Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Teşekkürler, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir hal alır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1931) |
Ermeni Soykırımı iddialarına karşı yürüttüğü başarılı bilimsel çalışmalarla adından söz ettiren Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof Dr. Sayın Yusuf Halacoğlu geçtiğimiz günlerde görevinden alındı.
Devlet bakanı Mehmet Aydın’ın her ne kadar “Biz görevden almadık. Görev süresi dolduğu için sözleşmesini uzatmadık” şeklindeki söylemleriyle konuyu geçiştirmek istemesine rağmen bu söylemler hiç de inandırıcı olmamıştır. Sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı ortaya koyduğu belgelerle çok ciddi bir mücadele başlatan ve bu yüzden Ermeni soykırımını tanıyan ülkelerde hedef tahtası haline getirilen Sayın Halacoğlu’nun bu şekilde görevden alınması akla pek çok olumsuz soruları getirmektedir.
Kanaatimce bu görevden alma, yersiz ve zamansız olmuştur. İdarenin bu tasarrufu için mantıki bir açıklama bulması dahi olayın zihinlerde yarattığı karışıklığı düzeltmeye yetmeyecektir. Çünkü bu yaptırım ile sürdürülen sözde Ermeni soykırımı hadisesinin bilimsel gerçeklerle çürütülmesi mücadelesinin yarıda bırakılması sonucu ortaya çıkmıştır.
Prof Dr. Yusuf Halacoğlu çok değerli bir bilim adamıdır. Bilindiği gibi bilim adamlığı bir ömür boyu yürütülen titiz çalışmalar sonunda erişilen yüce bir makamdır. Bir insanın ulaşabileceği en yüksek rütbedir. Bilim iğne ile kuyu kazmaktır. Bu alanda çalışanlar dışında zorluğu anlaşılamaz. Bilimin gerçekleri karşısında duygusallıktan uzaklaşıp tarafsız kalabilmek kolay değildir. Tarihçiler bu yüzden tarihi olayları incelerken yaşayanların tamamen ölmesini beklerler ki bu da ortalama yüz yıllık bir zaman dilimine denk gelmektedir. Aslında bilimsel çalışmalarda önemli olan husus sadece gerçeklerin ortaya çıkartılması değildir. Önemli olan bu gerçeklerden günümüz toplumlarına günlük yaşamlarında yararlanabilecekleri olumlu dersler aktarabilmektir. İşte bunu yapabilenler gerçek bilim adamıdır ve sayıları sanıldığı gibi çok değildir.
Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu Atatürk’ün kurduğu ve tam 75 yıldır Atatürk’ün şahsi serveti ile ayakta duran Türk Tarih Kurumunun başkanlığını büyük bir liyakat ile başarılı bir şekilde sürdürmüştür. Bilhassa Ermeni Soykırımı konusundaki yalan yanlış bilgilerin karşısına gerçek bilimsel verilerle çıktığından Ermeni diasporasının baskılarıyla ve gereksiz saldırılarla karşılaşmıştır. Ama yılmadan çalışmalarına devam etmiştir.
Biz biliyoruz ki beyinleri siyasiler tarafından satın alınarak yönlendirilmiş bazı bilim adamları(!) gerçekleri tamamen saptırdıklarından Ermeni soykırımı meselesi Türkiye’ye karşı yürütülen siyasetinin oyuncağı haline gelmiş ve konu adeta kilitlenerek bilimdışı mecralara sürüklenmiştir. Sonunda ülkemiz ve insanlarımıza karşı bir siyasi linç aleti haline dönüştürülmüştür. Ermeni diasporasının baskılarıyla Yusuf Halacoğlu uluslararası hedef tahtası haline gelirken bazı sivil toplum kuruluşları ve İşçi Partisi dışında önemli bir destek görmemiştir. Oysa Tarih Kurumu, anayasal bir kuruluşu idi ve Yusuf Halacoğlu’da bir devlet memuru idi. Ama devlet organlarının Halacoğlu’nun yanında yeterince yer almadığı görülmüştür.
Sayın Halacoğlu’nun Ermeni Soykırımı konusundaki söylemleri tamamen bilimin tarafsız gözlüğü altında titizlikle irdelenmiş bilimsel tespitlere dayanmaktadır. Tarihi gerçekler saklanamaz. Çünkü siz gerçekleri ortaya koymazsanız, başkası gelir ve gerçek verileri ortaya çıkartarak siz güç duruma düşürebilir. Gerçek tektir ve asla değiştirilemez. Gerçeklerin menfi veya müspet olması bilim adamı için önemli değildir. Önemli olan bu gerçekleri tam algılayıp bunlardan toplumun yararlanabileceği hususları çıkartarak uygulama alanına sokmaktır.
Halacoğlu’nun sadece Ermenilerle ilgili belgeleri değil, Anadolu’nun Türklüğü ile ilgili olarak ortaya koyduğu diğer pek çok belge ve bilgilerde bu bölgede bir Kürt devleti kurulmasına çalışan ve Anadolu’nun birçok küçük devlete ayrışmasını hedefleyen küresel güçleri çok rahatsız etmiştir. Bu mihraklar rahatsızlıklarını yerli işbirlikçilerini kullanarak çeşitli platformlarda dillendirmekten çekinmemişlerdir. Hâlbuki Halaçoğlu’nun sözlerinin ne derece doğru olduğunu öğrenmek isteyenler için Anadolu’yu gezmeleri yeterde artardı bile. Lütfen zahmet edip Tunceli bölgesine gitsinler ve bölgedeki bin yıllık mezar taşlarını incelesinler, mezar taşlarının üzerine yüzlerce metre mesafeden görülecek şekilde kazınmış Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmen boylarının simgesi olan Akkoyun ve Karakoyun kabartmalarını görsünler. İşte o zaman Anadolu Türklüğünün gerçek kimliğini anlayabilirler. Hâlâ tatmin olmadılarsa Selçukluların ilk yerleşim yerleri olan Ahlat’a, Adilcevaz’a, Malazgirt’e, Güroymak’a uzansınlar. Bin yıldır bu bölgede yaşayan atalarımızın mezar taşlarını görsünler ve bu bölgede yaşayanların gerçek kimliklerini tanısınlar. Ancak bundan sonra bu bölge halkının kendilerini Türkten ayrı görecek kadar şartlandırılmaların arkasındaki büyük oyunları ve dış desteği kavrayabilirler.
Özetleyecek olursak; dışarıdan destekli Ermeni mihrakları tarafından şartlandırılmış basınımızdaki bazı kalemşorlar sürekli olarak Yusuf Halacoğlu’nun kellesini istemiştir. Birileri, adının başında Türk olan ve Atatürk’ün maddi ve manevi mirası ile görev yapan bu yüce kurumun yönetiminde Türk milliyetçilerini görmeğe tahammül edememiştir. Yusuf Halacoğlu’nun başkanlığını yürüttüğü Türk tarih Kurumu başta “Ermeni Soykırımı” iddiaları olmak üzere, temel millî konularımızda bilimsel ve tamamen milli bir dik duruş sergilemiştir. Sonunda en verimli çağında Yusuf Halacoğlu görevden alınarak Atatürk’e ait bir kale daha düşürülmüştür. Bu durumda küresel mihrakların Türk kimliğine, millî kültür değerlerimize ve tarihî gerçeklerimize ilişkin saldırı kampanyalarının önündeki ciddi engellerden biri daha kalkmıştır.
Ülkemiz üzerinde bizi bölüp parçalamaya çalışan emperyalist oyunlar dün vardı. Bugün ve yarında olacaktır. Önemli olan bin yıldır bu toprakları vatanlaştırmış olan asil milletimizin kendi üzerinde oynanan oyunları görüp bu oyunlara alet olmamasıdır. İşte burada gerçek Türk aydınlarının halkı bilgilendirme ve aydınlatma görevi vardır.
Türk Tarih Kurumu başkanı olarak Türk milletini aydınlatma görevini başarılı bir şekilde yerine getiren Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu’na yeni görevinde başarılar diliyorum.
Kendi adıma Türk tarihine kazandırdıkları için teşekkürlerimi sunuyorum.
Türk milleti Halacoğlu ismini, yaptıklarını, mücadelesini asla unutmayacaktır..
Dr. Tahir Tamer Kumkale 4 Ağustos 2008 Pazartesi |
|
|