Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
SIVAS KONGRESİNDEN ALINACAK DERSLER |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Milli sınırlarımız dahilinde memleketin tamamiyetini ve milletin tam bağımsızlığını temin etmek. Bizim millete karşı üstlendiğimiz vazife işte bunu temin edecektir. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1921) |
Bugün 4 Eylül 2023’tür ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından tam bağımsız Türk devletinin temellerinin atıldığı Sivas Kongresinin (4-11 Eylül 1919) üzerinden tam 104 yıl geçmiştir.
O günlerde kaybedilmiş bir Cihan Harbi sonunda, işgal altında bulunan imparatorluk topraklarında tutsak edilmiş bir padişah ve her karış toprağında işgal askerlerinin dolaşmasına imkan veren Mondros Mütarekesinin uygulandığı esaret yılları yaşanıyordu. Ve galip devletler, galibiyetin kendilerine tanıdığı tüm avantajları kullanıyordu. Esir Osmanlı padişahı ve esir Osmanlı hükümeti her alanda düşmanlarına tam teslimiyet görünümü içindeydi.
4 Eylül 2023 tarihinde bir asrı geride bırakan cumhuriyetimiz geçen süre içinde askeri alanda bir mağlubiyet görmemiştir. Türk bayrağı Türkiye Cumhuriyeti devletinin semalarından hiç inmemiştir.. Ülkemiz şu anda işgal askerlerinin çizmeleri altında değildir.. Ve hâlâ Türk milletinin özgür iradesi ile seçilmiş vekillerimiz TBMM çatısı altında görev yapmaktadır..
Bugün görünürde işgal askerlerinin süngüsü yoktur. Ama beyinlerdeki küresel emperyalizmin işgali ülkenin en ücra noktasına kadar ulaşmış durumdadır. Ve bugün ülkemin seçilmiş parlamenterleri bu ülke topraklarında ayrı bir devlet kurma fikrini rahatlıkla tartışılabiliyorlar. Ülkeyi kana bulayan terör örgütünün hapisteki liderinin posterleri sokaklarımızda taşınıyor ve fikirlerinden istifade etmemiz dayatılıyor. Ülke meselelerinde bizim değil, ABD ve AB yetkililerinin sözü daha fazla dinleniyor. Yönetimde milli değerlerimiz, değil küresel güçlerin menfaatleri ön plana çıkabiliyor. Ve herşeyden sonra, önceden hazırlanmış medya kanalıyla bütün bunlar halkımıza iyi şeyler olarak gösterilebiliyor. Çünkü bütün bu olumsuz faaliyetlere TBMM’de kabul edilen Uluslararası İkiz Yasalar ve AB dayatması ile çıkartılan uyum yasaları vasıtasıyla Türk hukuku izin veriyor.
Bilindiği gibi “İkiz yasalar”, 4 Haziran 2003’te AKP ve CHP’nin oyları ile TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve 17 Haziran 2003’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanarak yürürlüğe girmişti. İkiz yasalarla ülkemizde yaşayan tüm halklara, mezheplere yani farklı toplumsal kökenlere sahip olanlara “kendi kaderini tayin etme” hakkı veriliyordu. Yani bunu imzalayan devletlerde yaşayan etnik kökenler, dilerse ayrılabilir, kendi kendini yönetebilir’ deniliyordu. Yani bir çeşit teslimiyet kabul ediliyordu.
Tüm bu stratejik yönetim hatalarına rağmen sağduyulu halkımız olanları çok iyi görüyor, anlıyor ve şimdilik ibretle seyrediyor.. Ben sadece 104 yıl önce Mustafa Kemal Paşa yönetimindeki bir avuç vatan evladının Sivas Kongresinde aldıkları kararların bugünde geçerliliğini koruduğunu ve benzeri kararların bugünde alınma ihtiyacı doğduğunu belirtmek istiyorum. Bu kararlardan alınacak çok dersler olduğunu vurguluyorum.
O zamanda ülkede yabancı hayranlığı vardı ve bu yüzden kongrede öncelikle manda himayesi altına girilmesi tartışılmıştır. Manda fikrini savunanlar; devletin 500 milyon borcunun olduğunu, aynen günümüzde IMF, Dünya Bankası veya diğer küresel güç odakları önünde baş eğdiğimiz gibi mevcut gelirlerimizin bu borcun faizine dahi yetmeyeceği, bağımsız yaşamaya malî durumumuzun elverişli olmadığını, çevremizde bizi paylaşmak için bekleyen devletler bulunduğunu, parasız ordu kuramayacağımızı, işgal devletlerinin modern silahlarına karşı elimizde silah ve de asker olmadığını dayatıyorlardı.
Sonuçta tam bağımsızlık fikrinin kabul edildiği Sivas Kongresi kararları 12 Eylül'de Sivas halkının da katıldığı açık bir oturum ile kamuoyuna açıklandı. 14 Eylülde Türk Milletini Sivas kongresi'nce kararlaştırılan program ve oluşturulan Temsil Heyeti etrafında toplama amacıyla ilk yazılarının çoğu Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan İrade-i Milliye Gazetesi'nin çıkarılmasına başlandı.
Günümüzde ekonomik darboğaz içinde çok sıkıntılı anlar yaşayan halkımızın iş ve aş bulmak gibi temel sorunlarına çare bulunamamaktadır. Aksine tarihi Sivas Kongresinde dile getirildiği gibi tamamen dış dayatmalarla Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Kıbrıs açılımı gibi tamamen küresel odakların dikte ettirdiği sanal konular gündemimizi işgal etmektedir.
Açılım tartışmalarının her platformda devam ettiği bu süreçte yöneticilerimizin öncelikle tarihi Sivas Kongresinin yapıldığı olumsuz şartları iyi değerlendirmeleri ve o gün alınan çok cesur kararları bir kere daha hatırlamalarında fayda mülahaza edilmektedir.
İşte 4-11 Eylül 1919 Sivas Kongesi kararları;
1. Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktasında çok büyük bir İslâm çoğunluğunun bulunduğu Osmanlı ülkesinin parçaları birbirinden ve Osmanlı topluluğundan parçalanamaz ve hiçbir sebeple ayrılmaz bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman halklar, birbirine karşılıklı hürmet ve fedakârlık duygularıyla dolu, birbirlerinin ırkî ve sosyal haklarına saygılı, yaşadıkları muhitin şartlarına tam olarak riayetkâr öz kardeştirler.
2. Osmanlı toplumunun bütünlüğü, milli istiklalimizin sağlanması, Hilâfet ve Saltanat yüce makamının dokunulmazlığı için Kuva-yı Milliye’yi etkili ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır.
3. Osmanlı topraklarının herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve özellikle vatanımız içinde müstakil birer Rumluk ve Ermenilik kurulmasına yönelik hareketlere karşı, Aydın, Manisa ve Balıkesir cephelerindeki milli cihatlarda olduğu gibi, elbirliğiyle savunma ve direnme esası meşru kabul edilmiştir.
4. Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız, bütün gayr-i müslim azınlıkların her türlü hakları bütünüyle mahfuz bulunduğundan, bu azınlıklara siyasî egemenlik ve toplumsal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.
5. Osmanlı Hükümeti bir dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa, Hilafet ve Saltanat makamı ile vatan ve milletin dokunulmazlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır.
6. İtilaf Devletleri’nce Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp İslâm çoğunluğunun oturmakta olduğu, kültür ve medeniyet üstünlüğünün Müslümanlarda bulunduğu ve bir bütün teşkil eden vatan topraklarının taksimi görüşünden büsbütün vazgeçip, bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza riayet edilmesine ve buna aykırı teşebbüslere son verilmesine ve böylece hakka ve adalete dayalı bir karar alınmasını bekleriz.
7. Milletimiz insani, muasır (çağdaş) gayeleri yüceltir, teknik, sınaî ve ekonomik durumu ve ihtiyacımızı takdir eder. Böylece devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı olan ve memleketimize karşı istila emeli gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sınaî, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız. Bu adaletli ve insani şartların gerçekleşmesi, bir barışın acilen kararlaştırılması, insanlığın selameti ve dünyanın esenliği adına, en has milli emelimizdir.
8. Milletlerin kendi geleceğini bizzat kendilerinin tayin ettiği bu tarihi dönemde İstanbul Hükümeti’nin de milli iradeye bağlı olması zaruridir. Çünkü milli iradeye dayanmayan herhangi bir hükümetin keyfi kararlarına milletçe baş eğilmediği gibi, böyle kararların dışta da muteber olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar geçen olaylarla ve sonuçlarla ortaya çıkmıştır. Böylece, milletin içinde bulunduğu sıkıntı ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat başvurmasına gerek kalmadan, İstanbul Hükümeti’nin milli meclisi hemen ve hiç zaman yitirmeden toplaması ve böylece milletin, memleketin geleceği üzerinde alacağı bütün kararları milli meclisin denetimine sunması mecburidir.
9. Vatan ve milletimizin maruz kaldığı zulüm ve elemler ile ve hepsi aynı amaç ve maksatla milli vicdandan doğan vatansever ve milli cemiyetlerin birleşmesinden oluşan genel topluluk, bu kez “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştır. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve şahsi ihtiraslardan uzaktır ve arınmıştır. Bütün Müslüman vatandaşlarımız bu Cemiyet’in tabii üyeleridir.
10. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas’ta toplanan Genel Kongresi tarafından, mukaddes maksadı takip ve genel teşkilatı idare etmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün milli teşkilatlar takviye edilmiş ve birleştirilmiştir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 2 Eylül 2023 Cumartesi |
|
|