10 EYLÜL 2024 SALI

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Psikolojik savaş ve küresel işgal
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Hâlbuki asırların getirdiği bir milli ruha, hiçbir kuvvet mukavemet edemez. Mahkûm olmak istemeyen bir milleti, esareti altında tutmaya gücü yetecek kadar kuvvetli müstebitler artık dünya yüzünde kalmamıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk-NUTUK)

 21 Ocak 2008 Pazartesi 

"PSİKOLOJİK SAVAŞ" isimli kitabım 15 ocak 2008’de piyasaya çıktı. Türk insanı üzerinde uygulanan küresel Psikolojik Savaş faaliyetlerini uzman gözü ile irdelediğim kitabın bilhassa yöneticilerimiz için temel doküman olarak kullanılacağını değerlendiriyorum.

Türkiye, dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yapılandırmaya çalışan küresel güçlerin doğrudan hedefidir ve çok maksatlı, çok yönlü psikolojik savaş tehdidi ile karşı karşıyadır. Sürekli maruz kaldığımız bu tehdidi önlemenin tek yolu, Türk milletini bu saldırılara karşı bilgilendirmek ve bilinçlendirmektir. Bu kitap ile bir yandan halkımızı bilgilendirmeyi, diğer taraftan da ülkemize yönelik psikolojik savaş saldırılarına karşı planlı tedbirleri uygulayacak yetkililere konunun önemini anlatmayı ve 2004 yılında lağvettikleri psikolojik harekât teşkilatımızı (MGK Genel Sekreterliği Toplumla İlişkiler Başkanlığını) yeniden kurmaları için harekete geçirmeyi hedef aldım.

Bugün artık psikolojik harekât planlarını tek elden yapıp uygulayacak birimlerimiz yoktur. Ve biz, meydanı boş bulan küresel güçlerin savunmasız kalan halkımıza uyguladığı saldırılara karşı koyamadığımız gibi halkımızın tam bir teslimiyet duygusu içinde bezgin, karamsar ve vurdumduymaz bir ruh yapısı içine girmesini önleyemiyoruz.

Psikolojik açıdan çökertilen toplumlar her alanda teslim alınmaya müsait bir devlet yapısı için uygun ortamı sağlarlar. 2008 Türkiye'sinde şimdi yaşanan durum budur. Türk halkı milli benliğine yönelik birbiri peşi sıra yöneltilen ataklarla gardını gevşetmiş ve tamamen teslim olmaya hazır hale getirilmiştir. Tele voleler, içi boş sit-com dizileri, para hırsının körüklendiği yarışma proğramları ve nihayet bitmek tükenmek bilmeyen futbol münakaşaları halkımızın yaşantısında ön plana çıkmıştır.
Irak-Süleymaniye'de 11 askerimizin başına çuval geçirilmesindeki tepkisizliğimiz ile Türk toplumunun direnme gücü ve geleceğe yönelik umutları daha da yok olmuştur.

Türkiye'de psikolojik harekât faaliyetini tam 21 yıl başarıyla yöneten Toplumla İlişkiler Başkanlığı; uyguladığı psikolojik harekât plânları ile ülkemize yönelik saldırıları göğüslerken, halkımızın millî ve manevi gücünü arttırıcı ve Atatürkçü Düşünce doğrultusunda milli hedeflere ilerlemesini sağlayacak ciddi çalışmalar yapmıştır. Bugün bu kuruluşun yokluğu daha fazla hissedilmektedir.

Psikolojik savaş metodunu kullanıp beyinleri satın alarak kişinin milli değerlerinden tamamen uzaklaşmasına yol açan küresel saldırıları, insanlarımızın tek başlarına göğüslemesi mümkün değildir. Bu saldırılar ancak bir elden planlanarak devletin bütün kesimlerinde birbiri ile koordineli olarak sürdürülen bir seri planlı faaliyetlerle önlenebilir.

Her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı demokratik rejimler, psikolojik savaş'ın kullanımı için çok müsait bir ortam hazırlar. Çünkü kurumsallaşmamış demokratik yönetimlerde "düşünce özgürlüğü" maskesi altında yapılacak ideolojik propaganda vasıtasıyla, geniş halk kitleleri kolayca psikolojik baskı altına alınabilir. İnsanların tutum ve davranışları dışarıdan verilen talimatlar doğrultusunda kolaylıkla yönlendirilebilir.

Psikolojik harp yöntemlerini kullanarak Türkiye üzerindeki çıkarlarını elde etmeğe çalışan küresel mihrakların destek ve yönlendirmesi ile ülkemizde yürüttülen faaliyetler içinde güncel ve potansiyel tehdit olarak başlıca iki tehdit unsuru kalmıştır. Demokratik ve Lâik cumhuriyetin rejimini değiştirmeyi hedef alan tehditlerden biri bölücülük, diğeri ise siyasal dinci hareket, yani bir diğer adı ile irtica’dır.

Tarihimizde hiçbir Türk devleti dışarıdan gelen saldırılarla yıkılmamıştır. Türkler dış tehdide karşı daima birlik ve beraberlik içinde kendini korumasını bilmiştir. En ciddi düşmanlarımız dışarıdan değil, hep içeriden çıkmıştır. Türk devletlerinin ortak vasfının kendisini içeriden yıkmak olduğu düşmanlarımız tarafından da çok iyi bilinmektedir. İşte bu zayıf noktamız küresel güçler tarafından daima kullanılmış ve her defasında bizi kıyasıya birbirimize düşürmeyi başarmışlardır.
İç ve dış düşmanla ayni anda mücadele ederek başarılı olmanın en güzel örneği, milli mücadelede Atatürk'ün önderliğinde verilmiştir. Kurtuluş mücadelemizde de asıl tehdit, öncelikle kendi içimizden gelmiştir. İngiltere, Fransa ve Yunanistan'ın yoğun psikolojik harp uygulamaları ile iç isyan çıkartılan bölgelerde sulh ve sükûn temin edildikten, yani cephe gerisi emniyete alınıp milli birlik sağlandıktan sonra dışarıdan gelen askeri güçlere karşı silahlı mücadele verecek duruma gelinmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında milli mücadelenin her safhasında uygulanan psikolojik harekât yöntemleri çok başarılı örneklerle doludur. Bugün de aynen milli mücadele öncesi günlerin benzeri şartları yaşadığımız gerçeğinden hareket ile benzeri çalışmaları yapmamızın zorunluluk olduğunu değerlendiriyorum. Aksi takdirde küresel saldırılar karşısında ülke topraklarını savunacak kişiler bulmamız zor olacaktır.

Kitapta Atatürk tarafından yönlendirilen ve TBMM tarafından profesyonelce yerine getirilen psikolojik savaş uygulamalarını aktararak yöneticilerimize ışık tutmaya çalıştım.

Günümüzde küresel güçlerin kendi çıkarlarını elde etmede kullandıkları psikolojik savaş uygulamalarından önemli gördüklerimi ve özellikle bizimle ilgili olanlarını bu kitapta uzman gözü ile irdeleyerek ilgili ve yetkililerin tedbir alması için uyarılarda bulundum.

Küresel güç odaklarına karşı mücadelenin en etkin yolu, geçmiş tecrübelerin ışığında sağduyumuzu kullanarak halkımızı bilgilendirip saldırılar karşısında güçlü kılmaktan geçmektedir. Bu maksatla günümüzün en etkili gücü olan bilgiye ulaşmamız, bilgiye egemen olmamız, bilgiyi değerlendirip yeni bilgilere ulaşmamız, sonuçta bu mücadelede fiilen görev alacak insan gücümüzü çok iyi yetiştirmemiz gerekmektedir. İnsan gücümüzü iyi yetiştirmenin yolu da kendi köklerimize, kendi gelenek ve göreneklerimize ve bunlarla yoğrulmuş binlerce yıllık zengin kültür değerlerimize sımsıkı sarılmak olacaktır.

Cumhuriyeti emanet ettiğimiz gençlerimizi Türk milli kültür değerleri ışığında iyi yetiştirip, milli niteliklerle karakterimizi teçhiz edip, milli bilinçle güçlenmeliyiz. Bu şekilde kazandıracağımız milli benlik ve milli ruh ile günümüz küresel psikolojik savaş saldırılarına karşı durmamız ancak mümkün olacaktır.
Peki, bunun için neler yapabiliriz?

İşte bu kitap, bunların cevaplarını bulmak için hazırlanmıştır...



Dr. Tahir Tamer Kumkale
21 Ocak 2008 Pazartesi

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale