Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Güven Hareketi ne yapıyor? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Bulunduğumuz coğrafyada güçsüz devletlerin yaşamları çok zordur. Hem yakın çevremizden ve hem de kendimizden kaynaklanan önemli sorunlarımız vardır. Sorunlarımızın çoğu dış kaynaklıdır. Sorunlar ancak halkın desteği ile çözülür. Halkın desteği ise, halkın meseleler hakkında bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi ile oluşturulur.
Eğer Halkımız bilgili ve bilinçli değilse, yöneticilerini etkilemesi mümkün değildir. Halkın bilgilendirilmesi işi; bilgili ,şuurlu, milli kültür ve tarih değerlerine sahip kişiler vasıtasıyla olur. İşte bu sütunlarda daha once adını sıkça duyduğunuz Güven Hareketi; öncelikle bilgilenme ve sonra da halkı bilgilendirme gibi zor bir görevi kendine hedef olarak almıştır. Bunun çok zor ve uzun soluklu bir işlev olduğunun bilinci ile hareket etmektedir.
Sirkeci’deki Tarihi SEPETÇİLER KASRI gibi muhteşem bir mekânı çalışma yeri olarak seçen Güven Hareketi; Şubat ayında KIBRIS GERÇEĞİ, Mart ayında ise IRAK GERÇEĞİ gibi gündemin en kritik konularını yerli ve yabancı basın mensuplarının huzurunda uzmanların katılımı ile tartışmaya açmıştır. Toplantılar sonrasında ortaya çıkan; ufuk veren, yol gösteren, alternatif hareket tarzları sunan görüşleri kamuyoyu ile paylaşmıştır.
Türkiye’nin coğrafyasından kaynaklanan stratejik önemi, Türk Mileti’nin binlerce yıllık köklü tarihi ve kültürel kazanımlarının bilinci ile ülke gündeminde yer alan önemli konuları tartışmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam eden Güven Hareketi; Irak Harbi sonunda yeniden düzenleneceği belli olan dünya haritasında Türkiye’nin yerini ve rolünü belirlemek üzere Mayıs ayı boyunca adeta bir BEYİN FIRTINASI harekâtı gerçekleştirmiştir.
5 Hafta arka arkaya Perşembe günleri yapılan paneller ile ABD ve AB dışında bulunabilecek “TÜRKİYENİN ALTERNATİF STRATEJİLERİ” konunun uzmanları tarafından bütün detayları ile irdelenmiştir. Son derece saygın ve birikimli bir dinleyici kitlesinin dikkatle takip ettiği bu panellerde her biri doktora tezi olabilecek değerde pek çok alternatif görüş üretilmiştir.
PANELLER SERİSİ’nin ilki 8 Mayıs 2003’te Uluslararası Strateji Uzmanları’nın katılımı ile yapılmıştır. Bu Panele, Prof. Dr.Mahir KAYNAK, Doç.Dr. Emin GÜRSES,Dr. Ali Nazmi ÇORA ve Dr.Tahir Tamer KUMKALE konuşmacı olarak katılmışlardır.
İkinci Panel; 15 Mayıs 2003’te Dış Politika Uzmanı Diplomatlar’ımızın katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu Panele konuşmacı olarak E. Büyükelçi Taner BAYTOK, E. Büyükelçi Tanşuğ BLEDA ve E. Büyükelçi Tuncer TOPUR iştirak etmişlerdir.
Üçüncü Panel; 22 Mayıs 2003’te Askeri Strateji Uzmanları E.Tümg.Cumhur EVCİL ve E.Tuğg.Servet CÖMERT’in konuşmacı olarak iştiraki ile yapılmıştır. Ayrıca VATAN Gazetesi yazarı Suat GÜN ile Yrd.Doç Dr. Ferman DEMİRKOL değerli görüşleri ile Panele katkıda bulunmuşlardır.
Dördüncü Panel; 29 Mayıs 2003’te Üniversite Politik Araştırma Merkezi Uzmanları’nın katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu panele konuşmacı olarak Prof.Dr.Üstün ERGÜDER (SÜ), Dr. Yavuz Gökalp YILDIZ (İÜ) ile Dr. Mehmet Emin YILDIZ (İTÜ) katılmışlardır.
Beşinci ve son panel 5 Haziran 2003’te Güven Hareketi Başkanlık Divanı’nın yönetiminde gerçekleşmiştir. Panelde önce ilk dört panelde ortaya çıkan başlıca görüşler özet olarak sunulmuştur. Bilahare Türkiye’ de bir ilke daha şahit olunmuş ve panel dinleyicileri konuşmacı olarak panele iştirak etmişlerdir. Önceki dört paneli izleyen her biri bir alanda kariyer sahibi seçkin dinleyiciler sıra ile ve hiç bir kısıtlamaya tabi tutulmadan “Türkiye için ABD ve AB dışında nasıl bir strateji uygulayabiliriz?” sorusunun cevabını bulmaya çalışmışlardır.
Bu bölümde; sırasıyla Yavuz Arslan ARGUN, KKTC Meclis eski Başkanı Hakkı ATUN, Irak Türk Toplumu Yöneticilerinden Dr.Nef’i DEMİRCİ, Vatan Gazetesi Yazarı Suat GÜN, İsfendiyar KORKMAZ, Mehmet Sıddık ENSARİ, Hakan GENÇ, Töre Dergisinden Kemal ERMETİN, Prof. Dr. Mahir KAYNAK, Celal BAYUR, Osman ÖZKAN, Metin GÖKER, Dr. Abdullah ÖZDEMİR, Araştırmacı-Yazar İlhan ÇİLOĞLU, Doç.Dr. Kemal YEŞİLÇİMEN, Gazeteci-Yazar ve TV Yapımcısı Yılmaz ERGÜL, Tarihçi Ramazan KIRKIK, Yavuz GÖKSEVEN, Tuncer ARABUL, Tarihçi Süleyman BOZ, Gazeteci-Yazar Mustafa AKKOCA, Necdet ERGUN, Nurettin RUACAN ve Adnan KARATAŞ birbirinden ilginç fikir ve düşüncelerini açıklamışlardır.
Beş hafta devam eden bu son derece kaliteli ve seviyeli bilgilendirme toplantıları tam bir BEYİN FIRTINASI şeklinde ceryan etmiştir. Bu ülkenin önemli meselelerine vakıf , ne yaptığını ve ne yapabileceğini bilen nitelikli bir beyin gücüne sahip olduğumuz bu toplantılar vasıtasıyla bir kere daha ortaya çıkmıştır. Paneller vasıtasıyla Tarihi mekânda oluşan Milli Düşünce Plâtformu Türkiye’nin geleceği için insanlarımızı umutlandırmıştır.
Mensubu olduğum Önce VATAN Gazetesi Şubat ayının ortalarından itibaren bu önemli toplantıları sayfalarına taşıyarak önemli bir tarihi misyonu başarı ile yerine getirmiştir. Adeta bugünleri yazacak tarihçilerimiz için başvuracakları kaynak doküman hazırlamışlardır. Boyalı basınımızın israrla görmemezlikten geldiği bu çok önemli bilimsel çalışmaları başından beri dikkatle izleyen ve görüşmelerin esasını kaybetmeden ana hatları ile kamuoyuna yansıtan bir diğer medya kuruluşumuz ise MELTEM / MESAJ Televizyonu’dur. Mevcut imkanlarının azamisini kullanarak yaptıkları kamuoyunu bilgilendirme hizmetinin bilinci içinde çalışan ve bunun hazzını yaşayan bu iki güzide yayın organımızın yönetimine Güven Hareketi yönetimi adına teşekkür ediyorum. Başarılı hizmetlerinin devamını diliyorum.
Mütareke Döneminde halka ulaşan tek yayın organı olan gazetelerin İstanbul Basını başta olmak üzere birkaç tanesi dışında tamamına yakını Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını vatan haini, ırz ve namuş düşmanı, asi ve eşkiya olarak nitelendiriyordu. Birkaç vatansever gazete dışında Anadolu Hareketinin hiç desteği yoktu. Sonunda bu bir avuç küçük ama güçlü ses galip geldi. Diğerleri 150’likler adı altında Vatan Haini ilan edilerek yurt dışına çıkarıldılar. Tarihi ders alınması gereken önemli bir kurum olarak gördüğümden Önce Vatan ve Meltem / Mesaj TV. çalışanlarını da ayrıca kutlamak istiyorum.
Tarihi Sepetçiler Kasrı çatısı altında Güven Hareketi’nin düzenlediği “TÜRKİYE’NİN ALTERNATİF STRATEJİLERİ” konulu beş panelde konularına ve ülke meselelerine vakıf birbirinden değerli uzmanlar Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çeşitli yönleri ile irdelemişler, çeşitli alanlarda yaptığımız yanlışlıklar ile meydana gelen kayıplarımızı sarih bir şekilde ortaya koymuşlar ve neden Avrupa Birliği ile ABD’ye bağımlı bir politika izlemek zorunda kaldığımızı vurgulamışlardır. Bugün dünyanın içinde bulunduğu küreselleşme şartlarında bu iki kuvvetli alternatiften kısa süre içinde yön değiştirmenin çeşitli zorluklarını dile getirmişlerdir.
Herbiri birer doktora tezi değerinde olan, gerek resmi kuruluşlar, gerekse Sivil Toplum örgütleri tarafından derinliğine incelenmesi hayati önemi haiz olan ALTERNATİF GÖRÜŞLER’den birkaçı özetle şunlardır.
- ABD ve AB ile ilişkilere dengeli devam edilirken, Rusya ile Stratejik Ortaklık yolları aranmalıdır. Ortadoğu ve Avrasya ile ilişkiler Türkiye Merkezli olarak ele alınarak geliştirilmelidir.
- Türkiye’yi her alanda özgür ve bağımsız hale getirmeden Milli Strateji tesbit etmek ve uygulamak çok zordur. Bunun için öncelikle kendi iç dinamiklerimize dönülerek kaybettiğimiz Milli değerlerimiz yeniden kazanılmalıdır. Türklük Şuurunu canlandırıp kendimize güveni sağlamamız gerekli görülmektedir. Atatürk’ün dediği gibi; öncelikle kendi milli gücümüze dayanarak ayakta kalabileceğimiz unutulmamalıdır.
- Kendi Milli ordumuz kurulmalı, tamamen milli kaynaklı, küçük fakat etkili silah sistemleri geliştirilmelidir.
- Osmanlı coğrafyasında altıyüz yıldır yaşayan Türk imajını yeniden canlandırarak bizden ayrılan ulusların güveni kazanılmaya çalışılmalıdır.
- İstihbarat Teşkilatımızı yeni baştan düzenlememiz, Üniversitelerimizin Master ve Doktora Proğramlarını bu maksatla organize etmemiz gerekmektedir. Başta ABD, AB Ülkeleri, Rusya, ve Çin olmak üzere İlgi ve Tesir sahamıza giren ülkeleri inceleyen Enstitü ve Araştırma Merkezleri kurulmalıdır.
- Türk insanının imkan ve kabiliyetlerine uygun olarak milli hedeflere yönelmemiz sağlayan Atatürkçü Düşünce Sistemi bulunduğu yerden alınarak Türkiye’nin ufkunu açan gerçek gücüne kavuşturulmalıdır.
- Dünya güçleri arasındaki hassas dengelerden yararlanırken, merkezinde Türkiye’nin bulunduğu bölgesel bir güç merkezi kurma hedefine ulaşmak için plânlar geliştirilmelidir. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı içindeki yerimiz ve rolümüz bu maksatla yararlanmak üzere yeniden gözden geçirilmelidir.
- Türkiye’yi, kendi stratejilerini ve planlarını kendi yapıp uygulayabileceği, içinde bulunduğumuz uçağın yolcusu değil, pilotu olacağı bir gelişmişlik düzeyine ulaştıracak eğitim sistemi kurulmalıdır. Bu maksatla her alanda bilgi üretecek Strateji Merkezleri oluşturulmalıdır.
- Orta Asya Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere Türk Dünyası ile ilişkilerimiz her alanda geliştirilmelidir.
- Türkiye 2050’de Süper Güç, 2100’de Dünyanın Lider Ülkesi olma hedefine uygun stratejiler üretmelidir.
- Türkiye sahip olduğu potansiyel gücü herekete geçirmenin yollarını bilimsel olarak ortaya çıkarmalıdır. Bilim adamlarımızca üretilecek stratejilerin kendi gücümüzle elde edilebilir olmasına dikkat edilmelidir.
- Güney Kıbrısta olmayan SU’yu ve ELEKTRİK’i satarak bu kesim kendimize doğrudan bağımlı kılınmalıdır.
- Bütün dünyaya yayılmış Türkler vasıtasıyla, Evrensel Türk Kültür Unsurları kullanılarak dünyayı etkileyecek gücümüzü organize bir şekilde harekete geçirecek metotlar geliştirilmelidir.
- Dünyada sadece Türkiye, Sudan ve Tacikistan’da bol olarak bulunan ve petrolden daha kıymetli olan STRATEJİK SU KAYNAKLARI’mızı ve ayrıca sahip olduğumuz stratejik madenlerimizi kullanacak politikalar geliştirilmelidir.
- Dünyanın giderek artan doğal gıda ihtiyacını karşılama planları yapılmalı, stratejiler geliştirilmeli ve Temel gıda maddelerinin temini açısından dışarıya bağımlı hale getirilme çabaları önlenmelidir.
- Türkiye Misak-I Milli sınırları içindeki Irak Türkleri ile ilgili politikalarını bütünüyle yeniden ele almalıdır.
- Geleneksel Türk aile yapısını koruyucu tedbirler ivedilikle alınırken; ülkenin geleceğini teslim edeceğimiz Türk Gençliğini ahlaki açıdan sarsan içki, kumar, uyuşturucu, tembellik ve miskinliğe sevkeden keyif verici belalardan korunmanın usul ve metotları bulunmalı ve sağlıklı bir nesil yetiştirilmelidir.
- Mevcut ve denenmiş ekonomik yöntemlerin Türkiye’yi içine düştüğü bataktan çıkartması mümkün değildir. Uygulamaya devam edildiği takdirde bu yöntemler ülkeyi her geçen gün daha kötüye götürecektir. Türkiye’nin ekonomisini sıçratacak radikal ve denenmemiş yeni yönlemlere ihtiyaç vardır. Bilimsel çalışmalarla bu yöntemlere ulaşılmalı ve hemen uygulama alanına konulmalıdır.
- Kurulacak yeni Araştırma Merkezlerinde tek taraflı değil, tehditler simule edilerek aynen Harp Oyunu gibi iki taraflı araştırmalarla bütün açıklığı ile ortaya çıkartılmalıdır. Bu şekilde boş ve abartılı tehditlere karşı tedbir alarak milli güc unsurlarımız yok yere üretimden uzaklaştırılmamalıdır.
- Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ten sonra lider çıkartamamanın sıkıntısını çekiyoruz. Türkler ancak iyi liderler elinde iyi ve kalıcı eserler verebilmektedir. Bu yüzden “Nasıl yeni liderler yetiştirebiliriz?” sorusunun cevabı aranmalı ve bulunmalıdır.
Yukarıdakiler Sepetçiler Toplantılarında görüşülenlerin sadece birkaç tanesinin ana başlıklarıdır. Gönlüm, bu fikir hareketlerinin yurt sathına yayılarak milli benliğimize uygun, daha pek çok Milli Stratejiler üretmemizi ve bunları kendi hazırladığımız planlarımıza uygun olarak uygulamamızı arzu ediyor.
Ben Türk Milletinin bu gücünün olduğuna inanıyorum. Güven Hareketi Yönetimi; bundan sonraki faaliyetlerinde Türkiye’nin birbirinden önemli EKONOMİ, EĞİTİM, SAĞLIK, ENERJİ ve GÜVENLİK gibi temel sorunlarını tartışma platformuna taşıyacağını ve üzerine aldığı bilgilendirme misyonuna devam edeceğini bildirerek bizleri sevindirdi. Yolları açık olsun… Bu gibi sivil toplum kuruluşlarının sayıları çoğalsın…
Sonuç olarak; Önce Atamızın dediği gibi, ÖNCE KENDİ GÜCÜMÜZE GÜVENECEĞİZ; Kaybolan Türk’ü ve Türk’ü Türk yapan Türk Kültürünü yeniden kazanacağız; Türk Kültürünü çağdaş uygarlık seviyesine değil, bu seviyenin üzerine çıkartacak yeni stratejiler üretip uygulama usullerini bulacağız; Uydu olan ve sadece emir alıp uygulayan değil, uydulara yön veren ve uygulatan, yöneten ülke olacağız.
Peki bunu yapabilirmiyiz? Tarihte en iyisini yapmışız. Bugün mevcut potansiyel gücümüz ile eskisinden daha iyisini yapabiliriz. Yeter ki kendimize güvenmesini öğrenelim…Birbirimize güvenelim... Devletimize güvenelim...
Güvenmek için tek çıkar yolun ise bilmek ve bilgilenmek olduğunu daima hatırda tutalım...
Dr. Tahir Tamer Kumkale 11 Haziran 2003 Çarşamba |
|
|