Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
TÜRK DİLİ KİMLİĞİMİZDİR. SAHİP ÇIKALIM.. |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Türk demek, dil demektir. Ulusun çok açık niteliklerinden birisi de dildir. Her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşulmalıdır.(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk – 1932) |
6 Şubat 2023 saat 04:17’de 7.7 ve 7.6 lık iki depremle yıkılan Anadolu topraklarındaki enkazda Türkler; canlarını, mallarını, işlerini, sağlıklarını ve gelecek umutlarını kaybetmişlerdir.
Bu çok acı olayın sonunda fiziken enkazın altında kalarak olağanüstü kayıplar vermesine rağmen kadim Türk milleti, olağanüstü beraberlik ve dayanışma göstererek enkazın küllerinden milli benliğini güçlendirerek ve Türklük şuurunu yeniden kazanarak çıkmıştır. Türk milleti; en kötü günlerinde bir ve bütün olarak olayların üstesinden gelebileceğini dünyaya haykırmıştır.
Şimdi sıra afetin ortaya çıkardığı birlik, beraberlik ve dayanışma gücünün aynen muhafaza edilerek devam ettirilmesine gelmiştir.
Gelecek Türk milletinindir. Türk milleti insanlık ailesinin soylu bir üyesi olarak dünyanın geleceğinde çok önemli roller oynamaya hazırdır. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Bizi Türk milleti yapan en önemli unsurumuz dilimizdir. Evet Türk dili bizi milletleştiren ve birbirimize bağlayan başlıca dayanağımızdır. Tarihin binlerce yıl derinliğinden milletimizi bugünlere dilimiz taşımıştır. Bu vesile ile Türk Dili ile ilgili bilgilerimizi tazelemeyi uygun buldum.
26 Eylül, Türk dilinin adeta yeniden doğuşunu simgeleyen bir gündür. Çünkü 26 Eylül 1932’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dili Kurultayının açılış günü ülkemizde tam doksan yıldır Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla kurulan Atatürk’ün Türk Dil Kurumunun milli kültürümüzün gelişip kökleşmesindeki önemli işlevlerini unutmak mümkün değildir.
Türklerin milletleşmesinin ve binlerce yıl milli benliklerini muhafaza edebilmelerinin temel etkenlerinin başında Türk dilinin birleştirici gücü gelir. Evet bir milleti millet yapan en önemli unsurlardan biri dildir ve Gazi’nin “Türk demek, dil demektir” sözü işte tam bunu vurgulamaktadır.
Diline sahip çıkan milletlerin bağımsızlığına sahip, özgür ruhlu ve hür insanlardan olduğunu görebiliriz. Zaten hür ve özgür olmayan toplumlar kendilerine ait olan dillerini de özgürce kullanmak hakkından mahrumdur.
Günümüz Türkiye’sinde Türk dilinin uzun süredir küresel kültür emperyalizminin etkisi altına girdiği ve ağır saldırı altında olduğu bilinmektedir. Türk dilinde geriye dönüş ve çözülme adeta bir deprem etkisi yaparak milli duyguların milli kültür içinde zayıflamasına sebep olmaktadır. Bugün görünen odur ki; Türk toplumunun milli değerlerinden ve kültüründen tamamen kopuk bir gençlik ortaya çıkmaya başlamıştır. Ve bu gençlerin günümüz milli eğitiminin şartlarında yeniden Türk toplumuna kazandırılması kolay değildir..
Burada yapılması gereken; güçlü batılı ülkelerin dillerine ilgi duyup o dilleri konuşmak değil, kendi dilimizi yaygın ve diğer ülkelerden de talep gören bir seviyeye nasıl getirebileceğimizin yollarını aramaktır. Yani Türk dilinin etkisi altına girdiğimiz ülkelerce de kabul görmesinin ve talep edilen bir dil olmasının bilimsel yollarının araştırılması gerekmektedir.
Bugün bir Yunus Emre’nin ve bir Karacaoğlan’ın yazdığı şiirlerin günümüzde bile halk arasında kolaylıkla anlaşılması, Türk dilinin insanımız üzerindeki öneminin ve ona sahip çıkışının en güzel örneğidir. Osmanlı devrinde halk Türkçesi, Osmanlı’nın kullandığı Saray dilinin bile etkisinde kalmamış ve Osmanlı yöneticilerince de korunmuş ve sahip çıkılmış olmasına rağmen günümüz bazı yöneticilerinin Türk halkının diline neden sahip çıkmadıklarını anlamak mümkün değildir..
Toplumun çeşitli kesimlerinde yaşayan gelenekler; bilgi, töre, tutum ve davranışlar milli kültür değerlerimizin ayrılmaz parçasıdır. Ve günümüze kadar zengin Türk dili sayesinde taşınmışlar ve kültürümüz içindeki yerini almışlardır.
Dilin geleneği olmadığını görmezseniz özel kültürünüzü erozyona uğratır ve sosyal yargılarınızı bir süre sonra kaybedersiniz. Bugüne kadar bu değerler çok hassas ve gözle görülmeyen bir koruma ile Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’nın, Yahya Kemal’in kullandığı öz be öz Türkçemizle taşınmıştır.
Ben Türk’üm diyen herkes Türkiye’de Türkçeyi bilmek ve konuşmak zorundadır. Ben din, dil, etnik köken ve kültür farkı gözetmeden Türklerin tamamının vatanını, milletini seven Türkçe ve Türk kültürü ile gurur duyan vatansever kişiler olduklarına inanıyorum.
Sonuç olarak dilimiz; milli kültürümüzün muhafazasında ve yayılmasında, milli duygularımızın gelişmesinde ve bağımsızlığımızın devamında en önemli unsurdur. Bu nedenle Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Ülkesini ve bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dil boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Demiştir.
Milletleşme ve çağdaşlaşma ancak Türkçe eğitim ve öğretim ile gerçekleşebilir. Bunun aksini düşünmek bu ülkeye ve insanlarımıza karşı yapılmış en büyük hıyanettir. Dilimize sahip çıkmak özel müesseselerin değil, devletin tüm kurumlarının ortak görevi olmalıdır.
Çünkü,Türk demek, dil demektir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 24 Şubat 2023 Cuma |
|
|