Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
31 MART SEÇİMLERİ ARİFESİNDE SİYASET VE SİYASİ AHLAK KAVRAMI |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya değer bir vatandır… Bu geniş memleketi bayındır bir hale çevirmek lazımdır. Bu halk zengin olmaya mecburdur. Memleket bayındır olmazsa, bu halk zengin olmazsa, size hala yaşama imkânından bahsederlerse inanmayınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1930) |
31 Mart 2019’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yaşadıkları şehir ve mahalleleri yönetecek yerel yöneticilerini seçecekler. Demokratik anlamıyla seçme ve seçilme işlemi Meşrutiyetten beri tam 143 yıldır bu topraklarda başarıyla uygulanmaktadır. Türk milleti tarihi olgunluk içinde seçimleri icra etmekte ve her defasında değişen seçim sonuçları ile yöneticilerine tarihi dersler vermektedir.
Bir bakıma gerçek demokrasi anlayışı seçilenlerden çok seçmenlerde daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu defada öyle olacaktır. Seçim sonuçları; aylardır birbirleri ile adeta savaşa girmiş iki hasım gibi acımasızca seçim çalışmalarını yürüten politikacılara gerekli dersi verecektir.
İlk oyumu 12 Ekim 1969 Milletvekili seçimlerinde Ağrı/Patnos’ta kullandım. Ve geçen 50 yıl içinde ilk defa toplumumuzu bölen ve birbirlerine sürekli hakaret ederek kutuplaştıran bir seçim kampanyasına şahit oldum. İnşallah 1 Nisanda tüm kırgınlık ve ayrışmalar seçim kampanyası dönemi kapsamında kalır ve ülkemiz yeni seçilen kadrolar eliyle huzur dolu günlere ulaştırılır.
Şimdi siyaset kavramına bir göz atalım.
Yoldan geçen ilk kişiyi çevirin. Tahsilli-cahil, yaşlı-genç, kadın-erkek ayırımı gözetmeden sorun. “SİYASET VE SİYASETÇİ DENİLİNCE AKLINIZA NE GELİYOR”. Yoldan çevirdiğiniz ilk kişinin ve ondan sonra takip eden diğerlerinin cevabının sanki sözleşmiş gibi ayni olduğunu göreceksiniz. Ne yazık ki alacağınız bu cevap sizi utandıracaktır.
Çünkü SİYASET kelimesi yurdumuzda; yolsuzluk, hırsızlık, güvenilmez ve inanılmazlık kelimeleri ile eş anlamlı olarak algılanmakta ve kullanılmaktadır. Ayrıca; yalan, yanlış, eksik ve doğruluğundan şüphe duyulan konuşmalarda “SİYASET YAPMA” şeklinde tanımlanmaktadır.
Ülkemiz ve insanımız açısından son derece üzücü ve utanç verici olarak değerlendirdiğim bu duruma kadar nasıl gelinmiştir ? Bu durumu kimler ve neden yaratmışlardır ? Bundan ne gibi faydalar umulmaktadır.?
Kanaatimce bu sorular ve muhtemel cevapları Türk toplumunda yeterince tartışılmamıştır. Oysa fikir üretebilen bütün beyinlerimiz bu kötü imajın silinmesi için gayret göstermeli, kimler tarafından ve nerede, neler yapılabilir ? sorularının cevapları aranmalıdır. Çünkü devlet olabilme ve kalabilmenin tek şartı; onu yaşatacak siyasetçilere layık oldukları gerçek değerleri kazandırmaktan geçmektedir.
Ansiklopedilerde “siyaset” kelimesinin karşısında”DEVLET İŞLERİNİ DÜZENLEME VE YÖNETME SANATIDIR” ibaresini görürüz.. Bunun açık anlamı şudur; siyaseti herkes yapamaz. Herkes istediği için siyasetçi olamaz. Siyaset yapabilmek için yaptığı işte sanatkar seviyesine erişmek zorunluluğu vardır.
Örneğin; berberlerin; gelecekte neyi, nasıl yapacaklarına dair fikir yürütmek, bunun politikalarını tespit etmek ve kurallarını koymak için çok iyi berber olmak yetmez. Mesleği bir sanatkar seviyesinde icra etmek ve bu işten yararlananların beğenisini almak gerekmektedir. Bu şartlar yerine getirilmediği takdirde berberlerin iyi temsil edilemeyeceği açıktır. Konuya bu mantıkla baktığımızda dünyadaki en zor ve en kompleks faaliyet olduğu bilinen devlet ve kamu yönetimi işlerinin; sıradan ve niteliksiz kişiler vasıtası ile yerine getirilemeyeceği gerçeği görünür.
Bilgisiz, kültürsüz, yeteneksiz, devlet ve millet geleneğini anlamamış, milli hasletlerimiz ve milli gücümüzü yeterince tanıma bilincine erişememiş bir takım kişilerin seçilmeleri ile bu kötü “siyasi ahlak ve imaj” yaratılmıştır.
İç ve dış politikamızı yürüten SİYASİ GÜÇ UNSURU; ülkemizin milli gücünü teşkil eden EKONOMİK GÜÇ, ASKERİ GÜÇ, COĞRAFİ GÜÇ, DEMOGRAFİK GÜÇ, BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GÜÇ, ve PSİKO-SOSYAL GÜÇ unsurlarını fiilen kullanır. Ve onları seçilen milli hedefler doğrultunda yönetir ve yönlendirir. Bütün bu sayılan güç unsurlarının birbirleri ile koordinasyonunu ve uyum içinde birlikte çalışmalarını sağlar. Bu unsurların bir bütün halinde milli hedeflerimiz doğrultusunda geliştirilmesi için gerekli tedbirleri alır. İşte bunun için siyaset sistemi çok önemlidir.
Vatandaş kimi seçecektir ? Nasıl seçecektir ? Bu güzel şehitler yurdu toprakların yönetimini kimlere verecektir. Yöntem çok basit ve kolaydır ama kafalar daima karışıktır. Açın gazete arşivlerini aradığınız tüm bilgilere kolayca erişebilirsiniz. İşte bunlardan sadece bir kaç örnek.
* Başbakanlık gibi ülke yönetiminde ve siyasette en üst noktaya ulaşmış kişiler daha önceki başbakan veya bakanlar tarafından fütursuzca hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık, bilgisizlik şerefsizlik, namussuzluk ve hatta vatan hainliği ile suçlanabiliyor.
* Bir başka başbakan ve iki bakanı devleti iyi yönetemediler diye asılıyor. Daha sonra “hayır onlar gelmiş geçmiş yöneticilerin en iyileri idiler ” denilerek,” devlet şehidi” olarak ilan edilip insanların akın akın ziyaret ettiği anıt mezarlara defin ediliyorlar.
* Muhalefette iken kara denilen hususlara, iktidarda iken kolayca ak denilebiliyor. Dün milletin gözlerinin içine baka baka, bangır bangır söylenenler ve verilen bütün sözler; söyleyenler tarafından unutuluyor. Millet yine, cahil, aptal, sağır ve kör olarak görülmeye devam ediliyor.
* Vatandaşın seçtikleri; kolaylıkla yerlerinden alınabiliyor. Onu seçen milyonlar düşünülmüyor ve bir kalemde silinebiliyor.
* Yönetim; ülke çıkarlarını millet adına gözetmek ve kollamak yerine, kendi yandaşlarına açıkça menfaat dağıtmak için ulaşılması gereken bir görev olarak algılanıyor ve kabul görebiliyor.
* Vatandaşın ekmeği ile geçim zorlukları; sadece seçim propaganda alanlarındaki nutuklarda bırakılarak, nasıl ve kısa sürede köşe dönebilirim hesapları yapılıyor.
* İnsanoğlunun varoluşundan itibaren daima korumaya özen gösterdiği “adalet ve adaleti sağlayan hukuk sistemi” bizzat onu yapanlar tarafından hiçe sayılıyor. Sokaktaki vatandaş kendi sorunlarını kendisi çözmek ikilemi ile karşı karşıya kalıyor. Çözemiyor. Sonunda adalet sisteminin yerini alan mafya düzeninden yardım umuyor.
* Seçimlerde en büyük oyu alarak parlamentoya giren iktidardaki bir parti kapatılıyor . Bu partinin 35 yıldır siyaset dünyasında yer alan profesör unvanlı başkanına siyaset yasağı getirilebiliyor.
* Vatandaşlar seçtiği kişinin hizmet için değilde, sağlanan menfaat karşılığı parti parti dolaşmasını utanarak ve fakat büyük bir üzüntü ile izliyor.
Ülkemizin siyasetten geldiği nokta vahimdir. Dünya artık çok küçüktür. Nitekim geçen seçim kampanyası tüm dünyanın doğrudan gözlemi altında gerçekleşmiştir. Sonuç varılabilecek en son noktadır. Mevcut potansiyeli ile Türk halkı; kendisine rağmen oynanan kirli oyunların farkındadır ama gücü bu tabloyu değiştirmeye yetmemektedir.
Türkiye; ” Siyasi Ahlak ve Siyasetçi” imajını yolsuzluk, hırsızlık, köşe dönmecilik seviyesine indiren niteliksiz siyasetçilerden acilen kurtulmalıdır. Yeni, dinamik, heyecanlı, vatan ve millet sevgisi ile dolu, şuurlu ve bilinçli yetenekli kadrolar siyasi sisteme kazandırılmalıdır. Defalarca denenmiş, gelecekten beklentisi kalmamış siyasilerin yerlerini aydın ve geleceğe ümitle bakan iyi yetişmiş genç nesillere devretme zamanı gelmiştir.
31 Mart 2019 seçimlerinin siyasi yaşamımızda bir milat olacağına, ülkemizin güçlenmesine gönül veren kadroların bilinçli ve planlı çalışmaları sonunda Türkiye’nin her geçen gün daha iyiye gideceğine, daha huzurlu günlerin geleceğine inanıyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 30 Mart 2019 Cumartesi |
|
|