Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Büyüyen, gelişen ve güçlenen Çin |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Bilindiği gibi ABD ve Avrupa Birliğinin ardından dünyanın en önemli üçüncü ekonomik gücünü oluşturan Çin ve Güneydoğu Asya ülkeleri arasında bölgeselleşme süreci giderek hız kazanmıştır. Son yirmi yıl içerisinde bölgede kurulan siyasi ve ekonomik örgütlere sıradan bir katılımcı olarak iştirak ederek gözlemcilikten başka faaliyeti izlenmeyen ÇİN'in artık işlevini değiştirdiği, bölgesinde siyasi ve ekonomik ağırlığını hissettirebilmek ve belirlediği stratejik hedeflere ulaşabilmek için bu defa kendisinin önderliğinde çok önemli girişimlerde bulunduğu görülmektedir.
26-27 Şubat 2001'de Çin'in Hainan eyaletinin Boao şehrinde gerçekleştirilen BAF (BOAO ASYA FORUMU) bu etkinliklerden sadece bir tanesidir.
Çin, Güney Kore, Moğolistan, Malezya, Filipinler, Japonya, Singapur, Endonezya, Tayland, Bruney, Vietnam, Nepal, Sri Lanka, Kamboçya, Laos, Hindistan, Pakistan, Nepal, Birmanya, İran, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Avustralya'dan oluşan ve sekretaryasını Çin'in üstlendiği önemli bir bölgesel güç meydana getirilmiştir.
Başkan Bush ve Putin arasında giderek sıklaşan dialogların sebebinin ne olduğu bu oluşum dikkatle izlendiğinde daha kolay anlaşılabilmektedir.
Ekonomisi hızla gelişen ve dünyanın en önemli pazarlarından birini oluşturan Çin'in bu ülkeler üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu görülmektedir.
Avustralya'yı da içine almasına rağmen tam anlamıyla bir Asya Örgütü niteliğindeki BAF'ın kuruluş amacı;
"Globalleşme süreci içinde Asya ülkelerinin ekonomik ve toplumsal problemlerini müzakere etmek ve Asya ülkelerinin birbirleri ile olan ticaretini , karşılıklı yatırım ve teknoloji transferini ilerletmek ve nihayet ülkeler arası işbirliğini güçlendirmek" olarak açıklanmıştır.
BOAO ASYA FORUMU; ayni zamanda "ASYA ARAŞTIRMA MERKEZİ" gibi bir strajejik düşünce kuruluşu olma görevini de üstlenmiştir.
Bu merkezin; "ülkelerin gerçekçi stratejik tercihlerini yaptıktan sonra yeni fırsat ve risklere karşı önlem alabilecekleri, ekonomik sorunların teşhisini ve ekonomiyi yönetme kabiliyetini arttırmak suretiyle her türlü ekonomik çalkantıya hazır olabilecekleri, ekonomik kalkınmanın getirdiği risk ve fırsatlara yönelik ön raporların hazırlanmasında önemli işlevleri olduğu" vurgulanmıştır.
BOAO ASYA FORUMU'NUN TEMEL ÖZELLİKLERİ'Nİ ini şu şekilde özetlemek mümkündür.
1. Forum; 26 ülkenin siyaset adamları, ünlü bilim adamları, uzmanları, ekonomik sektör ileri gelenleri, ve ünlü iş adamlarından meydana gelmekte olup, tamamen sivil karakterli bir örgüttür.
2. Forum; yarattığı karşılıklı dialog ve koordinasyon ortamı ve sağladığı işbirliği avantajı ile sadece üye Asya ülkelerinin değil, tüm dünya ticaretinin gelişmesine de önemli katkılar sağlayacak ve fırsat yaratacak bir niteliktedir.
3. Forum ; kâr amaçlı olarak kurulmamıştır.
4. Forum; Asya ülkeleri'nin siyasi yöneticilerine, bilim adamlarına ve iş dünyasının liderlerine Asya ülkelerinin topyekün ekonomik kalkınması için dialog ortamını yaratarak dünyada Asya'nın ağırlığını ortaya koymayı hedef almıştır.
5. Forum; Asya ülkeleri merkezli olmakla birlikte, Asya dışındaki devlet adamlarını ve iş dünyasının liderlerini dışlamayacağını ve her türlü yakın dialog ve işbirliğine açık olduğunu açıklamıştır.
6. Forum; gücünün ve faaliyetlerinin gelişmesi ile birlikte dünyanın diğer ülkeleri ve bölgeleri arasındaki ekonomik, ticari ve finans ilişkilerini de arttırmayı plânlamaktadır.
