13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






TÜRK KÜLTÜR TARİHİNE VURULAN TAHTAKUŞLAR MÜHRÜ
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Bu millet tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak kalacaktır.( Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 1923)

 14 Temmuz 2023 Cuma 

Tam yirmi yıldır Kuzey Ege’de yaşıyorum. 2003 yılında Edremit/ Akçay’da aldığım yazlık evi 2008 yılında kışlık hale getirdik. Ve sonunda ikiyüz yıldan beri ailemizin yaşadığı İstanbul’u  İstanbullu olmayanlara bırakarak Kaz Dağlarına yaslanmış bu cennet topraklara yerleştik.

Aslında ben bu bölgenin doğal güzelliğinin hayranıyım. Çok yoğun insan göçüne, çok hızlı plansız şehirleşmeye ve inatla doğal dokuyu bozma çalışmalarına rağmen Edremit Körfezi tüm güzellikleriyle dünyanın en yaşanılır bölgesi olmaya devam ediyor.

Aile mezarlarımız İstanbulda idi ve eşimle beraber çocuklarımıza bizi Feriköydeki aile mezarlığına defnetmelerini vasiyet etmiştik. Fakat 2019’da vefat eden eşim burayı asla terketmek istemedi . Bizde isteğine uyarak kendisini cennet bahçesi olarak nitelendirdiği  Zeytinli köy mezarlığına defnettik. Yani artık İstanbullu değildik. Biz de Zeytinli’li olmuştuk.

2008 yılında buraya devamlı kalmak üzere gelirken çok yoğun kültürel, siyasi, edebi ve eğitim çalışmalarımı tamamen arkada bırakarak asude ve sakin bir yaşamı kendime hedef almıştım. Burada daha çok kendimi dinlemeye bilgi birikimimi yeni kitaplara dökmeye odaklanmıştım. Geçen 15 yıllık süre içinde yirmi kitabımı burada tamamlayarak basıma gönderdim. Şimdi de yaşımız icabı hızımız azalsa da kitap yazımına devam ediyorum. Hatta 15 yıl önce bıraktığım gazete köşe yazarlığına 1 Ocak 2023’ten itibaren Önce VATAN Gazetesinde yeniden başlayarak tekrar köşe yazarlığına döndüm.

Burada bulunduğum süre içinde Çanakkale’den İzmir’e kadar olan özellikle Edremit Körfezi çevresini tüm doğal ve beşeri zenginlikleri ile inceleme fırsatı buldum. Karşılaştığım her güzellik beni mutlu etti. Muhteşem doğal kaynakları ile Kaz ve Madra dağları arasında kalan bölge bol oksijenli havasıyla zenginleşen iklimiyle, bir metreden fışkıran kaynak sularıyla, binlerce yıldır şifa dağıtan kaplıcalarıyla, deniziyle, zeytini ile, zengin tarihi eserleri ile, güzel ve kültürlü  insanları ile tam bir yeryüzü cennetinde yaşıyor gibiyiz..

Özellikle Kaz Dağlarında yerleşik Türkmen ve Yörük köylerinin bulunması ve bu köy sakinlerinin binlerce yıllık Şaman/Türk kültürünü hiç bozmadan günümüze taşımaları bölgenin bir diğer önemli zenginliği idi. Evet bu topraklar asırlardır Türktü. Ve bu insanlar  en saf şekilde Türklüklerini muhafaza ederek yaşıyorlardı.

Bölgedeki Türkmen topluluklarından biri de Güre yamaçlarındaki  Tahtacı Türkmenlerinin yaşadığı TAHTAKUŞLAR KÖYÜ idi. Yirmi yıl önce buraya ilk geldiğimde Tahtakuşlar Köyünde Alibey Kudar isimli bir öğretmenin kurduğu bir Etnoğrafya Müzesinin bulunduğunu duyduğumda kulaklarıma inanamamıştım. Herhalde birkaç küçük objeyi bir odada teşhir edip adına müze diyorlar diye düşünmüştüm. Ama gerçek böyle değildi. Tamamen Tahtacı Türkmenlerinin yaşadığı bu köyde muhteşem kültür varlıklarıyla dolu gerçek bir Türk Kültürü ve Türklük Müzesi vardı. Köy Enstitüsü mezunu inançlı bir Türkün neler yapabileceğini orada görmüş ve bundan büyük gurur duymuştum.

Alibey Kudar Bey tüm varlığını ve mesaisini kurduğu bu müzeye adamıştı. Kendisi eşi, evlatları ve torunlarıyla birlikte Türk kültürünün muhtelif ögeleri üzerinde araştırma yapıyorlar ve bu bilgilerini müzeye gelenlerle paylaşıyorlardı. Çabaları tamamen şahsi idi, devletten manen ve madden hiçbir destek almıyorlardı.

Alibey’in oğlu Selim Kudar Türk milli objeleri üzerinde odaklanmıştı. Binlerde yıldan günümüze taşınmış ve halen desen olarak kumaşlarda , halılarda, kilimlerde yaşatılan sembollerin sadece Türk dünyasında değil Alaska’dan Peru, Mozambik, Avustralya’ya kadar tüm dünyada kullanıldığını anlatıyordu. Ve bu iddialar inanılır gibi değildi. Sonunda 2004 yılında Selim Kudar bilgi birikimini doruklaştırdığı TAHTAKUŞLAR-MUATAZMAYİNŞATÜRTA ( MİTOLOJİ- EFSANE- OBJE- TAKI ve SEMBOL EVRİMİ) kitabını yazdı. Bu kitap TAHTAKUŞLAR ve TAHTACI TÜRKMENLERİ’nin adını dünyaya taşıdı. Burayı Türk kültürünün bir ilgi odağı haline getirdi.

9 Temmuz 1992 tarihinde kurulan UNESCO ödüllü Tahtakuşlar Köyü Özel Etnoğrafya Galerisi’nin sahibi emekli öğretmen Alibey Kudar’ın oğlu olan emekli Hava Radar Teknisyeni astsubay ve Türk tarihi araştırmacısı M. Selim Kudar’ın 2004 yılında yayınladığı “Muatazmayinşatürta” isimli 72 bin 4 yıllık Türk tarihi araştırmalarını içeren kitabın bugün 9’uncu  baskısı okuyucularıyla buluştu. Kanaatimce bu Türk kültür dünyası çok önemli bir gelişmedir. Demek ki okunuyor, demek ki aranıyor, demek ki yazılanlara inanılıyor…

Selim Kudar’ın 18 yıl önce imzalarak bana gönderdiği kitabı dikkatle inceledim. Doğruydu- yanlıştı- eksikleri veya fazlaları vardı. Bunlar benim bilgi ve kültürüm çerçevesinde anlayacağım şeyler değildi. Ama ben tarihçi kimliğimle ilk defa Türk kültürünü bu derece sade ve anlaşlır şekilde izah eden bol resimle süslenmiş bir kitapla ilk defa karşılaşmıştım. Selim Kudar ismi çok bilinen bir bilim adamı ve akademisyen değildi. Sadece meraklı ve ciddi bir araştırmacıydı. Ve bu kitapta bilimsel metotlarla kaleme alınmamıştı. Belki bilimsel teknikler yoktu ama konuyu azim ve şevkle ele alan muhteşem bir bilgi birikiminin inançla kayda dökülmüş olması gerçeği vardı. Ve bu çalışma bana göre alanında çok kıymetli idi. Ve bu eser mutlaka ale alınmalı, dikkatle irdelenmeli ve belkide kaynak eser olarak kullanılmalıydı.

Sonunda bana düşeni gururla yaptım. Kitabı ve Tahtakuşlar Köyünü 30 Mart- 3 Nisan 2005 tarihleri arasında Önce VATAN Gazetesindeki BİLDİRİ-YORUM köşemde “MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZÜN GÖNÜLLÜ ELÇİLERİ KUDAR AİLESİ ile KAZDAĞLARI TAHTAKUŞLAR KÖYÜ ÖZEL ETNOĞRAFYA MÜZESİNİ BİLİYOR MUYUZ ?” başlığını kullanarak bol resimli olarak tanıttım. ( Bu yazı dizisine gazetenin arşivinden kolaylıkla ulaşılabilir.)

