Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Binaenaleyh, (dolayısıyla) fikir cereyanları cebir ( zor kullanarak) ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez. Bilakis takviye edilir. Buna karşı en müessir çare; GELEN FİKİR CEREYANINA MUKABİL( karşıt) FİKİR CEREYANI VERMEK, FİKRE FİKİRLE MUKABELE ETMEKTİR( karşı koymaktır). |
Bütün milli meselelerimizde milletçe yolumuzu aydınlatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk , yıkıcı ve bölücü fikirlere karşı mücadelenin ancak bu fikre karşı ileri sürülecek karşıt fikirlerle yapılması gerektiğini vurgulayarak yolumuzu aydınlatmıştır.
Son günlerde gazete ve gazetecilere yapılan baskıların artması, tarihimizde ilk defa TELE-1 ve HALK TV yayınlarının beş gün süre ile kapatılması cezası üzerine Gazi’nin bizlere dikte ettirdiği bazı gerçekleri vurgulamayı uygun buldum.
Konuya ilişkin örneğimi Atatürk'ten vereceğim.;.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ."Şurası unutulmamalıdır ki, Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir . Her görüldüğü yerde ezilmelidir.” sözleri ile bize mücadele edeceğimiz düşmanı göstermiş, fakat bununla da kalmamış bize bu sinsi düşmanla mücadele etmenin usul ve metotlarını da açıklamıştır.
Atamızın bu konudaki fikirlerini 17 Ocak 1921'de TBMM'de yaptığı konuşmasında görüyoruz;
" Efendiler; Komünizmi önlemek için her iki türlü tedbir olabilirdi. Birisi; doğrudan doğruya 'Ben komünistim' diyenin kafasını kırmak; Diğeri, Rusya'dan gelen her adamı derhal denizden gelmiş ise vapurdan çıkartmamak, karadan gelmiş ise hududun haricine def'etmek( atmak) gibi zecri (zorlayıcı), şedid( kuvvet kullanarak), kırıcı tedbir kullanmak.
Bu tedbirleri tatbik etmekte iki nokta-i nazardan ( iki ayrı sebepten ) faidesizlik görülmüştür. Birincisi; siyasaten hüsn-ü münasebatta (iyi ilişkiler içinde) bulunmayı lüzumlu addettiğimiz (gördüğümüz) Rusya Sovyet Cumhuriyeti kamilen( tamamen) komünisttir.
Eğer böyle zecri tedbir tatbik edecek olursak, o halde bilakay-dü şart ( kayıtsız ve şartsız) Ruslarla alaka ve münesebatta bulunmamak lazım gelir. Halbuki biz birçok mülahazat-ı siyasiyeden (siyasi sebepten) birçok eshap ve avamilden (sebep ve faktörden) dolayı Ruslarla temasta, münesebatta, itilafta (anlaşmada) bulunmak istedik ve istiyoruz ve isteyeceğiz. O halde tatbik edeceğimiz tedbirlerde, dostluğunu istediğimiz bir milletin bir hükümetin prensiplerini tahkir etmemek (kötülememek) mecburiyetindeyiz. İşte bu nokta-i nazardan zecri tedbir kullanmayı faideli addetmedik.
İkinci bir nokta-i nazardan zecri tedbir kullanmayı faideli addetmedik. Malum-u aliniz fikir cereyanlarına karşı fikre istinad etmeyen( dayanmayan) kuvvetle mukabelede bulunmak o fikir cereyanını imha etmedikten başka, herhangi bir muhatabınızla, her hangi bir insanla konuşulduğu zaman onun herhangi bir fikrini kuvvet zoru ile reddederseniz, o israr eder. Binaenaleyh, (dolayısıyla) fikir cereyanları cebir ( zor kullanarak) ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez. Bilakis takviye edilir. Buna karşı en müessir çare; GELEN FİKİR CEREYANINA MUKABİL( karşıt) FİKİR CEREYANI VERMEK, FİKRE FİKİRLE MUKABELE ETMEKTİR( karşı koymaktır).
Binaenaleyh, Komünizmin memleketimiz için, milletimiz için, icabat-ı diniyemiz (dini görevlerimiz) için gayri kabil-i kabul olduğunu (kabul edilemez ) anlatmak, yani Efkar-ı Umumiye-i milleti ( kamuoyunu) tenvir ( aydınlatmak) en nafi (faydalı) çare görülmüştür. İşte hükumet böyle bir çareye tevessül ile iştigal etmekle beraber, şüphe yok ki gelen cereyanların zamanından evvel fiilen mazarrat (kötülükler) tevlid edebilecek ( çıkartabilecek) hale gelmemesi için dahi bir taraftan da tedabir-i lazımeyi ( lüzumlu tedbirleri ) ittihaz etmiştir (almıştır)..."
İşte lider. İşte gerçek bir lidere yakışan talimatlar...
Gazinin bu fikirleri istenmeyen fikir ve düşünceler ile mücadelede en tesirli ve kesin çaredir. Kesin ama en zor yol budur. Bu tedbirler, yani "fikre karşı fikirle mücadele etme" yöntemi bilgisiz ve cahil insanların işi değildir. Çok okuma, inceleme ve araştırma ister. Oysa biz milletçe genel olarak okuyup bilgilenme yoluna pek itibar etmiyoruz. Karşımızdakinin fikirlerini beğenmiyor isek onu döverek, vurarak, kırarak, yani korkutarak yenmeyi daha kolay buluyoruz.
Halbuki Allah her insana düşünmesi için akıl vermiştir. Düşünebilen her insanın fikri kutsaldır. Her insanın olaylara bakış açısı farklıdır. Bu çok doğaldır. Çünkü herkesin eğitimi, kültürü, deneyimleri ile istek ve ihtiyaçları farklıdır. İnsan kendi ihtiyaçları doğrultusunda okur ve bilgilenir. Yerleşik toplumlarda kimse yalnız kalamaz. Birbirine yakın kültürdeki insanlar bir araya gelerek fikri beraberliklerini dayanışma ve eyleme dönüştürürler. Dernekler, vakıflar, kulüpler, tarikat ve hemşehri kuruluşları bunun için vardır ve yaygındır.
Bunlar demokrasinin kaçınılamaz gerekleridir. İnsanların fikirlerini açıklayabilmeleri demokratik yönetimlerde düşünce özgürlüğünün göstergesidir. Fakat bu özgürlük "benim düşüncelerim ters" diye bana "baskı yapmak" şeklinde kullanılmamalıdır. Demokrasilerde, fikirlerim uymuyor diye karşıt fikirlilerin beni cezalandırma hakları da yoktur.
Peki karşıt fikirliler bana fikrini nasıl kabul ettirecektir.? İşte zor olan budur. Çünkü kendi fikirlerinin benimkilerden doğru olduğuna beni inandırması için önce kendi fikri ile ilgili çok derin bir araştırma yapması gerekmektedir. Ve eğer beni de kendi safına çekmek istiyorsa, benim neden kendi gibi düşünmediğimi ve farkımın ne olduğunu anlaması lazımdır. Bunun için benden daha fazla benim fikirlerimle ilgili çalışma yapacaktır. Benden daha iyi bilmesi lazımdır ki beni inandığım fikrin yanlışlığına inandırabilsin ve kendi cephesine çekebilsin.
Buna bir misal vermek gerekirse; Ahmet Komünizme, Mehmet Kapitalizme inanır. Bu fikirleri benimsemek için her biri kendi alanlarında 10'ar kitap okumuşlardır. Ahmet eğer Mehmet'i de komünist yapmak istiyorsa, Kapitalizm ile ilgili en az 10 kitap daha okuması ve kapitalizmi Mehmet kadar bilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Mehmet'i fikrinden fikirle caydırması mümkün değildir. O halde ne yapacaktır. Kolay yola, yani zora başvuracaktır. Dövecek, vuracak, kıracaktır. Sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi karşı tarafın fikirlerini güçlendirecektir.
Gazinin vermek istediği mesaj işte budur...Zordur. Yorulma, azimli çalışma gerektirir. Ama yüzde yüz tesirlidir...
Dr. Tahir Tamer Kumkale 2 Temmuz 2020 Perşembe |
|
|