Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Nasıl Atatürkçü olabiliriz? Bir metot arayışı - 2 |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşılamak üzere milletine yol göstermektir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1937) |
Türk Milleti'nin tamamının Atatürkçü olması ve "Atatürkçü Düşünce Sistemi"ne göre belirlenecek kurallarla yönetilmesi anayasamız gereğidir. Yani bu görev, doğrudan doğruya devletin yönetim ve yönlendirmesi ile yapılması gereken önemli bir işlev olarak kabul edilmiştir. Bu görevi alan devlet, "Vatandaşlarımı nasıl Atatürkçü yapabilirim?" sorusuna şimdiye kadar bir çözüm getirememiş ve sistemli bir yaklaşım sergileyememiştir. Konu bugüne kadar hep fikir safhasında kalmıştır. Ben burada "Nasıl Atatürkçü Olabiliriz" konusunda bilimsel ve sistemli bir çalışmanın nasıl olması gerektiği üzerinde tamamen şahsi tecrübe ve bilgilerim ışığında yeni bir metot ve sistem arayışından doğan görüşlerime yer veriyorum.. Amacım konuyu tartışmaya açarak doğrunun ve ülkemiz için yeterli olanın bulunmasıdır. Her bilimsel yaklaşım daha iyi yöntemlerle tartışılmaya ve geliştirilmeye açıktır. Bu saha değerli bilim adamlarımızın acilen çalışmalarını gerekli kılmaktadır.
TÜRK İNSANI NASIL ATATÜRKÇÜ YAPILABİLİR? ( Örnek bir çalışma metodu) Ben Atatürkçü olabilmenin birbirini tamamlayan üç aşaması olduğunu değerlendiriyorum. Ve çalışmalarımızın bu üç safha içinde belirlenen sıra ile yapılabildiği takdirde başarılı olunacağına inanıyorum. Birinci Aşama: Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü kitlelere tanıtma ve kitlelerde Atatürk sevgisinin yaratılması safhasıdır. Bu safhada her türlü kitle iletişim aracından yararlanılarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk önce bütün yönleri ile halka tanıtılacak ve sonra bütün yönleri ile sevilip sayılması sağlanacaktır. Bu safhanın, çocuğun doğumundan itibaren aile çevresi içinde başlayıp, ilköğretim tahsilinin sonuna kadar devam etmesi gerekmektedir. Neyin, nerede, nasıl ve kimler tarafından ne kadar verileceği hususu bilimsel bir ön çalışmayı ve planlı faaliyetleri öngörmektedir. Yani, bıktırmadan ve nefret ettirmeden sadece sevgi yönünün ağırlıklı olabilmesi aslında kolay bir işlev değildir. Bilimsel bir çalışma ve disiplini gerektirmektedir. Bu safhada resim, heykel, rozet, şiir, müsamere, Atatürk kitapları, Atatürk köşeleri gibi unsurlar bolca kullanılmalıdır. Atatürk'ü her zaman ve her yerde görebilmemiz ve hatırlamamız için toplu yaşam yerlerine ve aktivite alanlarına Atatürk isminin verilmesi uygulaması ile bilinçaltında Atatürk her zaman canlı tutulmalıdır. Bilerek veya bilmeyerek de olsa bu safha ülkemizde en iyi uygulanan fakat bir türlü ilerisine geçemediğimiz, takılıp kaldığımız safhadır. İkinci Aşama: Atatürk'ü ve Atatürkçü Düşünce Sistemini benimseme ve bunlara düşman olan unsurlarla mücadele edebilme bilincine ulaşma safhasıdır. Bu safhanın hedefi; Atatürk ve Atatürkçü Düşünce sistemine düşman olan unsurlarla mücadele etme gereğini benliğinde duyma ve Atatürkçü fikirlerin gerçek sahibi olma bilinci ve şuuruna erişilmesidir. Bu safha ilk safhanın üzerine inşa edilecektir. Lise ve üniversite öğretimi içinde verilmeli ve her türlü kitle iletişim aracından istifade edilerek okul safhasını bitirmiş yetişkinlerimize evinde, işyerinde, eğlence ve dinlenme zamanında ulaşılarak devamlı bir fikir ve düşünce akımı ile beyinler şartlandırılmalıdır. Bu safha eğitiminde NUTUK ile "Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri" kitaplarının okunup anlaşılması özellik arz etmektedir. Çünkü NUTUK, bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kaleme alınan ve karşılaştığımız her türlü zorluk karşısında nasıl bir milli duruş göstermemiz gerektiğini anlatan dev bir yapıttır. Her Atatürkçünün bilmesi gereken asgari konuları içeren bir kaynak eser gibi görülmelidir. Üçüncü Aşama: BİLİMSEL METOTLARLA ATATÜRKÇÜ OLMA safhasıdır. Birinci ve ikinci aşamaları başarı ile tamamlayanların bilimsel metotları kullanarak, yani tamamen bilimsel seviyede Atatürkçü olmaları safhasıdır. Bilimsel Atatürkçülük safhası da birbirini takip eden beş sıralı bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu çalışmaları şu şekilde açıklayabiliriz;
1. Bilimsel safhaya girişin ilk adımı NUTUK isimli eserin her yönü ile okunup anlaşıldığının testi ile başlar. Bu test sonucunda kişiler anlama derecesine göre NUTUK üzerine yoğunlaştırılıp tamamen kavramaları temin edilir. Bu şekilde 19 Mayıs 1919-1927 arasındaki askeri mücadeleler ile yapılan reform çalışmaların mantığına nüfuz edilir. Türk milletinin neler yapabileceğine dair kendisine güven gelmesi sağlanır.
2. NUTUK tam anlamı ile öğrenilip Atatürk'ün fikir ve düşüncelerinin mantığına nüfuz edildikten sonra "ATATÜRK'ÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ" incelenerek Gazinin yaşamı boyunca bilinen fikir ve düşüncelerinin tamamına ulaşılacaktır.
3. "NUTUK" ve "SÖYLEV VE DEMEÇLER" ile alınan fikir ve düşünce yapısıyla uygulamaya yönelik düşünceleri öğretisinin üzerine üçüncü aşamada "ATATÜRK'ÜN TBMM'Nİ AÇIŞ KONUŞMALARI"( Kamutayı Açış Konuşmaları) çok dikkatli incelenerek değişik konularda yöneticilere devletin hedefleri ile ilgili olarak verdiği direktiflere nüfuz edilecektir.
4. Atatürkçülük hakkında daha detaylı ve özel bilgilerin elde edilmesi için Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitülerinde hazırlanan Mastır ve Doktora Tezleri incelenecektir. Bu şekilde Atatürkçü Düşüncenin diğer İZM' lerle mukayese edilebilmesi imkânı bulunacaktır. Bu eserleri üniversitelerin kütüphanelerinde bulmak mümkündür.
5. Bu dört aşamayı geçtikten sonra artık Atatürkçü Düşünceyi bilimsel ortamlarda tartışabilecek ve onu her yönü ile diğer İZM'ler karşısında müdafaa edilebilecek bir seviyeye ulaşılmış olacaktır.
Bu safhada bıkmadan, yorulmadan tertiplenecek panel, seminer, sempozyum, açık oturum ve konferans gibi bilimsel etkinliklerde Atatürkçülük bütün yönleri ile tartışmaya açılacaktır. Atatürkçülük ne kadar çok tartışılır ve mukayese edilirse düşünceler kâğıt üzerinde olmaktan kurtulur ve bir sisteme dönüşürler. Bu şekilde geniş kitlelerin uygulamasına sunulacak hale dönüştürülmüş olacaktır. Görüldüğü gibi yukarıda üç aşamada sonuçlanan METOD bir sistem arayışı ihtiyacından doğmuştur. Mutlak değildir. Kesin değildir. Tartışılarak daha iyisi ve daha uygulanabilir olanı bulunabilir. Fakat hiçbir yöntemin kullanılmadığı bu alanda bir yaklaşım tarzı örneği olarak kabul edilmelidir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 17 Mayıs 2006 Çarşamba |
|
|