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında söylediği  “Bu millet tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak kalacaktır” sözüne sadık kalarak  binlerce yıllık Şaman /Türk yaşamını günümüzde yaşayan ve yaşatan Kudar ailesine kendimi her zaman yakın hissettim.  İmkanım oldukça değerli dostum ve ağabeyim Alibey Kudar’ı ziyaret ettim. Onun engin kültüründen istifade etmeğe çalıştım. İyi bir dost ve arkadaş olduk. Bu kalbi dostluk ve kardeşliğimiz Alibey Kudar’ın 22 Şubat 2019’da 87 yaşında vefatına kadar devam etti.

Alibey, tüm ömrünü Türk Kültürünün gönüllü elçiliği görevini titizlikle yetiştirdiği oğlu Selim Kudar’a devrederek görevini bihakkın yapmanın verdiği gönül rahatlığı aramızdan ayrıldı. Cenaze töreninden Kudar ailesinin aldıkları bayrağı babalarına yakışır şekilde devam ettireceklerinin bilinci içinde olduklarını görerek huzur içinde ayrıldım. Alibey Kudar şimdi Tahtakuşlar Köy mezarlığında Türkiye’nin yetiştirdiği mümtaz sanatçı Ali Ekber Çiçek ile birlikte yatıyor. Evlatları ve torunları da babalarından aldıkları bayrağı şerefle dalgalandırıyorlar.

Selim Kudar, babasından aldığı emaneti liyakatla taşıyor. Geçen dört yıl içinde müzeyi adeta yeniden inşa etmiş. Eşi Senem Hanım, Oğlu Hasan ve Kızı Esma ile birlikte yazdığı kitabı adeta Türk Kültür yaşamını  inceleyecek kişiler için dünya çapında bir kaynak eser haline getirmiş.

Eşi Senem Kudar'ın tasarımları, köy hanımlarının da hazırladığı birbirinden ilginç takı ve objeler binlerce yıllık Türk kültür mirasını günümüze taşıyor ve ayrıca köy kadınları için ek bir gelir imkanı yaratıyor..

Son olarak Selim Kudar’dan 9 Temmuz 2023 tarihinde müzenin yanında yer alan KUDART SANAT BAHÇESİ’nde 32’ncisini düzenleyecekleri KÜLTÜR/SANAT ETKİNLİĞİ davetini aldım.

Konulara ilgi duyan üç albay arkadaşım ve eşleriyle birlikte davete katıldık. Beklediğimin çok üstünde bir katılım ile karşılaştım. Muhteşem bir Türk Kültür Şöleni vardı. İnsanlar en güzel giysileriyle en şık ve zarif tavırlarıya davete katılmışlardı. Çok kaliteli bir davetli topluluğu biraraya  gelmişti.

Hasan Kudar, Esma Kudar ve Selim Kudar’ın teknik konularda yaptığı konuşmaları müteakip ŞAMAN/TÜRK kültürünün Anadoludaki izlerini çok daha derinlere taşıyan bir Göbekli Tepe araştırmacısı TAHTAKUŞLAR ve GÖBEKLİ TEPE arasındaki benzerliği anlattı.

Bu kısa bilgilendirmelerden sonra aklımda kalanlar şunlardır:;

-  Okullarımızdaki tarih kitapları artık yetersizdir ve gerçek Türk tarihi yeniden kaleme alınmalıdır.

-  Alevilik sadece Hazreti Ali’den yani Müslümanlıktan gelen bir kavram değildir. Binlerce yıllık Şaman kültüründen etkilenerek günümüze gelen inanışlar manzumesidir. Buna göre Alev ve Ateş yani kırmızı kutsal bir renktir. Nitekim Tahtakuş gelinlikleri beyaz değil kırmızıdır.

-  Semah; sadece Alevilikte değil Türklerin eski inançlarında da mevcuttur ve her figüründe değişik bir anlam sergilenir. Semahta gezegenlerin güneş çevresinde dönüşleri anlatılır.  Hem kendi ekseni ve hemde güneş çevresinde dönen gezegenlere kadar en küçükten en büyüğe yaşamın varoluşunun her evresinde var olan temel döngü karakterize edilir.

Toplantının bundan sonrası ise tam bir müzik şöleni idi. Türk Halk Müziğinin birbirinden değerli sanatçıları bağlama eşliğinde en güzel eserleri icra ettiler. Bu arada anne Senem Kudar’ın organize ettiği Kudar ailesinden anne, oğul Hasan ve kızları Esma’nın iştirak ettiği Semah Gösterisi ise tam bir görsel sanat eseri idi. Hem duygulandık ve hemde gururlandık.

Toplantıda çok duygulandım. Orta Asya Şaman/Türk kültürünü Anadolu’da aynen yaşatan, örf adet ve geleneklerini kaybetmemek için üstün gayret sarfeden Kudar ailesi fertlerini başta değerli kardeşim Selim Kudar olmak teker teker kutladım.

Sonuç olarak; Tahtacı Türkmen ailelerinin yaşadığı TAHTAKUŞLAR Köyünü görmeyen ve görse de gördüklerini anlayamayacak kadar kendi kültür değerlerinden nasibini alamamış sözde aydınlarımızın kendilerine küresel dünyada küresel kökler arayacaklarına burayı ziyaret edebilme şansı bulmalarını çok arzu ederdim.

Eğer o kendilerini bilim adamı kimliği altında güçlü hisseden akademik ünvanlı kişiler gelip burayı görselerdi, işte o zaman kim olduklarını ve gerçek kimliklerini öğrenirler ve birilerine uşaklık yapmaktan kurtulurlar ve binlerce yıldan beri hiç değişmeden günümüze taşınan kültürel zenginliğimiz karşısında yaptıklarından (veya yapamadıklarından) utanırlardı.

Evet TAHTAKUŞLAR Köyü bugün her şeyi ile bir Türk Kültür Merkezi haline dönüşmüştür. Tüm dünyadan buraya kafileler halinde bilimsel ziyaretler yapılmaktadır. Selim Kudar’ın bugün 9’uncu baskısı yapılan kitabı MUATAZMAYİNŞATÜRTA Türk kültürünün uluslararası alanda kaynak kitabı olma yolundadır.

Küçük bir köyü yaşayan bir kültür merkezi haline getiren değerli emekli öğretmen, gönüllü kültür elçisi rahmetli Alibey KUDAR Bey ile eşi ve çocuklarından oluşan KUDAR ailesine teşekkür ediyorum. Gönlü zengin bir vatanseverin  azmedildiği  takdirde neler yapabileceğinin çok belirgin bir örneğini burada herkezin görmesi mümkün.

TAHTAKUŞLAR’ı gördükten sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk milletine hedef olarak verdiği “Milli kültürümüzü muasır (çağdaş) medeniyet seviyesinin üstüne çıkartacağız”  sözünün hayata geçirilebilmesi için çok değil, birkaç KUDAR ailesinin yeteceğine inanıyorum.

Eğer bugüne kadar Balıkesir’in, cennet misali Körfez bölgesine tatil için gelipte Kazdağları yamacına kurulmuş TAHTAKUŞLAR KÖYÜ’nü görmeden dönenlerin çok şey kaybettiklerine inanıyorum. Kültür değerlerimize sahip çıkmak için kendisinde istek gören ve birşeyler yapabilme çabasında olan insanlarımızın bu işe nereden ve nasıl başlayacaklarını burada görebileceklerini değerlendiriyorum. Ve belki de orada geçireceği birkaç günde Türk kültür değerlerinin zenginliğini tanıma açısından hakiki bir kurs görmüş olabileceklerini ve benzerini yapabilmek için kendilerinde güç bulacaklarına da inanıyorum.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
14 Temmuz 2023 Cuma

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale