12 ARALIK 2024 ÇARŞAMBA

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






ASİMETRİK SAVAŞ’IN (KURALSIZ ŞİDDETİN) İLK UYGULAMASI ATOM BOMBASININ JAPON HALKI ÜZERİNE ATILMASIDIR
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (Nutuk-1927)

 15 Ağustos 2024 Perşembe 

Ağustos ayı biz Türkler için ZAFER AYI olarak değerlendirilirken üzerlerine atom bombası atılan Japonya için felaket ayı olarak tarihe geçmiştir.

Türk tarihinde bilinen bazı Ağustos ayı zaferleri şunlardır; Malazgirt Savaşı ( 26 Ağustos 1071), Otlukbeli Zaferi (11 Ağustos 1473), Çaldıran Zaferi (23 Ağustos 1514), Mercidabık Zaferi (23 Ağustos 1516), Belgrad’ın Fethi (29 Ağustos 1521), Mohaç Zaferi (29 Ağustos 1526), Kıbrıs’ın Fethi (1 Ağustos 1571), Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Büyük Taarruz (26-30 Ağustos 1922)

Milli birlik ve beraberliğimizi güçlendiren bu müstesna günlerde topraklarımızı vatanlaştıran aziz şehit ve gazilerimizi rahmetle anarız. Onların bize tattırdığı gurur ve sevinci doyasıya yaşarız.

Bizler bu ayda atalarımızın kahramanlıkları ile öğünürken Japon halkı ise acılı geçmişini yadeder. Çünkü tam yetmiş dokuz yıl önce 6 Ağustos 1945’te ABD Ordusu; “Kuralsız Şiddet” olarak nitelendirilen Asimetrik Savaş’ın tipik bir örneğini doğrudan Japon halkı üzerinde uygulayarak attığı iki küçük Atom Bombası ile Japonya’nın kayıtsız ve şartsız derhal teslim olmasını sağlamıştır. Ogün teslim olan Japonyada bugün hâlâ muzaffer ABD askerleri işgalci güç olarak bulunmaktadır.

Dünyada gerçekleşmiş asimetrik savaş uygulamaları arasına ABD’nin Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası atmasını almak ne dereceye kadar doğru diye sorulabilir. Belki de atom bombası kullanılması bugünkü asimetrik savaş ve terör uygulamaları ile tanımlamalara göre uygun değildir. Ama ben bu kanaâtte değilim. Çünkü bu saldırı birbiri ile savaşan iki devletin orduları arasında olmamıştır. Klasik savaş hukukuna uygun olarak bu silah kullanılmamıştır. Zamanlaması, hedefi ve sonuçları beklenilmeyen yer ve zamanda olmuş ve o güne kadar hiç kimsenin görmediği ve ummadığı ölçüde büyük zayiat meydana gelmiştir.

Burada saldırı hedefi doğrudan doğruya muharebe sahasının dışındaki masum sivil halktır. Ölenler ve yaralananların tamamı sivildir. Yıkılan yerler sivil yerleşim merkezleridir. Çünkü hedef sivildir. Burada hedef olarak doğrudan doğruya Japon halkının korkutulup, yıldırılıp, sindirilip, savaşma azim ve iradesinin kırılması suretiyle kayıtsız şartsız teslimi alınmıştır. Bu hedef gerçekleşmiş ve o güne kadar görülmemiş bir silahın kısa süre içinde ortaya çıkardığı müthiş yıkım Japonya’yı dize getirmeye yetmiştir.

Asimetrik savaşta genellikle güçsüz olan taraf Asimetrik saldırı uygular. Burada ise tam tersi olmuştur. Hiroşima ve Nagasaki saldırıları, güçlü tarafın uyguladığı asimetrik savaşın en belirgin örneği olarak tarihteki yerini almıştır. Çünkü bu savaşın meydana getirdiği yıkım ve yarattığı şiddetin benzerine bir daha rastlanmamıştır. Şimdi kısaca o günleri hatırlayalım.

6 Ağustos 1945’de ABD’nın Japonya’ya atom bombası kullanmasının üzerinden 79 yıl geçmesine rağmen insanlık o günkü vahşetin ve insanlık ayıbının izlerini silememiştir. Belki tamamen yok olan iki şehrin yerine yenileri yapılmıştır. Ama ne yapılırsa yapılsın ABD’nin yarattığı bu vahşetin izlerini insan beyinlerinden tam olarak silmenin imkanı yoktur. Zaten Japonya yönetimi de bilinçli olarak yetmiş dokuz yıldır yeni yetişen nesillere bu acıyı devamlı hatırlatarak unutmamalarını sağlamaktadır..

Bu ayıba sadece hava, toprak, su, ateş ve orada o anda buharlaşan masum bedenler şahit oldu. Tanrının yarattığı bu güzellikleri yok edenlerin insan olmasını düşünmek dahi insana acı veriyor. Ne yazık ki insanoğluna bu kötülüğü reva görenler hâlâ dünyayı kana bulamaya devam ediyorlar.

26 Temmuz 1945’de ABD Başkanı Truman, Japonya'nın koşulsuz teslim olmasını isteyen Potsdam Deklarasyonu’nu yayınladı. Hiroşima’ya atom bombası atılmadan iki hafta önce, New Mexico Alamogordo’da ABD, atom bombasının ilk denemesini yapmıştı. Japonya ültimatomu reddedince, Truman müttefiklerini de bilgilendirerek nükleer saldırı emrini verdi.

Amerikanın Güney Pasifik’teki Tinian Adası’ndan Albay Paul Tibbets yönetimindeki Enola Gay isimli B-29 uçağı, 6 Ağustos 1945 sabahı “Little Boy” isimli Atom Bombası yükü ile havalandı. 10 000 metreden saat 8.13’te atılan bomba saat 8.15’te Hiroşima’nın 580 metre üzerinde patladı. İlk anda 70.000 insan buharlaştı. Yüksek sıcaklıktan dolayı insanlar asfalta yapıştı. Bir hafta boyunca şehre asit yağdı. İki ay içinde radyasyon sebebiyle 70.000 insan daha hayatını kaybetti. 60.000 kişi de beş yıllık süre içerisinde ölünce Hiroşima’nın bilançosu 200.000 insanın ölümü, onbinlerce insanın da sakat kalması oldu.

Bu katliamdan üç gün sonra 9 Ağustos’ta saat 11:02’de “Fat Man” isimli 21 ton patlayıcının gücüne sahip bomba Nagasaki’yi cehenneme çevirdi. 75.000 kişi anında kavruldu. Bir o kadar kişi de beş yıllık süre içerisinde can verdi.

Japonyayı teslim alan bu saldırılardan sonra insanlık alemi hâlâ nükleer silahsızlanmadan bahsediyor. Bombayı atan ABD ise kendi deyimiyle savaş açtığı ülkelere demokrasi getirmeye devam ediyor. Ürettiği yeni silahları insanlar üzerinde deniyor ve bunu televizyonlarda göstere göstere yapıyor. Yüksek ısıya sahip mermilerle tankların çelik zırhlarını eritirken, Napalm ile gökten insanlara ateş yağdırarak yakıyor. Şaka gibi ama bu ABD, başlattığı bütün savaşlarının sebebini saldırdığı ülkelerde “NBC silahları bulundurulması” olarak gösteriyor.

Atom bombası hedefleri seçilirken bombanın etkisini en iyi gösterecek yerler olmasına dikkat edilmişti. Hiroşima neredeyse dümdüz bir şehirdi ve bombanın etkisini azaltabilecek bir pürüze sahip değildi.

Bomba şehrin merkezindeki her yeri ve her şeyi yok etmişti. Ulaşım, haberleşme, yiyecek, içecek... Hiçbir hayat belirtisi yoktu, can çekişen insanların iniltisinden, yaralıların feryatlarından, yakınlarını arayanların çağrılarından başka. Yardım bile istenememişti. Haberleşme hatları kesikti. Bir ay önce ABD’nin napalm bombaları ile yaklaşık 100.000 insanı diri diri yaktığı Tokyo durumu tam olarak öğrenemedi. Japon şehirlerine atılan bildirilerde şöyle deniyordu;

“ Bu silahı anayurdunuza karşı henüz kullanmaya başladık. Eğer hâlâ herhangi bir şüpheniz varsa, sadece bir atom bombası düştüğünde Hiroşima'ya ne olduğunu bir öğrenin. Sizden savaşı bitirmek için imparatora başvurmanızı istiyoruz. Başkanımız şerefli bir teslimiyetin 13 şartını sizin için belirledi. Sizi bu şartları kabul etmeye ve yeni, daha iyi ve barışsever bir Japonya kurma işine başlamaya çağırıyoruz. Hemen harekete geçin veya bu bombayı ve diğer üstün silahlarımızı savaşı derhal ve zorla bitirmek için kararlılıkla kullanacağız. Şehirlerinizi hemen boşaltın”

İşte bu vahşi saldırıyı plânlayıp uygulayan Amerikalıların çocuklarının bugün dünyanın dört bir yanında yaptıklarına fazla şaşırmamamız gerekiyor. Özellikle günümüzde Irak, Suriye ve Gazze’de yaşanan vahşeti anlamamız için insanların üzerinde atomu fiilen deneyen ABD gerçeğini unutmamamız gerekiyor.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
15 Ağustos 2024 Perşembe

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale