13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Modern devlette eğitim (Hasan Yavuz)
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 25 Aralık 2002 Çarşamba 

Modern Devlet'te, diğer devlet dairelerinde olduğu gibi, MİLLİ EĞİTİM de yeniden yapılandırılacaktır.Rekabetin olmadığı yerde toplam kaliteyi yakalamak mümkün değildir.Bu realiteden haraketle,eğitim rekabete açılacaktır.İlköğretim,Ortaöğretim,Yüksek Öğretim ve Lisans Üstü Öğretim olmak üzere,eğitimi dört ana başlık altında toplayabiliriz.

İLKÖĞRETİM
İlköğretim, devletin vereceği asgari temel eğitimdir.Bütün vatandaşların bu eğitimi alması hem hakkı ve hem de görevidir. İlköğretimin kaç yıl olacağını devlet imkanları belirlemeli ve azami sınır oluşturularak, imkanlara göre bu sınıra varmanın yolları araştırılmalıdır.Bu konuda ideolojik davranılmamalıdır.

Temel eğitim mecburi olduğundan paralı olması asla düşünülemez.Bu demek değildir ki,bu sahada özel okullar yasaklanmalıdır.Tam tersi bu sahada da özel okullar özendirilecektir.Rekabetin olmadığı yerde kaliteyi yakalamak mümkün olmadığına göre,temel eğitimde de rekabet şartları oluşturulacaktır.Temel eğitimde devletin öğrenci başına ayırabildiği para bellidir.Bugünkü haliyle,devlet kaliteli eğitim verememektedir. Diğer bir deyişle,öğrenci başına harcadığı paranın karşılığı hizmet olarak dönmemektedir.

Devlet'in yapacağı,bu sahayı rekabete açmaktır.Devlet hangi kalitede eğitim istediğini belirlemeli ve bu sahayı özel teşebbüse açmalıdır.Öğrenci başına nekadar para ödeyeceğini bütçe yapılırken belirlemeli ve bu şekilde uygulama başlatmalıdır.Halen mevcut olan okullar öncelikle orada çalışan istekli öğretmenlere verilmelidir.Öğretmenlerden talep gelmeyen yerleri de özel teşebbüse açmalıdır.

Bundan sonra devletin görevi eğitimin kalitesini kontrol etmek olmalıdır.Kaliteli eğitim veren okullara talep artacağından,bu okulların yöneticileri kaliteli eğitim vermenin yollarını bulacaklardır.Öğrenci başına ayrılabilen para az olduğundan,mevcut okullardan kira bedeli alınmamalıdır.Bu okulların bakım ve onarımı ise işleticiler tarafından karşılanmalıdır.

Temel eğitim mecburi oduğundan,ihtiyaca göre yeni okul yapımı devletin görevi olmalıdır.Yönetim giderleri ve personel ücretleri işleticiler tarafından karşılanacaktır.Bunu yaptığınızda,birim maliyet başına daha kaliteli eğitim vermiş olacağınız gibi,kantin ve servis yolsuzlukları da ortadan kalkmış olacaktır.Öğretmenlerin vasıflarını ve eğitim kalitesini elbette ki devlet belirleyecektir.Pilot okullar oluşturularak deneme yapılmalı ve belli süre içerisinde bu sisteme geçilmelidir.Kitapların ve dergilerin seçiminde dahi yolsuzluklar olduğunu düşünürsek bütün bu sorunlar halledilmiş olacaktır.Ana hatlarıyla belirlediğimiz bu sistem kabul edildiğinde elbette ki detay çalışmaları yapılacak ve mükemmel bir sistem oluşturulacaktır.Eğitimin bütün kademelerinde KDV ve gelir vergisi kaldırılacaktır.

ORTAÖĞRETİM
Ortaöğretimde, meslek okulları ve klasık okullar ayırımı mutlaka yapılmalı ve meslek okulları da İlköğretimde olduğu gibi parasız olmalıdır.Bu okulların da yüksek okulları olmalı ve meslek okullarından buralara girmede diğer klasik okullara göre,meslek okullarına öncelik tanınarak özendirici hale getirilmelidir.

Bu saha da, İlköğretimde olduğu gibi özel teşebbüse açılmalı,aynı uygulama bu okullarda da gerçekleştirilmelidir.Her liseyi bitiren ünüversiteye girememekte ve hiç bir iş bilmeyen lise mezunları dağ gibi büyümektedir.Meslek okulları özendirilerek çoğaltıldığında,yükseğine gidemese dahi,meslek sahibi gençler oluşacak ve iş bulmaları,klasik lise mezunlarına oranla, daha kolaylaşacaktır.

Klasik liselere gelince,bu okullar ünüversiteye öğrenci yetiştirecektir.Parasız olan meslek okullarının aksine,klasik liselerde okuyanlar katılım payı ödeyecektir.Klasik liseler de,ilk öğretimde olduğu gibi özel teşebbüse devredilecektir.Bu okulların işletmecilerine,devlet,her öğrenci başına ayırdığı parayı ödeyecek,buna ilave olarak,öğrenciler de katılım payı ödeyecektir.

Devlet,isteyen öğrenciye katılım payı miktarınca kredi verecek ve bu kredi,değerini koruyacak şekilde,ileride bu öğrenciden tahsil edilecektir.Bu kredi değerini koruyacağından,tahsil edildikçe,yeni yeni öğrencilere kredi olarak akacaktır.Katkı payı da devreye gireceğinden eğitime daha fazla para ayrılmış olacak ve rekabet şartları da oluşturulduğundan eğitimin kalitesi artacaktır.Nevi şahsina mahsus bu okullar yanında,ortaöğretimde de özel okullar teşvik edilecektir.
 Ortaöğretimde de okuların ihtiyaca göre yapımı devlete ait olacak,bakım onarım ve personel giderleri işleticiler tarafından karşılanacaktır.Servis,kitap ve kantin yolsuzluklarından da eser kalmayacaktır.

YÜKSEK ÖĞRETİM (ÜNİVERSİTELER)
Her lise mezununun ünüversitede okuduğu bir ülke bulunmamaktadır.Bu bakımdandır ki ünüversiteler tamamen paralı olacaktır.Bu okullar da özel teşebbüse açılacaktır.Devletin öğrenci başına harcadığı para bu okulların işleticilerine verilecektir.Ayrıca devletin belirlediği katılım payı da öğrenci tarağından okuduğu okulun işleticisine ödenecektir.Devlet,isteyen öğrenciye katılım payı miktarında kredi verecektir.Paranın değeri korunarak,devletin verdiği kredi, artı öğrenci başına işleticiye ödediği para toplamı ileride öğrenciden tahsil edilecektir.

Orta öğretimden farklı olarak burada devlet hem öğrenci başına işletmeciye ödediği parayı ve hem de katılım payı için öğrenciye ödenen paranın tamamını öğrenciden alacaktır.Bu şekilde,ileride öğrencilere verilecek kredinin sağlam kaynakları oluşacaktır.Bu ünüversitelerde de okulları yapmak devletin görevi olacak,işleticiler bunların bakım ve onarımını yapacak ve personel ücretlerini ödeyecektir.Böylece ünüversitede okuyan öğrenci bugün olduğu gibi ilerideki nesillerin cebinden değil kendi cebinden okumuş olacaktır.Bu okullarda işletme yolsuzlukları varsa bunlar da ortadan kalkacaktır.Eğitim kalitesinin artacağı da muhakkaktır.

Özel ünİversiteler bu sahanın dışında tutulmalı,ancak özel ünüversiteler de teşvik edilmelidir.Bu sistem kabul edildiğinde, parasızlıktan okuyamıyan öğrenci kalmayacak ve fırsat eşitliği sağlanacaktır.Özel ünüversitelerin nerede açılabileceğine devlet karar vermelidir.Yeni açılacak,nevi şahsına mahsus yukarıdaki ünüversiteler ile özel ünüversiteler mutlaka Anadolu'ya yayılmalıdır.

Ünİversiteler gittiği yerde zaman içerisinde sosyal yapıyı yükseltmekte,ekonomik katkılar sağlamaktadır.İşin bu yönü de dikkate alınmalıdır.Örnek verecek olursak Erzurum sosyal yapı bakımından otuz sene öncesinin Erzurum'u değildir. Erzurum'daki ünİversiteyi kapatın,ekonomik yapısı çöker.Bu sebeptendir ki Anadolu'ya açılacak ünüversiteler çeşitli enstrumanlarla teşvik edilmelidir.Geri kalmış yerlere özel teşebbüs yatırım yapmamaktadır.

Devletin yapacağı yatırımlar da verimli olmadığına göre,bu yerlerin ekonomik yapısı ve sosyal yapısı okullar yoluyla düzeltilmeye çalışılmalıdır. Yüksek Öğretim'de açık öğretime önem verilmeli,bu okullar daha kaliteli hale getirilerek yaygınlaştırılmalıdır.Bu yolla çalışan ancak okumak isteyen kişilerin de yolu açılarak okumaları temin edilmelidir.Açık öğretimin de üniversiteler gibi paralı olacağı muhakkaktır.

YÜKSEK LİSANS
Yüksek lisans imkanları geliştirilerek çoğaltılmalıdır.Yüksek lisans merkezleri büyük şehirlerde ve köklü ünüversitelerde olmalıdır.Hatta büyük şehirler yüksek lisans merkezleri olmalıdır.Yüksek lisans ve ünüversite eğitimi için yabancı ülkelere gitmektense,iyi hocalar dışarıdan getirilmelidir.Bu demek değildir ki dışarıda eğitim yapmak ortadan kaldırılacaktır.Mühim olan öğrencinin bu ihtiyacı duymayacak imkanları burada bulmasıdır.Eğitim rekabete açılacağından,zaman içerisinde belli kalite gelecek ve dışarıdan öğrenci akımı olacaktır.Yüksek lisans tamamen paralı olacak ancak devlet isteyene yeterli kredi verecektir.Yine verilen bu kredi değeri korunarak ileride öğrenciden geri alınacaktır.

DİN EĞİTİMİ
Din eğitimi Türkiye için hassas bir konudur.Meslek okulları arasında yer alan imam hatip okulları din görevlisi yetiştirmelidir.Bunların sayısı,din görevlisi ihtiyacına göre belirlenmelidir.Günümüzde bu liselere giden öğrencilerin çoğu din görevlisi olmayı düşünmemektedir.Dini bilgileri de öğrensin diye muhafazakar ailelerin çocuklarının verildiği okullardır.Bu sebepten imam hatip liselerine talep artmakta,siyasiler de populüzim yaparak okulları ihtiyaçtan fazla açmaktadırlar.İstekli olan vatandaşın dini bilgileri edinmesi de tabi hakkıdır.Bu ihtiyacı karşılamak için,İlköğretimde namaz kılacak düzeyde din bilgisi verilmeli,isteyen öğrenciye de yine bu okullarda Kur'an okuması öğretilmelidir.Böyle olduğunda imam hatip liseleri de ihtiyaca göre açılacaktır.İmam hatip liselerinde,hafız olmak isteyenlere bir bölüm açılmalı ve istekliler burada hafızlık eğitimi almalıdır.Hafızlığın yanında alt yapı olarak dini ve pedagojik eğitim de verilmelidir.Bunu yaptığınızda zaman içerisinde Kur'an kurslarına da ihtiyaç kalmayacağından bu müesseseleri kapatmak hiç bir tepki çekmeyecektir. İdeal olan din görevlilerinin tamamının islam enstitülerinden mezun olanlardan oluşturulmasıdır.İmam hatip liseleri bu okullara öğrenci yetiştirmelidir.Cahil hocalardan ve rejim aleyhtarlarından kurtulmak istiyorsak bunun bir başka yolu bulunmamaktadır.Hatta büyük camilerden aşağı doğru; profesör, doçent, doktoralı din görevlisi hedef olmalıdır. (Yazan: Hasan Yavuz, Bakırköy 21. Noteri, 11.4.1997)


Dr. Tahir Tamer Kumkale
25 Aralık 2002 Çarşamba

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale