13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Türkiye için nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı?
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Yeni Türkiye'nin takip edeceği siyaset, belirsiz ve keyfi olamaz. Bizim siyasetimiz, mutlaka milletin kabiliyet ve ihtiyacı ile mütenasip olacaktır. Artık yeni Türkiye'nin devlet siyaseti, milli sınırları dahilinde egemenliğine dayanarak bağımsız yaşamaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1923)

 29 Ağustos 2007 Çarşamba 

28 Ağustos 2007’de Türkiye’nin 11 inci Cumhurbaşkanı olarak AKP Kayseri milletvekili Sayın Abdullah Gül’ün seçilmesinin önünde hiç bir engel yoktu. AKP’nin %47 oy oranı elde ederek kazandığı meclis çoğunluğu ile yani sadece AKP oyları ile Sayın Gül bütün Türkleri kucaklaması gereken bir makama oturmuştur.

Abdullah Gül’ün geçmişindeki tutum ve davranışlarını değerlendiren muhalefet partileri tamamen tarafsız olması gereken bir makamda neden Gül’ün olmaması gerektiği yönünde ciddi argümanlar ortaya koydular. Fakat meclis aritmetiği AKP tarafından gösterilen tek aday olan Sayın Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasının önünde engel tanımıyordu. Nitekim beklenen oldu ve Sayın Abdullah Gül hukuka ve mevcut demokratik teamüllere uygun olarak Cumhurbaşkanı seçildi. 11 inci
Cumhurbaşkanımızın milletimize, devletimize ve Türk dünyasına hayırlı olmasını diliyorum..

Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminin nasıl geçeceğini tahmin etmek çok kolay . Çünkü mevcut siyasi partiler ve seçim kanunları ile mecliste çoğunluğu olan AKP ve lideri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde demokrasilerde nadir görülen bir şekilde tam bir tek parti diktatoryası tesis edilecektir. Adeta dikta rejimleri benzeri demokratik bir sistem kurulmuş olacaktır. Sayın Ahmet Necdet Sezer döneminde hükümetin icraatlarını ciddi şekilde denetleyen ve kısıtlayan bir makam olarak görülen Cumhurbaşkanlığı bu defa icraatları destekleyen bir konuma gelecektir.
Bu yeni durumun iyi veya kötü yanları olacaktır. Bunu uygulamalarla göreceğiz. Şimdi meseleye biraz yukarıdan bakalım ve ülkemiz için nasıl bir cumhurbaşkanı istiyoruz sorusuna cevap arayalım.

Bu coğrafyada, stratejik konuma sahip Anadolu topraklarında, cihan imparatorluğu kurmuş 72 milyonluk bir milletin yönetimi basit ve kolay bir iş değildir. Bu ülkenin zirve yöneticileri sıradan bir kişi olamaz. Olmamalıdır.

Yüce Allah, Kur’anı Kerim En’am Suresi 123 ncü Ayetinde Meal’en; “Ve işte böylece her ülkenin önde gelenlerini, hile ve entrika peşinde koşan suçlular durumuna sokarız; ama çevirdikleri entrikalar yalnız kendi aleyhlerine olur; ve onu da anlamazlar.” Buyurmuşlardır. Bunun Tefsiri ise aynen şöyledir; “ Önemli kimseler olduklarına inanmaları onları az veya çok eleştiriye kapalı hale getirdiğinden ‘ önde gelenler ’ kural olarak, kendi davranışlarının ahlâki yönlerini sorgulamakta diğer insanlardan daha az istekli olurlar; ve bunun sonucu olarak kendilerini daima haklı görmeleri, onları çoğu zaman büyük hatalar yapmaya sevkeder.” Görüldüğü ülke yönetimine gelen kişilerin seçiminde çok titiz davranılması gerektiği allahın emirlerinde dahi yer almıştır.

Büyük Hun İmparatoru Atilla; “ Türklere liderlik eden kişiler cesur ve korkusuz olmalıdırlar. Liderler iyi zamanlarda olduğu kadar belirsiz dönemlerde ve tehlike karşısında da cesaretle hareket etmesini bilmelidir.” ifadesi ile liderin temel vasfını vurgulamıştır.

Vezir Nizamü’l-Mülk, iyi devlet adamlığının nasıl olması gerektiğini pek çok misalle açıkladığı SİYASETNAMESİ’nde özetle; “Padişah; fermanı altında bulunan kullarının idaresini başkalarına havale edemez. Halkın işinden gafil olamaz. Mümkün olduğu kadar onların durumlarını gizli ve açık sormalı, uzun elleri kısaltmalı, zalimlerin zulmünü onların üzerinden kaldırmalıdır. Padişahlar daima halkın adaleti ve refahı için, işlere şahsi menfaâtini düşünmeyen perhizkârları ve allahtan korkanları memur etmelidirler.”diyor.

Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Gazi ölüm döşeğinde iken oğlu Orhan Bey’e yaptığı vasiyetinde benzer temaları işlemiştir; “ ….Adaletli ol, iyi adam ol, merhametli ol. Bütün teb’anı eşitlik üzerine koru. Allahı tanımayan ,kazancını içkiye veren kimselere devlet işlerinde vazife verme; verirsen yüzü kara olarak ahirete gelesin. Zira bu tip insanlar Allahın gazabına müstehâk olduklarından, işlerinde hayır ve başarı olmaz. Bunlar millete iyi muamele etmezler ve rüşvet almaya meyyâl olurlar. Memleket ve millet bundan zarar görür. Bilmediğini bilenden sor. Sana sadık olanları hoş tut….”

Büyük Türk Hükümdarı Timur ise devlet hizmeti verilecekler hakkında; “ Herkesin kıymetini, bulunduğu mevkiyi ve herşeyin ölçüsünü bilerek buna uygun görev verilmelidir” şeklinde öğüt verir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk büyük eseri NUTUK başta olmak üzere üst düzey devlet hizmetinde görevlendirilecek kişilerin vasıflarını pek çok yerde vurgulamıştır. Bunlardan birkaçı aşağıya çıkartılmıştır;

“ Mecliste, hakim olan fırka’nın hükümet teşkilini, muhalif ve ekâlliyette bulunan bir fıkraya terk etmesi ise asla mevzuubahs olamaz. Kaideten ve usulen milletin ekseriyetini teşkil eden ve gayei mahsusası bariz olan fırka, hükümeti teşkil mes’uliyetini üzerine alır ve kendi gaye ve prensiplerini memlekette tatbik eder.” (Nutuk-S.159)

“ Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki sinesinde yetiştirerek başının üzerine çıkartacağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden bir an vazgeçmesin” ( Nutuk-S.607)

“ Bir milletin siyasi alın yazısında mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görebilme ve onun kudretini takdir edebilmede ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.” (1927)

“ İçinizde memleketi ve milleti en çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak bu sayede meclis sizin arzularınızı yapmaya,ve lâyık olduğunuz refahı temin kudretine malik olacaktır” (1923)

Buraya kadar milletimize yön veren başlıca sözleri sıraladım. Bunların hepsinden alınacak çok önemli dersler vardır.
Sonuç olarak ; Türkiye yeni cumhurbaşkanını seçmiştir. Sayın Gül, AKP kimliğini geride bırakarak 72 milyonun temsilcisi olarak TBMM’de yemin etmiş ve cumhurbaşkanlığı görevini devralmıştır. Şimdi geriye değil ileriye bakmak zamanıdır. Bugüne kadar Sayın Gül’ün ismi üzerinde ki tartışmalar tarih içindeki yerinde kalmalıdır.

Bugün milletimizin en büyük ihtiyacı ülkede birlik, beraberlik, bütünlüğün sağlanması ve muhafazasıdır. Bütün milleti ve devletin bütün organlarını kucaklayarak milli hedefler doğrultusunda yönlendirme görevi cumhurbaşkanına düşmektedir. Sayın Abdullah Gül’ün bu bilinçle hareket edeceğine inanıyorum.

Yeni durumun devletimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum..



Dr. Tahir Tamer Kumkale
29 Ağustos 2007 Çarşamba

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale