Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Ortaasyada petrol kavgası ve Türkiye |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Jeopolitik teorilerin en eskisi ve en gerçekçisi KARA HAKİMİYET TEORİSİ’dir. Buna göre; Dünya hakimiyetine oynayan güçlü devletler, Dünya Adası denilen Asya-Avrupa-Afrika kıtalarını kontrol edebilmelidir. Bu maksatla öncelikle bölgenin KALPGÂHI durumundaki Merkez Bölge’nin yani ORTA ASYA’nın ele geçirilmesi gerekmektedir. Tarihte Napolyon ve Hitleri, şimdilerde ise BUSH’u bu bölgeye sevkeden etken işte bu değişmeyen bilimsel görüşlerdir.
Orta Asya binlerce yıllık Türk yurdudur. Bölgedeki yaşam koşullarında meydana gelen önemli değişiklikler buraların gerçek sahibi olan Türklerin dört bir yana yayılmalarına ve buralarda büyük devletler kurmalarına vesile teşkil etmiştir. Kubilay ve Hülagü Hanların hükümranlığındaki Büyük Çin İmparatorluğu, Babür ve Nadir Şahlar yönetimindeki Hint İmparatorluğu, Atilla’nın Batı Hunları, Tuğrul ve Çağrı Beylerin Selçukluları, Osman Bey’in Osmanlı İmparatorluğu bunlardan bir kaçıdır. Bütün çıkışlara rağmen Orta Asya, yani Kalpgâh Türk Yurdu olma vasfını günümüze kadar sürdürmüştür.
Günümüzde Türk Cumhuriyetlerinin konuşlandığı Orta Asya’nın önemi, sahip olduğu coğrafi konum ve doğal kaynaklar bakımından zenginliği kadar Hazar Havzasında bulunan zengin PETROL REZERVİ’nden kaynaklanmaktadır. Bu havzadaki petrol ve doğal gaz’ın piyasa değerinin 4 Trilyon dolar tutarında olması, ABD’nin ve AB ülkelerinin bu bölgeye olan yakın ilgilerinin en önemli sebebidir.
Bölge petrolünün peşinde olan ABD Şirketlerinin yönetiminde ABD’nin siyaset sahnesindeki eski ve yeni ünlülerini görüyoruz. Kendi şirketlerine bu hazineden pay almaya çalışan ünlü petrolcüler arasında George Bush döneminin Dışişleri Bakanı James A. Baker, Başkan Yardımcısı Richard B.Cheney, Em. Hava Tuğgeneral Brent Scowcroft, New Hampshire Eyaleti Temsilciler Meclisi Üyesi olan oğul Bush’un can dostu John Sununu, İran’a silah satışı skandalında Oliver North’un başlıca yardımcısı olarak bilinen Tuğgeneral Richard Secord gibi isimler var.
Dışişleri Bakanı Cheney, ayni zamanda Hazar yataklarında petrol hizmetleri veren Halliburton Inc. şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı. Tuğgeneral Scowcroft ise, “Pennzoil” petrol şirketinin Hazar Danışmanı.
Bu meşhur Petrolcü–Politikacılar, halen “Azerbaycan’da bulunan Amerikan petrol şirketlerine ülkedeki yabancı rakipleri ile fırsat eşitliği tanıyacak yasaların çıkmasını sağlamak”için uğraşıyorlar. Bu konudaki çalışmaların başında, Beyaz Saray “güvenlik danışmanları” Tuğgeneral Scowcroft ve Zbigniew Brzezinski; Beyaz Saray eski idare amiri John Sununu; Teksas senatörü ve Clinton’ın da Hazine Bakanı, sonradan da Savunma Bakanı olan Richard Cheney geliyor.
1977–81’de Başkan Carter’ın ulusal güvenlik danışmanıyken SSCB’ye karşı sert politikalar önermesiyle ünlenen, CIA’i yönlendiren Amerikan (NSC) Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başkanlığını yapan, Brzezinski,“Azerbaycan International”ın ortaklarından “Amoco” petrol şirketinin danışmanıdır.
Hazar petrollerinin sunduğu akıl almaz servetin ele geçirilmesi; bir yandan eski Sovyet Cumhuriyetlerine Rusya’dan bağımsızlıklarını kazanmaları için bir fırsat sunarken, diğer yandan da “Soğuk Savaşçılar” denilen politikacı–petrolcüler için olağanüstü iş imkânları ve para kaynağı olarak görülmektedir.
Tuğgeneral Scowcroft’ın 1996’da Pennzoil petrol şirketinden “özel uluslararası projeler” danışmanlığı için 100.000 dolar aldığı şirketin faaliyet raporunda görülüyor. Bu kişi Azerbaycan’da faaliyet gösteren en büyük yabancı petrol konsorsiyumu olan “Azerbaycan International Operating Company”den de huzur hakkı olarak 30.000 dolar daha alıyordu ve kardeş Azerbaycan’ın büyük yandaşı olmakla övünüyordu, Malûm olduğu üzere Hazar Petrol Havzası; Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve İran’ın da hak sahibi olduğu bir bölge. Bu ülkelerin dışında, taşımacılığa talip diğer Kafkas ülkeleri de var. Amerikan petrolcü-siyasetçilerinin gözlerini bu bölgeye dikmeleri, ABD ile bölge ülkeleri arasında yapılan bir dizi ikili anlaşmaları da gündeme getiriyor.
Örneğin, bir zamanlar “insan hakları ihlâlleri” nedeniyle ABD tarafından şiddetle eleştirilen Cumhurbaşkanı İslâm A. Kerimov, şimdilerde Başkan Bush’la birlikte Oval Ofis’te görüşüyor ve “terör karşıtı yardımları” için tebrik ve teşekkürleri kabul ediyor. Afgan savaşında Amerikan kuvvetlerine hava üslerini açan Kerimov, Dışişleri Bakanı Colin Powell’la “Stratejik İşbirliği Antlaşması”imzalamaktan gurur duyduğunu belirtiyor.
Ekonomik kaygılar nedeniyle Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan, Bush’a,ABD’yi yabancılaştırmayacak kadar destek çıkmakla yetiniyorlar. Oysa ayni bölgedeki Gürcistan ve Özbekistan, Irak Savaşı’nda Amerika’nın başlıca müttefikleri oluyorlar.
Bu arada ABD ile ortaklaşa yapılan bir proğram çerçevesinde Tiflis yakınlarındaki Krtsanisi Üssü’nde Gürcistan Silahlı Kuvvetleri ABD tarafından eğitiliyor. Bütün bunlara Rusya ne yazık ki ses çıkartamıyor. Moskova; “ABD–Gürcistan anlaşmasının ülkedeki Amerikan Silahlı Kuvvetler personeline Gürcistan’daki Rus kıtalarından daha fazla haklar tanındığı”nı resmen şikâyet etmekle yetinmek zorunda kalıyor.
Bütün bunlar çok yakınımızda Türkiye’yi ve Türk Dünyasını çok yakından ilgilendiren gelişmeler. Ne yazık ki bu konuda en fazla zararı görecek olan Türkiye; ilgi ve tesir sahasında meydana gelen bu olayları anlamaya ve oynanan oyunları bozmaya niyetli görünmüyor.
Şimdilik “Bana dokunmayan yılan bir yaşasın” politikasını uyguluyoruz. Ama bize bugün dokunmayan yılanın büyüdükçe önce bize zarar vereceğini bilmek ve olayların gelişmesini yakından takip etmek zorundayız.
Bunun için öncelikli görevimiz zamanımızın tümünü alan ve incir çekirdeğini doldurmayacak basit olaylara kilitlenen içerideki sahte gündemlerden kurtulmaktır. Bilahare gözümüzü İLGİ ve TESİR SAHAMIZA dikmemiz gerekmektedir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 29 Mayıs 2003 Perşembe |
|
|