Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Loya Jırga: Afgan Halk Meclisi |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Başbakanımızın hastalığı ve Türkiye'ye 48 yıl sonra gelen Dünya Kupası Futbol Şampiyonasına katılma şansı gündemimizi kilitledi. Hele son olarak 3-0'lık Çin galibiyeti ile milletimiz çektiği bütün sıkıntıları unutarak sevinç içinde sokağa döküldü. En büyüğünden en küçüğüne kadar toplumun bütün kesimlerinde artık futbol zaferimiz konuşuluyor. Sanırım bir 15 gün daha futbol ve milli futbolcularımız gündemimizin tamamını işgal edecek.
Oysa bu günlerde Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren önemli olaylar ceryan ediyor. Bunlardan biride Afganistan. Bilindiği gibi 11 EYLÜL'ün suçlusu El Kaide Örgütü ile bu örgütün lideri Usame Bin Ladin'i barındırdığı iddiası ile bu ülkeye yapılan ABD saldırıları sonucunda Talibanlar yönetimden uzaklaştırılmıştı. Kurulan yeni düzende ABD tarafından 6 aylık süre için Başbakanlığa atanan Hamid Karzai'nin bu defa Afgan Milli Halk Meclisi LOYA JIRGA tarafından yeniden 18 aylığına Devlet Başkanlığına atanması kararlaştırıldı.
Afganistan'da kurulan geçici hükümetin Başbakanı Hamid Karzai, geleneksel meclis Loya Jirga'daki delegelerin 3'te 2'sinin oyunu alarak, devlet başkanlığına devamı sağlandı. Peştun aşiret liderleri başta olmak üzere Loya Jırga'daki toplam 1500 delegeden 1050'si yapılan oylamada Karzai'ye destek verdi. Eski Kral Zahir Şah'ın siyasi arayış içinde olmadığını açıklamasından sonra Karzai'nin dışında ciddi bir aday kalmamıştı. Afganistan'da yeni hükümet genel seçimlerin yapılmasından önce ülkeyi 18 ay yönetecek.
Afganistan halkı için hayırlısı olsun. Bu şekilde bölgeye yönelik ABD işgali büyük ölçüde tamamlanmış olmaktadır. Bilindiği gibi yirmi yılı aşkın bir süredir Afganistanı harabeye çeviren ve milyonlarca masum insanın hunharca katledilmesine yolaçan Rus işgali ve müteakiben devam eden iç savaşta hemen hemen hiç adı duyulmayan Karzai ismi bir anda meydana çıkmış ve resmen ABD tarafından başbakan olarak atanmıştır. Geçen altı aylık süre içinde Sayın Karzai dünyanın gündeminde en fazla yer alan kişilerden biri olmuştur. Fakat ne yazık ki bu büyük ilgi Sayın Karzai'nin üstün devlet adamlığı vasfına yönelik değildir. Kendisine gösterilen ilgi tamamen ilginç ve pahalı kıyafetleri ve ne kadar yakışıklılığı olduğu ile ilgilidir.
Sayın Karzai'nin LOYA JIRGA tarafından atanması ile birlikte ABD'nin yanında Çok Uluslu Şirketler de doğrudan Afganistan yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Çünkü artık Afganistan'da ÇUŞ' lu (Çok Uluslu Şirket) bir danışman iş başında bulunmaktadır... Hemde Baba Bush'un ortağı olduğu şirketin danışmanlarından olan Sayın Karzai Artık Afgan Devlet Başkanıdır. Görüldüğü gibi Afganistan operasyonu meyvasını vermiş ve Orta Asyada çok önemli bir kale daha ABD tarafından (Pardon ÇUŞ) tarafından işgal edilmiştir.
Biraz kanlıda olsa artık Afgan halkının ve stratejik değerdeki zengin Afgan topraklarının sömürülmesi ortamı yaratılmıştır. Bundan sonra Afgan Petrol ve Doğalgazı güvenli bir şekilde Hint Denizinde inecek ve ÇUŞ' un emelleri doğrultusunda kolaylıkça pazarlanacaktır. Hindikuş Dağlarında ve Hayber Geçitlerinde Ruslara karşı başarıyla mücadele eden Afgan Halkı kendi aralarında birlik olamamanın verdiği sıkıntıyı bundan sonra yarı krallık, yarı ÇUŞ yönetimli olarak görecekler ve hayatları bundan sonra güvencede (!) olacaktır. Dünyanın elmas maden deposu olduğu bilinen Afgan dağları delik deşik edilecek Batı'nın hegomanyasını arttıracak ve zenginliklerine zenginlik katacaktır.
İşte tam böyle bir ortamda Afganistan'daki güvenliğin sağlanması işi T.C.Devletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine devredilmiştir. Tümgeneral Akın Zorlu 20 Haziran'da bölgede görev yapan Çok Uluslu Barış Gücü'nün (ISAF) komutasını devralacaktır. Türk uçakları haftalardır Kabil Havaalanına Türk askeri ve malzemesi taşımaktadır. Bu bölgedeki ISAF faaliyetlerinin yürütülmesi için ABD tarafından vadedilen 228 Milyon dolardan da şimdiye kadar hiç ses çıkmamıştır. Sanırım şimdiye kadar yapılan bütün masrafların tamamı üçtebiri açık olarak planlanan ve milli gelirinin iki katı tutarında iç ve dış borcu olan T.C.Hazinesinden karşılanmaktadır. Yani Afganistana yapılan yardımları milli geliri 30000 Dolar tutan ülkelerin halkı değil, milli geliri 2000 Dolara düşürülen Türk Halkı karşılamaktadır.
Oysa dış ilişkilerde duygusallık değil, daima ülkelerin karşılıklı menfaatleri ön planda tutulur. Burada ülkemizin yine bir oyun ile karşı karşıya olduğu ve mehmetçiğin burada maşa olarak kullanıldığı değerlendirilmektedir. Benzeri oyunları KÖRFEZ HARBİ sonrasında bu millet en acımasız şekli ile yaşamıştır. Çok dikkatli olunması gerekmektedir.
Türk Kamuoyuncada yakından takip edildiği gibi, Afganistan'ın yeniden yapılandırılması için savaştan sonra bu maksatla bölgeye yerleşmeyi düşünen batılı güçlerin sözü edilen Ankara yerine Almanya'nın Bonn kentinde gerçekleştirdikleri " Afganistan'ı Yeniden Yapılandırma Toplantısı"nda Türkiye'nin hiçbir yetkisi ve etkisi olmamıştır. Tamamen bizim bilgimiz dışında oluşturulan 6 aylık Geçiş Hükümetinin başına ABD'lerinden Hamid Karzai getirilmiş ve İngiltere Komutasında oluşturulan ve bizimde katıldığımız Çok Uluslu Barış Gücü ile bölgede güvenlik tesis edilmeye çalışılmıştır.
Dışişleri Bakanımız İsmail Cem'in 17 Aralık 2001 tarihli Afganistan ziyareti; Kabil Büyükelçiliği'nin resmen hizmete sokulması, Afgan liderlerle kendi şartları içinde bire bir yapılan görüşmeler, Kuzey İttifakının güçlü ismi Özbek General Raşid Dostum ile doğrudan yapılan görüşme, Afgan hastahanelerine yapılan büyük maddi yardım, en yetkili ağızlardan dillendirilen " AFGAN HALKININ YANINDAYIZ " mesajları bölgeye Türkiye Cumhuriyeti'nin resman ağırlığını koyduğunun önemli bir göstergesidir. Şu anda Türkiye Askeri alandaki Komuta değişikliğide dahil olmak üzere Afganistan meselesinin çözümünde bir adım öne çıkmış olarak görülmektedir.
Afgan Halkı; Türk halkını yakından tanır ve bilir. Dostluğuna inanır ve güvenir. Bu Halk, yıllar süren savaş sonrası ülkenin yeniden güçlendirilmesi ve medeni dünyada lâyık olduğu yeri alabilmesi için Türkiye'nin her alanda kendisini destekleyeceğini de çok iyi bilmektedir. Yakalanan bu dostluk ve güven ortamı ve elde edilen bu mevziler hiç bir şeklide terk edilmemeli, bilakis güçlendirilmeli ve takviye edilmelidir. Bugün Türkiye'nin ekonomik açıdan son derece zor bir dönemden geçmesine rağmen Orta Asya'daki çıkarları açısından Afganistanda yapabileceği çok şeyler vardır. Bunları detayına inmeden ana başıkları ile şu şekilde sıralayabiliriz.
1. Taliban sonrası Afganistan'da çıkması çok muhtemel olan aşiretler arası çıkar çatışmalarında arabulucu ve yönlendirici bir görev üstlenebilir...
2. Taliban tarafından faaliyetlerine son verilen Türk Okulları derhal faaliyete geçirilip,bütün Afganistan'ı kapsayacak tarzda yeni okulların gelecek öğretim yılından itibaren hizmete girecek şekilde açılması sağlanabilir.
3. Afganistan'da Kabil ve Mezarı-Şerif kentlerinde birer Türk Üniversitesi kurulması sağlanabilir.
4. Afgan Ordusu'nun modernizasyonu, yeniden yapılanması ve eğitilmesi için Türk Askeri Heyeti Afganistan'a gönderilebilir.Ayrıca Afganistan Harbokulu ve Sınıf Okulları Türk Harbokulu ve Sınıf Okulları desteğinde yeniden oluşturulabilir.
5. Afgan Polisi ve Jandarması'nın yeniden yapılandırılması ve eğitilmesi için Jandarma Okullar Komutanlığı ile Türk Polis Akademisinin desteği sağlanabilir.
6. Afgan Sağlık sistemlerinin geliştirilmesi ve yeniden yapılandırılması için örnek Türk Hastahaneleri açılabilir ve gerekirse bir Tıp Fakültesi kurulabilir.
7. Başarılı Afgan gençleri'nin Türk Üniversitelerinde okumaları için maddi ve manevi destek verilebilir.
8. Türk Kızılayı halkın yaralarının sarılmasında yeterli personel ve malzeme takviyesi ile Afganistan'ın bütün bölgelerine gönderilebilir.Afgan Halkına yapılacak insani yardımlar Türk Kızılay'ı tarafından (Kızılhaç Teşkilatı dahil ) yönetilip yönlendirilebilir. Yukarıda sekiz maddede sıraladığım temel hususlar Afganistana dünya ülkeleri tarafından nakit olarak yapılacak maddi yardımlar gibi değildir. Bu yardımların etkisi uzun vadeli ve kalıcıdır. Çok iyi plânlanmalı ve birbiri peşisıra harekete geçirilmelidir.
Tümgeneral Akın Zorlu komutasındaki Türk Askeri tarihi ve önemli bir misyonu üslenmişlerdir. Bölgedeki Uluslararası güçlerin değil, Türk Milli menfâatlerinin korunması gibi çok zor bir görevleri vardır. Sayın Karzai'nin kimliği bellidir. Misyonu'da bellidir. En az birbuçuk yıl daha Afgnistan'daki bütün yetkileri elinde tutacağıda bir gerçektir. İşte bu bilinenler ışığında Türkiye'nin bölgede üstlendiği görevi Türk'ün tarihi misyonuna yakışır bir şekilde sonuçlandırması gerekmektedir.
Türk Milleti, yıllardır eza ve cefa çeken Afganlı Kardeşlerinin daima yanında olmuştur. Milletimizin ekonomik açıdan çok zor durumda olmasına rağmen kardeş Afganistan'a uzatacağımız dostluk ve yardım eline halkımızın büyük destek vereceğine inanıyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 14 Haziran 2002 Cuma |
|
|