12 EYLÜL 2024 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Cumhuriyeti içimiz buruk kutluyoruz
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

CUMHURİYET; FİKREN, İLMEN, FENNEN, BEDENEN KUVVETLİ VE YÜKSEK SECİYELİ MUHAFIZLAR İSTER. YENİ NESLİ BU KEMİYET VE KEYFİYETTE YETİŞTİRMEK SİZİN ELİNİZDEDİR. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1923)

 29 Ekim 2007 Pazartesi 

Atatürk’ün önderliğinde verilen ölüm-kalım mücadelesi ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel vasfı “tam bağımsız” olmasıdır. Sömürgecilere karşı verilen mücadele sonrasında yurdumuzu işgal eden düşman kıtaları ile birlikte devleti her alanda teslim alan vahşi kapitülasyonlar Lozan ile def edilmiştir. Milli kuvvetlerle( kuvvay-ı milliye), milli hukuka ( müdafa-i hukuk) dayalı olarak tam bağımsızlık temeli üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti 84 yıl sonra kuruluş günlerindeki sancıları yaşamaktadır.

23 Nisan 1920’de padişahlık baskısına rağmen TBMM’nin duvarına astığı “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” gerçeğine 29 Ekim 1923 ‘te cumhuriyetle birlikte kavuşan milletimiz bugün her alanda bağımlı olmanın sancılarını yaşamaktadır.

Ekonomimiz IMF ve Dünya Bankasına, hukuk sistemimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, iç politikamız AB uyum yasaları ile Avrupa’ya, dış politikamız ABD’ne , dilimiz İngilizceye, kültürümüz küresel değerlere, ordumuz Nato’ya bağımlıdır. 100 milyar dolara ulaştığı için bayram yaptığımız ihracatımız dahi % 70’i ile ithal mallarına bağımlıdır.

Bugün cumhuriyetimize karşı savaş açan PKK terör örgütü; 12 askerimizi şehit edip, 16 askerimizi yaralayıp, 8 askerimizi esir alırken, dünyayı PKK’nın başına geçirecek gücü varken ve millet sokaklarda hükümete destek yürüyüşleri yaparken ne yapacağına dahi karar veremeyip ABD ve AB’den destek arayan bir ülke konumuna düşürüldük. Bize bu aşağılanmış Cumhuriyet tablosunu yaşatanları şiddetle kınıyor ve ayıplıyorum.

Bugün, 2007 yılında Türkiye’nin milli güç unsurlarının ulaştığı seviye 1920’ler ile mukayese edilemeyecek kadar güçlüdür. Bu muhteşem potansiyele rağmen siyasi alandaki tavizkar ve bağımlı tutum ve davranış bugün tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini her alanda dışa bağımlı tipik bir sömürge görünümüne getirmiştir.

Cumhuriyetimizin 84 üncü zafer yılında bu yazıları kaleme almak içimi burkuyor. Biz bunu haketmiyoruz. Biz bugünkü mevcut gücümüzle sömürge olmayı, itilip kakılmayı, yönetilip yönlendirilmeyi asla haketmiyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu manzarayı görünce Anıtkabirde kahrolduğunu görebiliyorum.

Peki nedir Cumhuriyet ve Türkiye Cumhuriyetinin aslı ?

Cumhuriyetimiz; Anadolu'daki Türk milli varlığının ortaya koyduğu, geliştirdiği ve yücelttiği bir milli oluşumdur. Tarihi ömrünü tamamlamış büyük Cihan İmparatorluğu içinden yeni ve bağımsız bir milli devlet yaratma çabalarının neticesidir.

Bu muhteşem oluşum, dünün emperyalist sömürgeci, bugünün küresel dünya güçleri tarafından bir türlü hazmedilememektedir. Kuruluşunun 84'ncü yıldönümünde bütün olumsuz şartlarına rağmen Cumhuriyetimiz; sahip olduğu milli güç potansiyeli ve coğrafi konumunun kazandırdığı özelliklerle dünya çıkar çevrelerinin hâlâ göz diktiği bir varlıktır.
Dünya emperyalist güçlerine karşı verdiğimiz ölüm-kalım mücadelesi sonucunda kurulan Cumhuriyetimizin 84 yılda ulaştığı gelişmişlik seviyesi kolay olmamıştır. Sahip olduğumuz topraklarda çıkarı olan devletler ile bunların içimizdeki gizli uzantılarına karşı her alanda verdiğimiz mücadele halen devam etmektedir. Bu topraklarda kaldığımız sürece bu amansız mücadelenin bitmeyeceği de bir gerçektir.

Cumhuriyet idaresi; halkımızın kendi hakkında karar vermesinin bütün siyasi araçlarını bünyesinde taşımaktadır. 23 Nisan 1920'de açılan TBMM ile başlayan "Milli Hâkimiyet fikri ve bu hâkimiyetin kayıtsız şartsız Türk milletinde olduğu" esası; cumhuriyet idaresinin ayrılmaz ve yaratıcı unsurudur. Türk halkının kendi idaresini kendi seçtikleri ile sağlayabilmesi ancak Cumhuriyet yönetimi ile gerçekleştirilmiştir. Halk idaresinin bölünmezliği cumhuriyetin doğal bir sonucudur.

Türkiye Cumhuriyeti; tarihin çok çetin tecrübelerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu çıkışta dökülen on binlerce şehidin kanı vardır. Gazilerimizin üstün gayreti, alın teri ve döktükleri kanın katkısı vardır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulması ile tarihten tamamen silinmek istenen bir milletin yitirilmiş görünen bütün öz yetenekleri, bilinmeyen ve yeterince anlaşılamayan özellikleri belirgin bir şekilde yeniden dünyaya ispat edilmiştir.
Türk milleti için cumhuriyet sadece bir idare tarzı değildir. Bağımsız cumhuriyet ayni zamanda bir milli varlık ilkesi ve var oluş belgesidir..

Cumhuriyet; milletçe yükselme şuurunun temel taşıdır. Cumhuriyet; Tarihin Türk milletine kazandırdığı milli kültür kaynakları ile meydana gelen milli birlik ve beraberlik duygusunun tabii bir sonucudur. Aslında bu şuurlu yapıya sahip olunmasa idi, bugün özgürlükler ve bağımsızlıktan bahsetmek ve cumhuriyetin sağladığı imkânlardan yeterince yararlanmamız mümkün olmazdı.

Cumhuriyetimizin özelliği; tarihte ilk defa ideolojilerin, tahrik ve ayaklandırma isteklerinin; toplumları sınıflara ayırıp, birini diğerine hâkim kılarak, ihtilallerle sonuç alma gayretlerinin dışında; Türk milletinin dünyanın başlıca büyük kuvvetlerine karşı tamamen yalnız kaldığı anda; kendisini sömüren güçlerin yönettiği bir ortamda harekete geçerek kurduğu tamamen kendine özgü bir sistem olmasıdır. Bu özelliği dolayısıyla kendisinden önceki ihtilâller ve siyasi hareketlerle kıyaslanarak açıklanamayacağı gibi her birinin ulaştığı sonuçlar açısından da bir değerlendirmeye tabi tutulamaz.

Cumhuriyetimiz her ne kadar içeriden ve dışardan pek çok saldırı ile karşılaşmasına rağmen 84 yıl içinde kuşaktan kuşağa devredilen ilkelerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bu ilkeler daima Türk milletinin güvenlik, mutluluk ve refah isteklerinin kefili olmuştur.

84 yılda Türkiye Cumhuriyetinin iç ve dış düşmanları ortadan kalkmamıştır. Bundan sonrada kalkmayacaktır. Ancak cumhuriyetimizin dayanakları olan milli güç unsurlarımız ile Anadolu Türk toplumunun toprağına ve devletine bağlılığı dolayısıyla bu devletin dünya üzerindeki yeri, üniter yapısı, önemi ve gücü hiç bir şekilde düşmanlarının fiil ve hareketleri ile değiştirilemeyecektir.

Cumhuriyete yönelik saldırıları etkisiz kılan Ordu-Millet karakterli Türklerin milli gücü; binlerce yıllık tarih içerisinden süzüle süzüle gelen ve elde kalan tek unsurdur.

Kurtuluş Savaşı verilerek kanla ve canla oluşturulan, "Tam bağımsızlık” ve "Millet egemenliği" ilkesi üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti; 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan AB ile üyelik müzakereleri ile bu iki temel vasfını AB yönetimine devretmek üzere yola çıkmış bulunmaktadır.

Milletimizin önünde cumhuriyetin korunup-kollanması gibi hayati bir görev bulunmaktadır. Başlayan bu tarihi süreç içinde milletimizin yolunu yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk aydınlatacaktır. Ata’nın emirleri özetle “Gençliğe Hitabe’de” mevcuttur. Milletçe bu hitabeyi yeniden okumak ve gereğini yapmak durumundayız.

Aziz milletimin Cumhuriyet Bayramını kutluyorum..



Dr. Tahir Tamer Kumkale
29 Ekim 2007 Pazartesi

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale