğunu anlayana kadar basılan elçiliklerimiz ile şehitlerimizin sayısı artmaya başladı. Türk ansiklopedilerinde konu ile ilgili tek bir cümle bulamazken, kitaplıklarımızı süsleyen BRİTANNİCA gibi İngilizce ansiklopedilerde sayfalar dolusu "Türklerin Ermenileri nasıl kestiğinin" hikayelerini okuduk ve şaşırdık. Fakat çabuk toparlandık. Bilim adamlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın devletin koordinatörlüğünde başlattığı bilimsel ve gerçekçi çalışmalar ile ASALA TERÖRÜ her alanda son buldu.
Her geçen gün güçlenen, bölgesinde ve yakın çevresinde sözü geçen önemli bir potansiyel güç olduğu artık açıkça anlaşılan Türkiye'nin düşmanları giderek çoğalmaktadır. Bugün Türkiye sistemli bir saldırı karşısındadır. Fakat bizim bu sistemli saldırıya karşı koyacak gücümüz ve tecrübemiz vardır. Burada dikkatle düşünmeli ve aklıselimimizi kullanmalıyız. Fevri ve mantıksız davranışlara gerek yoktur.
Türkiye ile dostluğun kendilerine daima menfaat sağlayacağını bilmelerine rağmen Ermenistan Devleti; beceriksiz ve basiretsiz yöneticilerin elinde dünya emperyalizminin basit bir maşası olarak kullanılmaktadır. Oysa Ermenistan'ın Türkiye ile herhangi bir çatışmaya girmesi değil, onunla her alanda çok yakın işbirliğinde bulunması gerekmektedir. Aksini düşünmek bu ülke için hayalperestlik olur. Bu ülkenin; bugünkü konumu ve potansiyeli ile "ERMENİ SOYKIRIMI masalının peşine takılarak sonu hüsranla biteceği apaçık görünen maceralara atılmak gibi bir lüksü olmamalıdır.
Ermeni Soykırımı konusu son 20 yıl içinde ülkemizde çok konuşulmuş ve bütün yönleri ile tartışılmıştır. Üniversitelerimiz; hazırladıkları Uluslararası Seminerlerle konuyu bilimsel olarak masaya yatırdılar. İddiaların tamamen asılsız ve yalan olduğunu belgeleriyle ortaya koydular. Bütün iddiaları bilimsel verilerle çürüttüler. Dünya kütüphanelerindeki Ermeni kaynaklı bütün yayınların siyasilerce para karşılığı hazırlatıldığını ispat ettiler.
Ermeni teröristlerce katledilen Müslüman Türk Toplumuna ait toplu mezarlar yabancı bilim adamlarının dahil olduğu bilim heyetlerince ortaya çıkartılarak dünya kamuoyuna oynanan oyunun bütün boyutları gösterildi. Hazırlanan pek çok bilimsel kitap ve doküman yabancı dillere çevrilerek Ermeni Terör örgütlerini destekleyen ülkeler başta olmak üzere bütün dünyaya yayıldı.
Günümüz insanı aklını ve mantığını kullanırsa; ERMENİ SOYKIRIMI iddialarının bir kaç siyasetçinin yaptığı şovdan başka bir şey olmadığını anlar. Eskinin sömürgecisi olan birkaç ülkenin artık Türkiye gibi bir ülkeye kolayca yaptırım uygulanamayacağının da bilincine ulaşılmış olmaları gerekiyor...
Sonuç olarak; Olayları büyütmeye gerek yoktur. Yıllardır ABD ve Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere oynanan ERMENİ SOYKIRIMI iddiaları siyasi bir şovdur. Ve kendi siyasi düzeni içinde sürecini tamamlayıp bitecektir. Burada bize düşen önemli bir görev vardır. Dış ilişkilerde Mukabele-i Bil misil, yani aynen yapılanın karşılığını vermek alışılmış ve yaygın bir davranıştır. Hangi ülkede Türklerin soykırım yaptığına dair bir iddia parlamentolara getirilirse, benzeri kararlar TBMM'den aynen geçirilerek kanunlaşmalı ve dünya kamuoyuna duyurulmalıdır. "ABD, önce Kızılderilileri ve sonrada zencileri soykırıma tabi tutmuştur. Veya, Fransa Korsikalıları, İngiltere İrlandalıları, Almanya Yahudileri, Rusya Türkleri soykırıma tabi tutmuşlardır. Kendilerini insanlık adına kınıyoruz." Şeklindeki davranışımız karşı tarafı susturmaya yeter de artar bile.
Burada bir diğer önemli husus komşumuz Ermenistan'ın tutum ve davranışıdır. Ekonomisi batmış ve üç tarafı Türklerle çevrili bu küçük ülkenin yöneticileri akıllarını başlarına toplamalıdır. Eğer onlar bizi Osmanlı'nın devamı gibi görüp Osmanlı ile olan hesaplarını bizden sorarlarsa. O zaman bizimde kendimizi Osmanlı gibi görme hakkımız doğar ki bu da; "asırlarca hakimiyetimizde olan ata topraklarını bizimde geri isteme ve alma hakkımız var demektir." Burada zararlı çıkanın kim olacağını söylemeye gerek yoktur."ARİF OLAN ANLAR"şeklindeki atasözümüzde bunun cevabı verilmiştir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 17 Temmuz 2003 Perşembe |
|
|