7. Forum; 27 Şubat 2001 tarihinde kurularak göreve başlamıştır. Her yıl periyodik olarak toplanmayı kararlaştırmıştır.
8. Merkezi Çin'in BOAO kentinde bulunan Forum'un devamlı bir sekretaryası bulunacaktır.
Çin'in tarihi ve siyasi misyonuna uygun olarak önayak olduğu ve gerçekleşmesi için büyük çabalar harcadığı BOAO ASYA FORUMU'nun ilk toplantısına katılan delegelerin üzerinde anlaştıkları ve yayınladıkları ortak fikir özetle şu şekildedir;
"ASYA ÜLKELERİ'NİN DÜNYA EKONOMİK KÜRESELLEŞME SÜRECİNİN DIŞINDA KALMALARINA KARŞI ÖNLEMLER ALINMASI İÇİN, BÖLGENİN ÇIKARLARININ KORUNMASI VE BİRBİRLERİNE DESTEK VERİLMESİ GEREKLİDİR. GELECEĞE YÖNELİK BÜYÜK VE GÜÇLÜ BİR ASYA'NIN YARATILMASI İÇİN BİRLİKTE ÇABA HARCANACAKTIR."
Bu ortak fikre uygun olarak; Asya ülkelerinin dünya ekonomisinin küreselleşmesi sürecinde üstleneceği görevler ise şu şekilde sıralanmıştır.
I. Ülkelerin siyasi liderleri ile ekonomik sektör liderleri arasında üst düzey diyalog sağlayarak ülkelerinin karşılıklı çıkarlarının korunması ve birlikte yüksek refah seviyesine ulaşılmasını gerçekleştirmek,
II. Asya ekonomilerinin kalkınması için uyum ortamı yaratılarak düzenli gelişmelerini sağlamak,
III. Asya bölgesinin ekonomik bütünleşme sürecini hızlandırarak ticaret ve yatırım fırsatlarını daha iyi kontrol altına almak. Ortaklaşa bölgenin çıkarlarını korumakla birlikte Asya'nın rekabet gücünü arttırmak,
IV. Asya bölgesinin insan kaynağı dahil bütün kaynaklarının uygun bir şekilde değerlendirilmesi için Araştırma Merkezleri'nin bilgi ve fikir desteğini temin etmek,
V. Asya bölgesinin kültürleri arasındaki karşılıklı anlaşmayı ve dialogu arttırmaktır.
Görüldüğü gibi dünya nüfusunun çoğunu oluşturan ve her türlü hammadde kaynaklarına sahip, eski ve köklü bir kültürü olan milletlerin oluşturduğu bu birlikteliğin, 21 nci yüzyılın gündemini belirleyeceği kesindir.
Çin mevcut potansiyeli ile bu ülkeleri birarada tutabilecek bir konumdadır. ABD ve AB 'nin yanında önemli bir dünya gücünün oluşması için önemli adımlar atılmıştır. Burada devletler kültürleri, dinleri ve yaşantıları ile değil ekonomik altyapıları ile ve coğrafi konumları ile biraraya getirilmiştir.
40 yıldır kendilerinin bir HRİSTİYAN KLÜBÜ olduğunu ve aralarında müslüman bir ülkeye yer olmadığını açıkça yetkili ağızlarından beyan eden Avrupa Birliği kapılarında oyalanan Türkiye'nin bu oluşumda da yeri olmadığı görülmüştür.
Acaba bu önemli teşkilatlanmanın hazırlık çalışmaları yapılırken Ata'ları ASYA'dan gelen ve topraklarının % 90'ı halen Asya'da bulunan, bu büyük oluşum ile Avrupa arasında köprü durumunda yer alan TÜRKİYE'nin sayın Büyükelçileri 4 milyar insanı biraraya getiren bu büyük oluşumu görmediler mi?
Yoksa Avrupa Birliğine alınacağımız masalına gönülden bağlı olduklarından bu örgütün meydana gelebileceğine ihtimal mi vermediler ?
Sonuç olarak; bizim dışımızda , ama bizimle doğrudan ilişkili bir yeni oluşum meydana çıkmıştır. Daha kuruluş safhasındadır. Önünde pek çok engeller ve uzun vadeli çalışmalar vardır. AMA, ÜMİT VADETMEKTEDİR.
Ülkemizin sayın yöneticilerinin günlük iç meselelerden sıyrılmaları ve iç anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp bu büyük organizasyon ile ilişkileri geliştirmeye çalışmaları gerekmektedir.
Üniversitelerimiz,Sivil Toplum Örgütlerimiz bu konuya zaman ayırmalı, basınımız kamuoyunu doyurucu bilgiler vermelidir.
Oysa konu bugün için tamamen Türkiye gündeminin dışındadır. Catherina Derviş'in pazardan aldıkları ve hangi yemeği daha çok sevdiği , Kemal Derviş'in kullandığı parfümün markası Türk kamuyounun en önemli haberi olarak manşetten verilmektedir.. Artık titreyip kendimize dönmeli ve millî menfaâtlerimizin yakından takibedileceği günlere ulaşmalıyız.
Türkiyenin ve Türk insanı'nın yakın geleceğini önemli derecede etkileyecek olan bu konuya ilişkin aydınlatıcı bilgiler bıkmadan ve usanmadan bu sütunlarda verilmeye devam edilecektir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 19 Haziran 2001 Salı |
|
|