Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Milletimizin güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için, devletin tamamen milli bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, iç kuruluşlarımıza tamamen uygun ve dayalı olması gerekir.(Gazi Mustafa Kemal Atatürk-1920) |
Siyaset; devlet işlerini yönetme sanatıdır. Demokrasilerin vazgeçilemez organı olan
Siyasi Partiler ve bu partilere üye siyasetçiler vasıtasıyla yapılır. Sözlüklerde siyaset; devletin idari kademelerinde yer alan siyasetçilerin ülkenin yönetimi, ekonomisi ve güvenliği kapsamında sürdürdüğü çalışmalar olarak tanımlanır. Amacı iktidarda kalıp, halka hizmet sunmaktır.
Bugün ülkemizde 168 Siyasi Parti vardır ve bunlardan sadece 38’i seçimlere katılma hakkı almıştır. 130’u tabela partisidir. Ne kadar çok parti varsa o kadar ayrı fikir var demektir. Fikir ayrılığı doğal olarak dayanışmayı değil ayrışmayı, yani kaosu doğurur. Muhalefet partilerinin sayısı AKP’nin neden 23 yıldır iktidarda kaldığının kanıtıdır.
Ben hiç bir partiye üye değilim. Ama güncel siyaseti yakından takip ederek, ülkemin temel sorunlarına Atatürk Milliyetçisi gözlüğü ile bakarak, acaba katkım olur mu diye fiilen yazarak siyaset yapıyorum.
31 Mart 2024’te 22 yıllık Ak Parti İktidarı yerel seçimleri kaybetmiştir. İktidarın arkasındaki halk çoğunluğu artık yoktur. Ana Muhalefet Partisi olan CHP seçimlerden birinci parti olarak çıkmış ve ülkemizin her yerinde söz sahibi parti konumuna geçmiştir. 22 yıldan beri kesintisiz tek parti iktidarı sonunda ülkeyi yönetilemez hale getiren Ak Parti kadrolarının ülkemizi içine düşürüldüğü kaos ortamından çıkarmasının fiziki olarak mümkün olmadığı da değerlendirilmektedir.
Ülkemizin ekonomik sisteminin dibe vurduğu ve toplumun büyük kesiminin açlık sınırı dolaylarında yaşam mücadelesi verdiği bir dönemde AKP iktidarının Genel Seçimlerin yapılacağı 2028’e kadar devamının çok zor olacağı anlaşılmaktadır.
Ana muhalefet CHP başta olmak üzere muhalefet partileri; yönetilemez hale gelen ülkemizin sorunlarını çözmek için öncelikle 23 yıllık Ak Parti iktidarından kurtulmak gerektiğini her ortamda dile getirmeye başlayarak ERKEN SEÇİM/HEMEN SEÇİM sloganları eşliğinde ülkeyi seçim ortamına sokmuşlardır.
Muhalefet partileri, Türkiye’nin içine düşürüldüğü olumsuz durumu dünyada benzeri olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine bağlamaktadır. Tek adamın her şeye karar verdiği bu sistemin derhal değiştirilerek yeniden ortak aklın hakim olduğu Parlamenter Sisteme dönülmesi toplumsal muhalefetin ana hedefi olmuştur. Muhalefet iddialarında haklıdır. Bu coğrafyada Türkiye gibi bir ülkenin yönetimi, tek kişinin aklına göre değil, ortak akıl ile yapılmak zorundadır. Sokakları gezen muhalefet partileri halkın derhal seçim isteğini görmüş ve sahiplenmiştir CHP, erken seçimin lokomotifi görevini üstlenmiş ve tüm Cumhur İttifakı karşıtlarını Millet İttifakı adı altında parlamenter rejimi yeniden inşa edebilmek için harekete geçirmeye başlamıştır..
Peki Parlamenter sisteme nasıl geçilecektir?. Yol haritası nasıl şekillenecektir?. Bunun çok iyi planlanması gerekmektedir.
Öncelikli olarak ilk hedef; seçim yolu ile mevcut sistem içinde Cumhurbaşkanlığını kazanmak ve TBMM’de çoğunluğu ele geçirmek olacaktır. Bilahare Anayasa ve kanunlara uyularak ve tüm devlet kurum ve kuruluşlarının yetkili kurulları eliyle Demokratik Parlamenter sisteme geçilecektir. Bilahare hazırlanan yol haritasına göre teker teker kaybedilen değerler geri kazanılacaktır.
Ülkeyi 23 yıldır tek başına yöneten iktidar; son haftalarda yargı kanalıyla başta CHP olmak üzere tüm muhalif unsurlara karşı yoğun bir yıpratma korkutma, sindirme faaliyeti başlatmıştır. Aslında siyasette baskı ve korkutma ile sonuç almak mümkün değildir. Baskılar daima muhalefeti güçlendirir. Onları birleştirir ve her alanda ortak hareket edebilen bir güç haline getirir. Bu siyaset ilminin tecrübe edilmiş bir gerçeğidir. CHP’nin Ak Partiye karşı olan geniş halk kitlelerini bir araya getirmek için lokomotif görevi yapması doğaldır. Muhalefet kanadı bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaracak ve tüm muhalif partiler bu adayı destekleyecektir. CHP görünüşte bu dayanışmayı sağlamıştır. Sağlanamayan husus kimin Cumhurbaşkanı adayı olacağına kilitlenmiştir.
Son beş yıldır CHP içinde İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının isimleri kamuoyunda karşılığı olduğu için öne çıkmıştır.
Ak Parti; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı dikkatle takip etmektedir. Muhalefetin bu iki güçlü Cumhurbaşkanı adayının birbirine düşürülerek zayıflatılmasını ve CHP içinde bir iktidar kavgası olduğu algısını yaratmak istemektedir. Ak Parti yönetimi böyle davranmakta haklıdır. Çünkü İmamoğlu ve Yavaş günümüz şartlarında Türk toplumunun tüm kesimlerini isimleri etrafında toplayabilecek güce sahiptir. İkisinden biri mutlaka seçilecektir. Bu açıkça görülmektedir. İki adayında birbirine üstün tarafları vardır. Her ikisinin de Cumhurbaşkanlığı görevini en iyi şekilde yapabileceklerine ve hazırlanacak yol planına göre ülkeyi sıkıntısız bir şekilde parlamenter sisteme taşıyabileceklerine şüphe yoktur. Ama bugünkü dağınık görüntü ve eski başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun gereksiz söylemleri CHP’liler başta olmak üzere muhalif kesimlerin kafasını karıştırmıştır. Bu arada CHP Genel Başkanı Özgür Özel kendisine düşeni yapmış, hakkı olduğu halde Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını vurgulayıp diğer adayların önünü açmıştır.
Şüphesiz ki; CHP içinde en az İmamoğlu ve Yavaş kadar değerli ve lider karakterli pek çok kişi vardır. Örneğin 88 yaşında olmasına rağmen hala aktif siyasetin içinde görev yapan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen gibi dünya çapında bir siyasetçinin Cumhurbaşkanlığı makamına çok yakışacağı açıktır. Yine muhalefet içinde İyi Parti Grup Başkan Vekili Turhan Çömez gibi son derece deneyimli ve tüm toplumda karşılığı olan mümtaz siyasetçiler de vardır. Bu isimleri çoğaltabiliriz. Ama günümüz koşullarında her alanda dibe vuran Türkiye’nin süratle içine düşürüldüğü tüm çıkmazlardan kurtulması için boş çekişmelerle kaybedecek zamanı yoktur.
Bana göre 13 Şubat 2025 Türkiye'sinde tüm muhalefeti kucaklayacak en güçlü aday Ekrem İmamoğlu'dur. Tüm aday adayları İmamoğlu ismi üzerinde birleştiklerini açıkça vurgulamalıdır. Diğer adaylar tüm söylemleri bu adayı yüceltecek şekilde davranış içine girmek zorundadır.
Turhan Çömez, Türk halkının yakından tanıdığı ve Cumhurbaşkanlığı görevini en iyi şekilde yapabilecek güçlü bir siyasetçidir. Ama İyi Partinin mevcut gücü ve destekçilerinin sayısı kafi değildir. Yılmaz Büyükerşen; bugüne kadar yaptıkları ile efsane bir isimdir. Tüm dünyada kabul gören saygı duyulan ve sevilen bir siyasetçidir. Ama 88 yaşındadır. Ben 78 yaşındayım ve son on yıldır fiziki durumumdaki kayıplarımdan dolayı eskisinden çok daha fazla kendi sağlık sorunlarımla uğraşmak zorunda kalıyorum. Oysa kafam gençliğimden daha fazla çalışıyor. Analiz ve sentez kabiliyetim gençliğime göre çok daha başarılı. Ama benim planlı, programlı hareketi ve filli temsili gerektiren bir devlet görevinde iş yapmam mümkün değildir. Sorsunlar ve danışsınlar fikrimi söyleyeyim. Ne yapacaklarını ve nasıl yapacaklarını tavsiye edeyim. Ama beni rutin mesai içine sokarsanız benden yararlanamazsınız. Sayın Büyükerşen’e Allah sağlık ve uzun ömürler versin ama devamlı resmi protokol içinde görev alması çok zordur. Sayın Mansur Yavaş bugün yetmiş yaşındadır. Müthiş tecrübelidir. Deneyimleri ile Cumhurbaşkanlığını en iyi şekilde yapabilir. Ana bu görev beş yıllıktır. Hareket kabiliyetleri doğal olarak yavaşlamıştır. Oysa günümüz ve geleceğin Türkiye’sinin yönetimi ve temsili devamlı enerjik ve hareketli bir faaliyeti gerektirmektedir. Ayrıca günümüz liderleri günümüzün elektronik kitle iletişim araçlarından hızla istifade edebilmek zorundadır ve bu da ancak daha genç beyinlerle mümkün olacaktır. Bu durumda bugün benim adayım elbette henüz 55 yaşında olup çok namüsait şartlarda üç kere Ak Parti yönetimini dize getiren Ekrem İmamoğlu olmaktadır.
Aklın yolu birdir. CHP, 23 Martta Ekrem İmamoğlu’nu Muhalefet adayı olarak ilan etmelidir. O güne kadar geçen süre içinde ülkeyi tüm muhalefet partilerinin de desteğini alarak erken seçime nasıl hazırlayacaklarının yol haritası belirlenmelidir. Bu yol haritası halka açıklanırken resmen Ekrem İmamoğlu'na da tevdi edilmelidir. Medyanın iktidarın kontrolunda olduğu dikkate alınarak yol haritası, halka meydanlar ve sokaklarda yüz yüze anlatılmalıdır. Ve seçimlere kadar hiç aksatılmadan hazırlanan planın uygulanması için tüm muhalefet güç birliği yapmalıdır.
SONUÇ OLARAK;
- Ekrem İmamoğlu tek aday olarak açıklanmalıdır. - Tüm muhalefetin bu isim üzerinde güç birliği yapması sağlanmalıdır. - Bu adaya muhalefet edecek muhalefet unsurları behemehâl derhal saf dışı bırakılmalıdır. - Hedef sadece Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması değildir. Bu seçim ara hedeftir. Ana hedef; ülkeyi yönetilememezlikten kurtaracak ve tüm anayasal kuruluşların koordineli olarak görev yapabilecekleri demokratik parlamenter sisteme geçmek olmalıdır.
Türk milleti dünya kurulduğundan beri vardır. Tarih Türk ile başlamıştır. Beyliklerden İmparatorluklara kadar devlet kurma geçmişimiz ve engin deneyimimiz vardır. Ülkemizi yönetmek için hiç kimse ve mevkiden icazet alıp destek aramaya ihtiyacımız yoktur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün NUTUK eserinde Cumhuriyetin nasıl yönetileceğinin bizlere gösterildiğini ve bu muhteşem Cumhuriyetin Türk Gençliğine armağan edildiğini asla unutmayalım. Ben güneşin ülkemizi daha çok ısıtacağı sıcak ve refah dolu günlerin yakın olduğuna inanıyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 13 Şubat 2025 Perşembe |
|
|