Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Kumkale Beldesi ve Kumkale muhabere sahasında bir gezi |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın. Türk toprağı! Sen, seni seven Türk milletinin mezarı değilsin. Türk milleti için yaratıcılığını göster. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1925) |
KUMKALE, Çanakkale iline bağlı 2500 nüfuslu çok küçük, insanları tarımla geçinen bir beldenin adı. Anadoluda bulunan onbinlerce beldenin isimi bilinmezken Kumkale en fazla aşina olunan isimlerden biri. Geçen hafta Kumkale savaş tarihini araştıran değerli dostum, kardeşim tarih araştırmacısı Salih Şen'in davetlisi olarak Kumkale'de idim. Aslen Kumkale'li olan ve 18 Mart Üniversitesi'nde görev yapan Salih Şen uzun bir süredir 1915 Kumkale Muharebeleri üzerinde çok ciddi araştırmalar yapıyor. Bölgeyi çok iyi tanıyor. Çanakkale Savaşı deyince sadece Gelibolu yarımadasındaki muharebelerin akla geldiğini, oysa Kumkale bölgesinde de çok çetin ve başarılı muharebelerin yapıldığını, yöneticilerin olmasa bile tarihçilerin Kumkale'ye eğilmeleri gerektiğini savunuyor. Ben herkesin önceden tahmin ettiği ve bana sorduğu gibi Çanakkale'li ve Kumkale'li değilim. Ama adını taşıdığım dedem Kaymakam( Yarbay) Tahir Bey'in bu bölgedeki muharebelerde yaralanarak "Muharip Gazilik" ünvanı kazanması ailemizin şerefle taşıdığı Kumkale soyadını almasında büyük etkendir. Bu bakımdan Kumkaleli olmamama rağmen Kumkale soyadını taşımaktan her zaman gurur duymuşumdur. "kumkale. Net" isimli internet sitemde tam altı yıldır okuyucularımı "Kumkale marşı" ile karşılamak da bana büyük haz veriyor. Salih Şen, soyadımdan beni buldu. Askeri Tarih Komisyonu üyeliği görevim dolayısıya kendisine yardımcı olabileceğimi vurgulayarak beni israrla Kumkale'ye davet etti. Hem aileme adını veren bölgeyi ve insanlarını yakından tanımak, Kumkale'li kardeşlerimle sohbet etmek, en kısa sürede çıkarmayı düşündüğüm Kumkale Muharebeleri konulu kitabım için yapacağım alan çalışmalarının ön keşfini yapmak amacıyla bu daveti içtenlikle kabul ettim. Bu vesile ile Çanakkale 18 Mart Üniversitesi kurucu rektörü arkadaşım Prof. Dr. Mete Tunçoku ile de görüşmeyi ve yönettiği "Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi" çalışmaları hakkında genel bir bilgi almayı düşündüm. Çanakkale Üniversitesinin şehre ve boğaza tepeden bakan muhteşem tesislerini kısa sürede dolaşarak Üniversitenin hem kendini ve hem de şehri geliştirdiğine ikna oldum. Mete Tunçoku hocamla üniversitenin ilk kampüsü olan şehir içindeki Eğitim Fakültesindeki odasında görüşüp çalışmaları hakkında bilgi aldım. Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi; Atatürk'ün asker, devlet adamı ve inkılapçı kişiliği ile önderliğini araştırmak, Çanakkale Savaşlarında Atatürk'ün cephelerde kazandığı kesin zaferle tarih sahnesine doğmasını ve milli mücadele için ilk ışık olmasını vurgulamak, Çanakkale Savaşları ile ilgili Türkçe ve diğer dillerde yazılmış belgeleri toplayarak değerlendirmek ve arşivlemek, Atatürk ve Çanakkale Savaşlarının belgelerini uluslararası platforma taşımak, Çanakkale Savaşlarını ve Zaferini, genç nesillere tüm yönleriyle anlatmak, Çanakkale Savaş Alanları ve Şehitlikleri gençlerimizin yerinde görmeleri, ve incelemelerini sağlamak, Dünya Devletlerinin ve Türkiye'nin içinde bulunduğu o günkü durum göz önüne alınmak suretiyle zaferin ne şartlar altında gerçekleştirildiğini kavratmak, Atatürk ve Çanakkale Savaşları ile ilgili yurt içinde ve yurt dışındaki üniversitelerle bilimsel işbirliği yapmak amacı ile oluşturulmuş bir birim. Şimdiden çok zengin bir arşiv ve kütüphane oluşturmuşlar. Büyük bir şevk ile çalışıyorlar.. Bir ayı aşkın bir süredir Çanakkalede bulunan ve Habertürk televizyonunda " "Çanakkale tarihi ve mutfağı" konulu Süleyman's proğramını hazırlayan değerli kardeşim Süleyman Alnıtemiz'inde bana katılması ile Salih Şen'in rehberliğinde Kumkale bölgesini karış karış gezdik. Gezimizde Kumkale Belediye Başkanı Süleyman Erte Bey'de bize refakat etti. Bugün bir deniz birliğimizin konuşlandığı Kumkale kalesini, muharebelerden sonra tamamen yıkılarak oturulamaz hale geldiği için terkedilen sahildeki eski Kumkale köyü harabelerini, Kumkale kalesini terk ederek hemen güneyindeki köy mezarlığının bulunduğu sırtlarda çok kanlı muharebelerle bölgeyi savunduğumuz yerdeki kendi haline terkettiğimiz edcad mezarlarını, şimdi ihtiyaç olmadığı için boşaltılan kıyı topçu mevzilerini, şehit olan 14 topçu erinin mezarının bulunduğu bölgedeki tek "Kumkale Şehitleri" mezarlığını, Kumkale balıkçı barınağı bölgesinde yer alan ve bugün sarhoşların ve piknikçilerin mekanı haline gelen sahil topçu mevzilerini, kendi kaderine terk edilmiş şehit mezarlarını, her tarafından şehit kemikleri fışkıran terkedilmiş harabeleri gezdik. Salih Şen ve beldesine sahip çıkmaya çalışan gayretli Belediye Başkanı Süleymen beyden doyurucu bilgiler aldık. Gelibolu Yarımadasında şehit ve gazilerimizin şanına yakışır pek çok gözle görünür eser bırakılmasına rağmen Çanakkale muharebelerinde çok önemli görevler icra edilen bu bölgenin tamamen ihmal edildiğini görerek kahroldum. Şehitlerin ruhlarının çevremde dolaştığını ve derin bir teessür içinde bulunduğumu farkederek titredim. 91 yıl önce atalarımın tarih yazdığı bölgenin içler acısı halini görerek böyle bir tarih hazinesinden çocuklarımızın yetişmesinde istifade etmediğimizi düşünerek üzüldüm. Aslında üzülmek bir işe yaramıyordu. Burası için bir şeyler yapılmalıydı. İlgililer ve yetkililer haberdar edilmeli, bu bölge tarihi değerlerimize yakışır bir hale getirilmeliydi. Bu açıdan hepimize düşen görevler olduğunun bilincindeyim. Ben bana düşeni muharebelerin kitabını yazarak yerine getirmeye çalışacağım. Ayrıca her yerde ve bulduğum her platformda fahri bir Kumkale'li olarak bölgeyi anlatacağım. İnşallah ilgili ve yetkililerimizi uyarma görevini başarırırz ve bölgeye sahip çıkmasını sağlarız. Bu cennet bölgenin dünya tarihi açısından değerinin yeterince anlaşılamamış ve dünya tarih turizmi açısından yeterince değerlendirilememiş olduğunu görmem inanın içimi sızlattı. Dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olan Truva şehri harabeleri de Kumkale beldesi sınırları içindedir. Bölge tamamen sit alanıdır. Yüzlerce yıl kazılsa bitmeyecek tarih hazineleri le doludur. Kuzeyin çukurovası olarak isimlendirebileceğim mümbit Kumkale ovasının her köşesinden tarih ve doğal güzellikler fışkırmaktadır. Bölgeye sahip çıkılması ve tanıtılması işi, bugün geçimini büyük ölçüde domates üretiminden elde eden bir küçük beldenin sakinlerine bırakılmamalıdır. Bugün Çanakkale Boğazına Ege'den giriş yapan gemiler surları yıkılmasına rağmen ana gövdesi ayakta duran Kumkale Kalesi tarafından karşılanır. Anadolu yakasındaki Kumkale Kalesi, Gelibolu Yarımadasındaki Seddülbahir Kalesi ile birlikte Çanakkale boğaz güvenliğini sağlamak makdadıyla Sultan 4 üncü Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından 17 nci yüzyıl ortalarında inşa edilmiştir. Her iki kale de Girit savaşı esnasında Venedik deniz saldırılarına karşı başarıyla karşı koymuşlardır. Kale esas görevini 25 Nisan 1915 Çanakkale Muharebeleri esnasında yapmıştır. Çanakkale anıtının bulunduğu Morto koyunun tam karşısındaki bu kalede çok kanlı çatışmalar olmuştur. 25 Nisan 1915'te bölgeye çıkan Fransız birlikleri göğüs gögüse muharebelerle denize dökülmüştür. Burada bir günde verdiğimiz 1745 şehit ve yaralımız bu bölgeden çıkarma yapılmasını önlemiştir. Çanakkale de Kumkale muharebeleri gerçek bir askerlik destanıdır. Aynen Sakarya Meydan Muharebesi benzeri burada da subay zaiyatı ortalamanın çok üzerindedir. Bu son derece elverişli çıkarma plajlarında çok çetin bir direnme ile karşılaşan düşman bir daha ayni bölgeden taarruza cesaret edememiştir. Biliyoruz ki Anadolu'yu gerçek Türk vatanı yapan en önemli yapı taşlarından biride Çanakkale Zaferi' dir. Her Türk ailesinde mutlaka bir Çanakkale şehidi veya gazisi vardır. Her 18 Mart günü bu kutsal topraklar için kanını ve canını veren aziz büyüklerimizi gururla yad ederiz. Şimdi tarihe mal olmuş bu zaferi yaratan kahramanlardan biri olan ve o tarihte Kolağası( Ön yüzbaşı) rütbesinde bulunan dedem Tahir Kumkale' nin o günleri anlatan el yazısı ile kaleme aldığı günlüğünden birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
" 1914 yılı Kasım ayında İstanbul'da teşkil edilen 3ncü Tümeni, 39ncu P. Alayı 1 inci P.Taburuna 2 nci Piyade Bölük Kumandanı olarak atandım. Tümen Kumandanı Alman Albay Nikolay, Alay Kumandanı Kaymakam Erenköylü Nurettin Bey idi. Tabura Binbaşı Ali Hafız Rıza Bey Kumanda ediyordu. Ben katıldığımda Tümen Beylerbeyi sırtlarında ve her an için Çanakkale'ye harekete hazır bir vaziyette idi. 1915 Martında Haydarpaşa'dan Gülcemal yolcu gemisi ile ve " Ey Gaziler yol göründü" marşını bando çalarken ahalinin alkış ve gözyaşları arasında Çanakkale'ye müteveccihen hareket ettik. 3 üncü Tümen Çanakkale'den KUMKALE bölgesine intikal etti. Taburuma KUMKALE' de Yeniköy bölgesinin savunması verilmişti. 25 Nisan 1915'de düşmanın ilk çıkarma bölgesi olan Çanakkale Anadolu yakası sahilinde sabaha karşı Fransızların ani ve baskın şeklindeki ve gemi toplarının yoğun bombardımanı himayesinde Kumkale'ye çıkarmaları dolayısıyla icra edilen bütün muharebelere bölüğüm ile katıldım. Çok çetin ve göğüs göğüse zorlu bir savaştan sonra bizden çok üstün olan düşmanı denize döktük. Süngü süngüye yapılan amansız muharebe 25 Nisan akşamına kadar devam etti. Düşman gecenin karanlığından istifade ederek sağ kalabilen kuvvetleriyle perişan bir halde geri çekildi. Bütün gün devam eden bu Kumkale muharebesinde 3 üncü Tümen çok zayiat verdi. Subayların büyük bir kısmı şehit oldu. Bazı bölükler de komuta çavuşlara kadar düştü. Bende bu savaşta sağ el, sol el ve sol bacağımdan üç kurşun yarası aldım. Harp malûliyetim Kumkale muharebesinde almış olduğum bu yaralar dolayısıyladır. Bu üç yara ile düşmanı denize dökünceye kadar bölüğümüm sevk ve idaresine devam ettim. Bölüğü bölük üsteğmenine bırakarak tedavi için önce Çanakkale'ye oradan da Kilitbahir Seyyar Asker Hastanesine nakil edildim. Tedavim burada yapılamayınca 27 Nisan' da yine Gülcemal gemisi ile yalnız geceleri yol almak suretiyle 30 Nisan'da İstanbul'a ilk Çanakkale gazileri olarak vasıl olduk. 1 Mayıs 1915 öğleden sonra Sarayburnunda sahile çıkarıldık. Büyük bir istikbâl ile karşılandık. Üstü açık faytonlarla Taksimdeki Fransız hastahanesine getirildik. Sabahtan beri Çanakkale gazilerini alkışlamak için yollara dökülen İstanbul halkının büyük tezahüratına ve sevgi gösterisine şahit olduk. Kalabalıktan ilerleyemedik. Bu arada binalardan çiçek yağmuruna tutulduk. Fransız kurşunu ile yaralandım. Kaderin bir cilvesi yine Fransız hastahanesinde 5 aylık bir tedaviden sonra Harp Malûlü oldum. Buna rağmen ısrarlı talebim üzerine yeniden Kumkale' ye bölüğümün başına döndüm."
Kolağası Tahir Efendi Çanakkale'deki başarılarından dolayı Padişah tarafından Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirilir. Fakat Balkan dağlarında eşkıya takibi ile başlayan askerlik hizmeti Çanakkale'de bitmez. Çünkü ülke her yandan saldırı altındadır. Bu saldırıyı göğüsleyecek askerleri ise sanıldığı kadar çok değildir. Harp Malûlü ve muharip sınıfta görev yapamaz raporu olmasına rağmen Tahir Yüzbaşı; Birinci Kanal Harekatı için Sina'da, Birinci Gazze ve İkinci Gazze Harekatlarında Filistin'de, İstiklal Savaşının muhtelif cephelerinde ve en sonunda Ağrı isyanının bastırılmasında görev alır. Harp malûlü olması savaşmasını engellemez ama rütbesinin artmasını engeller. Sonunda tam 11 yılı fiilen muharebe meydanlarında geçen ve toplam 30 yıl 2 Ay 15 gün süren askerlik hayatı 1932 tarihinde kaymakam( yarbay) rütbesi ile emekli olması ile sona erer. İstanbul, Sarıyer/ Rumeli Kavak Hisarlı Tahir Beyin Arnavutluğun Berat, Yunanistan'ın Preveze, Romanya'nın İşkodra, Suriye'nin Halep, ve Şam gibi bugün başka egemenlikler altında bulunan vatan topraklarında dünyaya gelen altı çocuğu İstanbul'a ancak Cumhuriyet ile birlikte gelirler. İşte her birimizin ailesinde varolduğuna inandığım bir mücadeleli bir yaşam kesiti. Onlar bize bu ülkeyi kanlarıyla ve canlarıyla armağan ettiler. Biz onların hatıralarına dahi sahip çıkamıyoruz.
Gerek belediye başkanı Süleyman Erte ve gerekse Çanakkale muharebeleri tarihi araştırmacısı Salih Şen'in beldelerini nasıl sahiplendiklerini görerek gurur duydum. Kumkale Belediye Başkanı Süleyman Erte, Çanakkale Savaşları'nın sadece Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda değil, karşı yakada Kumkale'de de yapıldığını belirterek, gelişmeler hakkında bilgi verdi.
"Çanakkale Savaşı sırasında, 25 Nisan günü, bir kısım yabancı askerler Gelibolu Yarımadası'nda Morto Koyu civarına çıkarma yaparlarken, Kumkale sahillerine de yoğun topçu desteğinde çıkarma yapılmış. Fransız askerlerinin yaptığı bu çıkarma sırasında Kumkale'de 1745 askerimiz şehit olmuş. Burada 750 Fransız askeri de hayatını kaybetmiş. Bir süre önce Troia Milli Parkı hudutları içerisinde yer alan bu şehitlerimizin mezarlarını bulduk. Bu bölge askeri alan içerisinde yer alıyor. Ayrıca SİT alını içerisinde olan bu 1745 askerimizin hatırasını yaşatmak için buraya bir şehitlik yapılmasını istiyoruz. Bunun Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı ile birlikte ele alınmasını ve uzun devreli geliş planında yer alan 28 şehitliğe ilave olarak bu şehitliğin de yapılmasını istiyoruz. Yapılacak bu şehitliğin ardından Morto Koyu ile Kumkale'ye yapılacak limanlar vasıtasıyla karşı iki yakada mini feribotlarla turistlerin taşınabilecek ve Gelibolu Yarımadasını gezenler Kumkale'ye geçip, buradan da Truva Antik Kenti'ne gidebilecek. Böylece Gelibolu Milli Parkı ile Truva Milli Parkı arasında Kumkale köprü olacak."
Tarih araştırmacısı Salih Şen ise Kumkale ile ilgili şunları söyledi;
" Kumkale, sadece domatesi, batakovası ve Truva ile anılan bir yer değildir. Bugün yeteri kadar tanıtılamayan Kumkale, konumu itibarıyle stratejik bir noktada Çanakkale Boğazının Ege'ye çıkış noktasında kurulmuş bir Osmanlı Köyü ve ayni isimle anılan kalenin ismidir. 1915 yılına kadar Kumkale halkı kalenin içinde ve çevresine yerleşik yaşıyorlardı. Çanakkale savaşları esnasında boşaltılan köye savaş sonrası bir kaç aile dönmüş, ancak o zamanki ulaşım şartları ve savaştan dolayı yıkılmış olan köye ulaşımda yaşanan sıkıntılar , çevredeki bataklıklar nedeni ile köy tamamen boşaltılmıştır. 1928 yılında Mehmet Çavuş tarafından köy Nasırlık mevkiinde (şimdiki Kumkale) yeniden kurulmuştur. Savaş öncesi önemli bir kültürel zenginliğe erişmiş köylülerin tamamı Kumkale'ye dönmemiş ülkenin değişik yörelerine dağılmışlardır. Yerli olarak birkaç hane eski Kumkale'li ve müteakip yıllarda Bulgaristandan göç eden Türklerin yerleşmesi ile köy bugünkü görünümüne kavuşmuştur. 1992 yılında Çanakkale merkeze bağlı Kumkale beldesi Truva Milli Park sınırları içindeki belediyesi iolan tek yerleşim bölgesidir. Truva harabelerine sadece 1.5 km mesafede olmasına rağmen belde turistik açıdan hiç gelişmemiştir. Kumkale, gerek tarihindeki antik dönemlerden gelen değeri ve gerekse 1915 Çanakkale savaşındaki eşsiz savunması ile daima hatırlanması gereken bir yer olmasına rağmen ansiklopedilerde birkaç satırdan fazla yer almamaktadır.. Oysa Çanakkale Boğazı çevresinde Türklere ait memleketimizin tapusu dediğimiz en eski Türk mezarları bugün tam bir harabe görünümünde olan eski Kumkale Köyü mezarlığındadır. Bazı tarihçilere göre Büyük İskender meşhur doğu seferine çıkarken ileri harekata buradan başlamıştır. Çanakkale savaşları sırasında düşmanın Seddülbahir ile birlikte ilk çıkarmayı yaptığı ve ilk büyük direnişle karşılaştığı yer Kumkale'dir. Kumkale muharebeleri sırasında 1745 zaiyatımız vardır. Ama ne yazık ki onların hatırasını yaşatacak bir abide, veya anıt bile yapamamışız. Bu bölgedeki tarihi kalıntılara sahip çıkamamışız.."
KUMKALE HAKKINDA ÖZET BİLGİLER;
- Kumkale, Truva Milli park sınırları içindeki tek belediyedir. - Kumkale, Çanakkale savaşları sonucu konumu değiştirilerek kurulmuş tek beldedir - Kumkale sınırları içerisinde iki tane çok önemli antik liman şehri mevcuttur. - Büyük İskender Anadolu topraklarına ilk defa Kumkale'de ayak basmıştır. - Bizans imparatoru Konstantin İstanbul'u başkent yapmadan önce Kumkale'de bulunan Yenişehir (Sigeon) antik kentini başkent yapmak istemiştir. - Doğu Roma Bizans imparatorluğunun kurulmasını ve İstanbul'un başkent olmasını sağlayan savaş Kumkale ovasında yapılmıştır. - Beldenin kuzeyindeki İntepe mağarasında Bizans dönemi mezarları bulunmaktadır. - Kumkale ovasındaki bataklıkların kurutulması için Osmanlı 150 yıl mücadele etmiştir. - Batak ovasındaki topraklar hergün biraz daha tuzlanmaktadır. - Çanakkale'de ki müstahkem mevki komutanı Cevat Paşa'nın Kumkale'de evi ve yakın akrabaları bulunmaktadır. - Kumkale muharebelerinin öneminin çok büyük olmasına rağmen burada savaşan Mehmetçikleri anmak için hiçbir tören yapılmamaktadır. - "Çanakkale Geçilmez'' sözünü altın harflerle tarihe geçiren Mehmetçiğin kullandığı toplar toprak altında çürümektedir..
Kumkale'den izlenimlerim şimdilik bu kadar. Bu bölgede geçen muharebeleri tarihi bir roman formatı çerçevesinde kaleme alarak bizden sonraki nesillere aktarmayı bir görev telakki ediyorum. Çanakkale denildiğinde sadece Gelibolu Yarımadasının değil, Kumkale bölgesinin de hatırlanacağı günlerin yakın olmasını diliyorum..
Dr. Tahir Tamer Kumkale 31 Ağustos 2006 Perşembe |
|
|