10 Kasım 2023 CUMA

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM......

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






YENİ KUBİLAY’LAR YETİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, evvela bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1923)

 23 Aralık 2012 Pazar 

Bu yıl 23 Aralıkta Menemen başta olmak üzere memleketin dört bir yanında saygıyla, gururla ve büyük bir coşku ile andığımız devrim Şehidimiz Mustafa Fehmi Kubilay’ın Ruhu Şad Olsun..

Şehit Asteğmen Kubilay; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için daima hatırlanması gereken bir simgedir. Kubilay’lar asla unutturulmamalıdır.

23 Aralık 1930’da Kubilay’ın Menemen’de şehit edilmesi; 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra Cumhuriyetimizin tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır. Menemen olayının izleri geçen 82 yıla rağmen toplumsal belleğimizden hiç silinmemiştir. Bugün halkımız yurdun dört bir yanından Menemen’e koşarak cumhuriyet şehidi Kubilay’ın manevi huzurunda cumhuriyete sahip çıktığını vurgulamaktadır.

Bugün gururla andığımız rahmetli Mustafa Fehmi Kubilay, 1906 doğumlu Giritli bir ailenin çocuğudur. Bir cumhuriyet öğretmenidir ve 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik hizmetini yedeksubay asteğmen olarak yapmaktadır. Bu idealist genç insan, Menemen’de 23 Aralık 1930’da şeriat isteyerek ayaklanan bir grup meczup yobaz tarafından kafası kesilerek vahşice öldürülmüştür.

İrtica tehdidini ve Cumhuriyet yönetimlerinin irtica karşısındaki mücadelesinin nasıl olması gerektiğini Atatürk’ün 28 Aralık 1930 tarihli “Gazinin Orduya Taziyetnamesi”nde görüyoruz. Ata’nın bugünkü nesillere bir yol haritası olacak değerdeki sözlerini hatırlamamızda yarar vardır. Gazi diyorki;

“ Menemen’de vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kubilay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Beyin şehâdetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir. Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahilî her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur.

Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim (elem ve kedere uğratmış) etmiştir. İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman yedek subayın uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle(cesaret eden), müşevvikleri(kışkırtan, destekleyen), ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz bu mes’eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur (yöneliktir).

Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci( ülkücü-idealist) muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal”

Menemen’deki irticai isyan olayı askeri birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. Bu arada isyanın elebaşı Derviş Mehmet de vuruldu. Kaçanlar yakalandı, ilişkisi olanlar hakkında hemen kovuşturma başlatıldı.

Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın vahşice katledilip katiller tarafından kesilen başının sopaya takılarak Menemen sokaklarında dolaştırılması olayı bütün yurtta derin bir üzüntü ile karşılanmıştır. Elim olayın duyulması üzerine Bakanlar Kurulu, 31 Aralık 1930’da, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir Merkez ilçelerinde 1 ay süreyle sıkıyönetim ilan edilmesini, sanıkların yargılanması için de Divanı Harp kurulmasını kararlaştırmıştır.

Sıkıyönetim K.lığına 2. Or. Müfettişi Org. Fahrettin Altay, Sıkıyönetim Harp Divanının Başkanlığına 1 inci Kor. K.Vekili Tümg.Mustafa Muğlalı Paşa getirildi. Sıkıyönetim, yargılama bitip suçlular cezalandırıldıktan sonra Manisa ve Balıkesir Merkez ilçelerinde 28 Şubat 1931'de, Menemen'de ise 8 Mart 1931'de sona erdi.

Sıkıyönetim mahkemesi, 105 sanığı 15 Ocak 1931’de yargılamaya başladı. 25 Ocak 1931'de açıklanan Divanı Harp Kararnamesi'ne göre;105 sanıktan 37’si için ölüm cezası verildi. 6’sının ölüm cezası yaş haddi nedeniyle 24 yıl “idama bedel hapis cezası”na çevrildi. Diğer sanıklardan 20’sine bir yıl, 14’üne üç yıl, 6’sına 15 yıl, birine 12,5 yıl hapis cezası verildi, 27 sanık beraat etti.

Divanı Harp Kararnamesinde sanıkların; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını zorla ortadan kaldırmaya teşebbüs ettikleri ve bunlara yardımda bulundukları ve Mehdi Mehmet’in mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin kapatılmasından sonra tarikat ayini yapmaya devam ettikleri " belirtildi. Ölüm cezaları 3 Şubat 1931’de yerine getirildi.

Menemen’de öğretmen Kubilay’ın şeriat isteyenler tarafından öldürüldüğü olayın elebaşısı “mehdi” olduğunu iddia eden Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) adında Nakşibendi tarikatına bağlı biriydi. 7 Aralık’ta 6 müridiyle Manisa’dan yola çıkan Derviş Mehmet, 23 Aralık sabahı, gün doğarken Menemen’e girmiş ve Belediye Meydanında çevresine topladığı yaklaşık yüz kişiyle zikrederek şeriat ilan etmeye kalkışmıştı. Meydandaki kalabalığın bir bölümü çağrısına uymuş, bir bölümü ise seyirci kalmayı yeğlemişti. Silahlı olan asiler bir müfrezenin başında olaya müdahale eden yedek subay Asteğmen Kubilay’ı hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini öldürerek cumhuriyeti tanımadıklarını haykırmışlardı.

Kubilay olayı başlamadan söndürülen bir ayaklanma hareketidir. Birkaç dervişin kendi başlarına düzenledikleri münferit bir olay olarak görülmemelidir. Yer seçimi ve zamanlamasının profesyonelce hazırlandığı unutulmamalıdır.

Kubilay Vakası; hükümetin ve TBMM’nin Gazi’nin direktifleriyle olaya anında el konulması ile büyümeden söndürülmüş bir yangın olarak değerlendirilmeli ve benzeri olayların bir daha yaşanmaması için yeni nesillere ders olarak öğretilmelidir.

Yani, Kubilay, her yıl sadece 23 Aralıkta Menemen’deki Kubilay anıtının önünde yapılan göstermelik bir tören çerçevesinde hatırlanmaktan çıkarılmalıdır. Bu olay milli bilinç ve şuurlaşmanın kökleştirilmesinde önemli bir yapı taşı olarak değerlendirilerek daima canlı tutulmalıdır.

Türkiye’de irtica tehdidi olmadığını vurgulayarak Anayasanın İnkılâp kanunlarının korunmasına ilişkin 174. maddesine rağmen İrtica’yı cumhuriyet için tehdit olmaktan çıkarmaya çalışanların Kubilay olayını ibretle incelemelerinde yarar vardır.

Aziz şehidimizi rahmetle anıyor ve hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
Mekanı cennet olsun.

Dr. Tahir Tamer Kumkale
http://www.kumkale.net
http://kumkale.wordpress.com






Dr. Tahir Tamer Kumkale
23 Aralık 2012 Pazar

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale