Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Zafer haftasında cumhuriyet orduları |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Türk milleti ve onun küçük ve büyük yaştaki çocukları çelikten yapılmış heykellerdir; onların ne olduklarını anlamak için onlarla savaş meydanlarında boy ölçüşmek lazımdır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1937) |
Türk tarihinde Zaferler Ayı olarak bilinen Ağustos ayını daha idrak ediyoruz. Bu ay zaferleri kazanan Türk Silahlı Kuvvetleri için olduğu kadar bu orduları bağrından çıkaran Ordu-Millet Türkler içinde çok değerlidir. 26 Ağustos 1071’de Bizansa karşı kazandığı Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapısını Türklere Sultan Alparslan açmıştı. 26 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal komutasındaki TBMM Orduları Anadolu’yu işgal eden haçlı ordularını Anadolu’dan söküp atan muhteşem biz zafer kazanmıştı.
Evet, biz Türkler Başkomutanlık Meydan Muharebesinin 86ncı anma törenleri ile ordumuzun gücünü dosta düşmana bir daha hatırlattık.
Bugün, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu gibi dünya Jeopolitik güç merkezinde yer alan ülkemize karşı bu konumundan kaynaklanan tehdit devam etmektedir. Ayrıca bölgede çıkan petrole erişmek amacına yönelik olarak çevremizde meydana gelen çatışmalar yüzünden askerlerimizin büyük sorumluluklar yüklendiği de açıkça görülmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri bugün ülkemiz üzerinde menfaatleri olan dış güçlerin yıkmaya çalıştıkları tek hedef haline gelmiştir. Bu önemli güce verecekleri zararların büyüklüğü oranında ülkemiz üzerindeki emellerini gerçekleştireceklerini sanan gafiller sürüsü her fırsatta askeri gücümüzü yıpratma çabası içerisindedir. Dış güçler ve onların içerideki maaşlı yandaşları var gücü ile askerlerimize saldırmaktadırlar. Yazılı ve görsel basının satın alınmış kalemleri her gün düzenledikleri spekülatif haberler ile Türk ordusunun gücü hakkında ordusunu bağrından çıkartan milletinin kafasında soru işaretleri sokmakta ve halkın ordusuna olan güvenini sarsmaya çalışmaktadırlar.
Bugün yargı safhasında olan bir soruşturma dolayısı ile gözaltına alınan eski askerler hakkında her gün basında çıkan yalan-yanlış-uydurma haberler tamamen dış kaynaklı Psikolojik Harekât operasyonu olarak görülmelidir. 12 000 yıllık köklü tarih deneyimine sahip milletimiz oynanan oyunları görerek bir şey yapamamanın derin üzüntüsü içerisinde bulunmaktadır. İnancıma göre, dış güçlerin çabaları boşunadır. Türk Ordusu milletin bizzat kendisidir ve milletimiz tarihinde bugünküne benzer pek çok saldırıyı başarı ile atlatmasını bilmiştir. Tarih bu defa da tekerrür edecektir.
Terör saldırıları ile her gün derinden sarsılan ülkemizde terörle 40 yıl savaşmış, devletin üstün hizmet madalyaları ile onurlandırılmış iki emekli orgeneralin terör örgütü üyesi suçlaması ile yargılanmak üzere askeri mahalden alınarak tutuklanmasını bu millete anlatmak kolay olmayacaktır. Ne kadar inandırıcı deliller ortaya konulsa da halkın beyninde yaşattığı orgeneral imajının terörle bağdaştırmasını ve bunu kabullenmesini Türk halkından beklemek büyük haksızlıktır. Geçmişte özellikle terörle mücadelede fiilen görev almış ve Türk ordusu içinde isimleri terörle mücadelede efsaneleşmiş bazı subayların terörist olarak suçlanmaları ve de basın yoluyla daha yargılama başlamadan terörist damgası yemeleri gibi münferit olayların silahlı kuvvetler mensupları üzerinde çok olumsuz etkiler yapması doğaldır ve bilelim ki yaptığı tahribatta büyük olmuştur.
Nitekim 26 Ağustos günü yapılan Kara Kuvvetleri devir teslim töreninde J.Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner yaptığı konuşmanın satır aralarında komuta kademesinin rahatsızlığını açıkça vurgulamaktan çekinmemiştir.
Askerlik; devletin ve milletin bekasını sağlayan, kendine has özellikleri bulunan, zor, meşakkatli, şahsi feragat ve fedakârlık isteyen, karmaşık, geniş bilgi ve beceriyi gerektiren kutsal bir hizmet sahasıdır. Türk milleti tarihin bilinen ilk devirlerinden itibaren ordusuna önem vermiş ve günlük yaşamının her safhasında askeri karakterli bir millet olmanın en güzel örneklerini meydana getirmiştir.
Türklerin binlerce yıldan beri taşıdıkları Ordu-Millet olma vasfı onun askeri kültürünün zenginliğinin ve gücünün en veciz ifadesidir. Türklerde milli karakter haline gelen ve çok kıymetli bir miras olarak babadan evlâdına intikal edip günümüze kadar ulaşan büyüğe saygı ve itaat duygusu, bir ruh ve davranış biçimi olarak “ üste ve amire saygı ” şeklinde ordu içinde gelişmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük gücünü ve moral kaynağını oluşturan disiplinli bir ordu olma vasfı bütün dünyaca bilinmektedir. Türk Askerini; yani yaygın ismi ile Mehmetçiği; Türk milletinin herhangi bir ferdinden ayırmak mümkün değildir. Hele bu evlâtlarımızı diğer orduların askerleri ile karşılaştırmak ve onlara benzetmek gaflettir ve hıyanettir. O’ şahsında bağrından çıktığı Türk’ün karakterini taşır, onu en iyi temsil eden bir sembol kişilik olarak tarihteki yerini alır. Türk Askeri binlerce yıldır var olduğu tarih sahnesinde yurdunu ve milletini korumak için kendisine düşen görevi daima yerine getirmiştir. İyi komutanlar ve liderler elinde dünyanın en güçlü silahı haline gelen Türk askeri yüz binlerce Mehmetçiğini şehit ve gazi vererek görevini başarı ile tamamlamıştır. Dünyada küresel güçlerin ele geçirmek ve kontrol altında tutmak için büyük çabalar harcadığı ve bu çabaların Afganistan-Irak işgalleri ile fiiliyata döküldüğü bir coğrafyada konuşlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğini sağlayacak yegâne kuruluşu Türk Silahlı Kuvvetleridir. Dünyadaki benzeri bulunmayan Türk Ordusu; Türkiye Cumhuriyeti devletinin belkemiğidir. Onsuz bu coğrafyada bir an bile yaşamamız mümkün değildir. Bugün ülkemize yönlendirilmiş küresel saldırılar karşısında her zamankinden daha güçlü ve her an harbe hazır bir Silahlı Kuvvetlere olan ihtiyacımız ortaya çıkmıştır. Çünkü sadece ülkemize değil, çevremizdeki ülkelere karşı yürütülen küresel saldırılarla meydana gelen sıcak gelişmeler dahi bize bunu dikte ettirmektedir. Ordularımız Cumhuriyetin bekasının gerçek teminatıdır. Hangi mevki ve makamda bulunursak bulunalım bu yüce müesseseye gözbebeğimiz gibi bakmalı, O’nu korumalı ve kollamalıyız. Aksi takdirde cumhuriyeti koruyup kollamamız mümkün değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin devleti ve milleti içindeki önemini iyi kavrayan küresel güçler, içerideki yardakçılarını da kullanarak,”Barış - Demokrasi - İnsan Hakları” gibi insani değerlerin arkasına sığınarak bu gücü tamamen etkisiz kılmayı ve bunun sonucunda ülkemizin tamamını hiçbir direniş görmeden teslim almayı hedefliyorlar. Bu alçakça yönetilen oyunu milletimiz görmüş ve bu konudaki her türlü psikolojik saldırıyı elinin tersi ile itmesini bilmiştir. Türk ordusu oldukça Türk milleti ebediyen payidar olacaktır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 29 Ağustos 2008 Cuma |
|
|