Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Atatürkçü Düşünce anayasadan çıkartılamaz (8) |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1924) |
13 Ağustos 2007 Pazartesi |
2954 sayılı TRT KANUNU ile 3984 sayılı RTÜK KANUNU
AKP milletvekili Prof.Dr. Zafer Üskül’ün ortaya attığı “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ’in fikir ve düşüncelerinin anayasadan çıkartılması ile renksiz bir aynayasa oluşturulması” fikrine Türkiye ve Türklük düşmanları pek sevindiler. Biz biliyoruz ki, Atatürkçü düşünce cumhuriyetin temelidir. Devletin varlığı ve milletin bekasının güvencesidir. Bu düşüncenin Türk devletinin temel sistemi olan anayasadan çıkartılmasını istemek devletin temeline dinamit koymakla eşdeğerdir.
Milli değerlerimizi sahiplenmeyi ilke edinmiş ULUSALSES gazetesi olarak milli değerlerimize yapılan saldırılar karşısında Türk halkını bilgilendirmek için konuyu bilimsel bakış açısıyla incelemeye devam ediyoruz.
2954 SAYILI TÜRKİYE RADYO VE TELEVİZYON KURUMU KANUNU: Atatürkçü Düşünce'nin yayılıp yaygınlaştırılmasında görev verilen önemli anayasal organlardan birisi de Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu'dur. Anayasa'nın 133 ncü maddesi uyarınca 11 Kasım 1983 tarihinde 2954 Sayılı Yasa ile oluşturulan TRT Kurumuna; yasanın 5.b ve 9 ncu maddesi ile Atatürk İlke ve İnkilaplarını yaygınlaştırma ve kökleştirme görevi verilmiştir. İşte bu maddeler;
MADDE 5 : Genel yayın esasları şunlardır: a) Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı olmak; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, milli egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, kamu yararını korumak ve kollamak, b) Atatürk ilke ve inkılaplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek,
MADDE 9 : Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun görevleri şunlardır: e) Yurt içine yapılacak; haber, kültür, bilim, sanat, eğlence ve benzeri türlerde eğitici, aydınlatıcı ve eğlendirici nitelikte her türlü yayınlarla; 1. Atatürk ilke ve inkılaplarının kökleşmesine, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflerin gerçekleşmesine, 2. Devletin varlık ve bağımsızlığının, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün, toplumun huzurunun, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı ve Atatürk Milliyetçiliğine dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerinin korunmasına ve güçlendirilmesine, 3. Milli eğitim ve milli kültürün geliştirilmesine, 4. Devletin milli güvenlik siyasetinin, milli ve ekonomik menfaatlerinin korunmasına, 5. Kamuoyunun Anayasa ilkeleri doğrultusunda serbestçe ve sağlıklı bir şekilde oluşmasına,yardımcı olmak."
TRT Kanunu çıktığı zaman bugünkü gibi ulusal yayın yapan özel radyo ve televizyonlar yoktu. Görüntülü iletişim alanında tek olan ve her evde bulunan TRT bu konuda önemli ve etkin bir kuruluş idi. Özel televizyonların çıkışı ile birlikte TRT’nin yurtiçi ve yurtdışında izlenme oranı büyük ölçüde düşmüştür. Bu yüzden kanunun kendisine yüklediği görevleri artık yerine getirmesi fiziki olarak mümkün değildir. O halde ayni görevler özel televizyonlara da yüklenmelidir. Bu kaçınılmaz bir sorumluluk olarak ortaya çıkmıştır.
3984 sayılı RADYO VE TELEVİZYONLARIN KURULUŞ VE YAYINLARI HAKKINDA KANUN:
13 Nisan 1994 tarihinde kabul edilen 3984 Sayılı "Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun" ile TRT dışındaki yayın kuruluşlarının da Atatürk İlkeleri ve İnkilapları doğrultusunda yayın yapmaları zorunlu hale getirilmiştir. Böyle davranmayan Radyo ve Televizyonları denetlemek ve yaptırımlar uygulamak üzere, yine bu yasayla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ouşturulmuştur. Bu Kanunun Atatürkçülük ile ilgili maddeleri şu şekildedir;
MADDE 4. - (Değişik: 15/05/2002 - 4756/2) Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasanın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, millî güvenliğe ve genel ahlâka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır. Yayınların Türkçe yapılması esastır. Ancak, evrensel kültür ve bilim eserlerinin oluşmasına katkısı olan yabancı dillerin öğretilmesi veya bu dillerde müzik veya haber iletilmesi amacıyla da yayın yapılabilir.
Ayrıca kamu ve özel radyo ve televizyon kuruluşlarınca Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir. Bu yayınlar , Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz. Bu yayınların yapılmasına ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurulca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Radyo, televizyon ve veri yayınlarında uyulması gereken yayın ilkeleri şunlardır: a) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı yayın yapılmaması. b) Toplumu şiddete, teröre, etnik ayrımcılığa sevk eden veya halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden veya toplumda nefret duyguları oluşturan yayınlara imkân verilmemesi.
e) Yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması..."
Görüldüğü gibi bu yasayla kamuoyunun bilgilendirilme ve yönlendirilmesi için günümüzün en etkili aracı olan radyo ve televizyonlara önemli yükümlülükler getirilmiştir. Buna göre bütün yayın kuruluşlarından anayasanın başlangıç bölümünde ve değiştirilemeyecek temel ilkeler maddelerinde belirtilen hususlara uygun olarak yayın yapması istenmektedir.
Düzenlemede bununla da kalınmamış, gerek devlet ve gerekse özel yayın kuruluşları bu kanun ile denetim altına alınarak "yayın hayatından men" cezası dahil pek çok cezai müeyyide getirilmiştir. Ve bunlar titizlikle uygulamaya başlamıştır...
Aslında devletimiz Atatürk’ün ve Atatürkçü düşünce'nin araştırılıp, incelenmesi ve uygulama alanına konulması ile ilgili bütün yasal boşluklarını doldurmuş, müesseselerini kurmuş ve çalıştırmaya başlamıştır. Aksayan hususların kanuni mevzuat noksanlıklarından değil, bu müesseselerin yönetim kadrolarında yeterli bilgi ve kültür ile donanmış kişilerin istihdam edilmemesinden kaynaklandığı değerlendirilmektir.
Şimdi anayasadan Atatürkçülük ile ilgili maddelerin çıkartıldığını ve bütün ideolojilerden uzak renksiz bir anayasa yapıldığını farz edelim. Bu durumda TRT ve RTÜK kurumunun temel işlevleri de tamamen ortadan kalkmış olacaktır. Ve sonunda insanlarımız küresel mihraklarca sürdürülen yoğun psikolojik saldırılar karşısında tamamen korumasız bir duruma düşeceklerdir.
Şimdi akla şu soru gelebilir. Peki bu iki kurum bugünkü yapısıyla bu görevi yapabiliyor mu? Bunun cevabı “hayır yapamıyor” olacaktır. Fakat bu iki kurumun başına gerçekten Atatürkçülüğü benimsemiş dirayetli iletişimciler atandığında kanun maddeleri derhal işletilerek olumlu sonuçlar alınabilecektir.
DEVAM EDECEK
Dr. Tahir Tamer Kumkale 13 Ağustos 2007 Pazartesi |
|
|